GÖKTÜRK FIRAT
Rize Barosu Başkanı Ateş Hatinoğlu, geçtiğimiz günlerde 37 Baro Başkanı’nın imzasını taşıdığı ileri sürülerek duyurulan “Geciken Adalet, Adalet Değildir” başlıklı basın açıklamasına iddia edilenin aksine destek vermediklerini söyledi.

Hatinoğlu, açıklamanın gerçeği yansıtmadığını belirterek “Basın açıklamasının altında Rize Barosu’nun da imzası olduğu yönünde bir ifade var. Bu gerçeği yansıtmıyor. Arandığımızda hem metinde yer alan ifadeleri kabul etmediğimiz hem de tavır olarak bu tarz açıklamaları desteklemediğimizi söylemiştik” dedi.

Rize Barosu olarak toplu yapılan diğer açıklamalara da destek vermediklerini belirten Hatinoğlu, “Ankara ve İstanbul Barosu’nun hazırladığı bir bildiri bize sunuldu. Bu bildirideki bazı maddelere katılmadığımız için bildiriye destek vermeyeceğimizi açıklamıştık. Daha sonra Konya Barosu’nun başı çektiği bir bildiri bize fakslandı. Bu metinde de katılmadığımız pek çok husus var. Biz Rize Barosu olarak Türkiye Barolar Birliği’nin çatısı dışında açıklanan bildirilere destek vermeyeceğimizi açıklamıştık. Bu tür tavırlar baroların etkinliğini ve gücünü azaltıyor. Barolar arasında bir husumet oluşturuyor. Bu açıdan biz bu tür açıklamalara destek vermiyoruz. Zaten kendi görüş ve fikirlerimizi basına açıklıyoruz” diye konuştu.

“BU DEĞİŞİKLİKLERİ REFORM OLARAK GÖRMÜYORUZ”

Hatinoğlu, yapılmak istenen değişikliklerin çözüm olmayacağını aksine problemi büyüteceğini iddia ederek “Yüksek Yargı’da köhneleşmiş bir yapı var. Bunun mutlaka düzeltilmesi gerekli. Yüksek yargıdaki bu yapı, Türk yargısını bir açmazın içerisinde sürüklenmektedir. O açıdan mutlaka reformist bir yaklaşım gerekiyor. Dünyanın hiçbir yerinde 250 yargıçtan oluşan bir yüksek yargı yok. Bu yapının küçültülmesi ve istinat mahkemelerinin mutlaka kurulması gerekirken bu köhneleşmiş yapının daha da güçlendirilmesi yeni yargıç sayısının 300’ü geçecek olması bizce sorunları çözmekten ziyade açmazı güçlendirecektir. Bu açıdan biz bunu bir reform olarak görmüyor ve desteklemiyoruz” şeklinde konuştu.

Hatinoğlu, Anayasa Mahkemesi’nin temyiz makamı haline getirilmek istendiğine dikkat çekerek “Bunun dışında Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvurularla ilgili tartışmalar var. Anayasa Değişikliği Paketi’ndeki en önemli madde buydu. Ancak bu değişikliğin amacının saptırılmaması gerekiyor. Anayasa Mahkemesi’nin yüksek yargının kararlarını bozabilecek bir temyiz makamı haline getirilmesine karşıyız. Bu düzenleme yargının içerisinde bulunduğu kaosu daha da derinleştirecek. Zaten karmaşık ve uzun olan yargı sürecini daha da karmaşık ve uzun hale getirip içinden çıkılmaz bir noktaya getirecek. Basın açıklamalarına bu nedenle destek vermedik” ifadelerini kullandı.