Rizespor'daki sportif direktör olayı
Futbolda asıl olan istisna yaratmak, zemini ve temeli olmayan yerde başarıyı yakalamaktır.
Bugün Rizespor’un durumuna baktığımızda süper bir tesisi ve muhteşem bir stadı var. Ama çok başarılı bir futbol zemininden gelmediği de açıkça ortada. Veya temeli alt yapısı olan bir futbol anlayışından gelmiyor. Geçmişten kalan borçlarıyla geliyor.
Rizespor Futbol Yatırımları Ticaret ve Sanayi A.Ş. görev geldikten sonra başarılı olma adına yeni şeyler üretmek, şehre ve takıma hava vermek üzere çalıştı. Kısa sürede iyi işlere imza attı. Borçların ödenmesinden yeniden yapılanıp kurumsallaşmaya kadar yapılanlar ortada. Zaten işin temelinde de çalışmak yatıyor. Çalışanla çalışmayanı, iş yapanla yapmayanı ayırt edeceksin. Ancak Rize’de birçok alanda çalışma ortamının rahat olmadığı bilinen bir gerçektir. Yönetim, teknik kadro ve futbolcuların ne yapacağını bilmeden kanaat getirip eleştirmeye alışık bir toplumuz. Bu konularda tutucu ve değişikliklere acık olmayanlar beyninden değil omurga kemiğinden konuşuyorlar. Üstelik, neyin ne olduğu bilmeden konuşuyorlar. Bugün Rizespor’a bakıldığında nelerin yapıldığı nelerin yapılmadığı ortada.
Lig başlamadan önce, Rizespor’da doğru bir operasyon yapıldı. Kemal Yardımcı’nın Rizespor’da başkanlık yaptığı dönemde oynayan ve döneminin en başarılı isimlerinden olan Muharrem Gürbüz, sportif direktörlüğe getirildi. Bu da yönetimin kararıyla oldu. Gürbüz’ün kariyerini, futbolculuğunu, yaptıklarını, yapmadıklarını, öğrenmek isteyenler araştırıp baksınlar.
Takıma bir sinerji geldi.
Gürbüz göreve gelince İsmail Coşkun izne ayrıldı. Bu durum da dedikodu ve eleştirileri beraberinde getirdi. Hem de gereksiz yere.
Gürbüz’un göreve getirilmesi ne Ulvi Suvarıoğlu’nun ne de Oktay Çevik’in kendi başlarına yapmış oldukları icraat değildir. Ama birileri bilinçli olarak bunu böyle göstermek istiyor. Böyle göstermek isteyenler de tamamen art niyetli olup başkalarının dolmuşuyla hareket edenlerdir.
Rizespor’un şirketleşme modelini hala anlamayanlar, ya da anlamak istemeyenler var.
Dedim ya, alınan karar ne Çevik’in, ne de Suvarıoğlu’nundur. Tamamen şirketin başkanı ve yönetim kurulunun kararıdır. Üstelik şirket yönetiminde kararlar başkanın ya da tek bir kişinin onayı ile verilmez. Yönetimin tamamının oy birliği ile verilir. Bu her konuda ilk günden itibaren böyledir. Rizespor’da önceki gibi tek imza ile de işler yapılmıyor. Yapıldığında neler olduğu görüldü.
Muharrem Gürbüz, göreve şirket yönetimi tarafından getirildi. Rizespor futbol takımında sistem ve kurumlaşma adına yapılması gereken çok şey olduğundan yönetim böyle bir değişikliği uygun gördü. Bunun için edebiyat yapıp gazel okumak gerekmez. Bu Rizespor’da yapılmak istenen RÖNESANS’ın bir parçasıdır. Bu yüzden yazarken, eleştirirken, konuşurken neyin ne olduğunu bilmek gerek. Her şey Rizespor’un menfaatleri için yapılıyor. Olup biteni ve kimin ne yaptığını görüp çok iyi analiz etmek gerek. Bakın Kocaelispor’a. Transfer ettiği futbolcuların lisanslarını parasızlık yüzünden yaptıramayınca Bucaspor maçına PAF takımıyla çıkıp 4 gol yedi. Kartalspor 13 kişiyle maça çıkıp yedek kalecisi orta sahada oynadı.
Metin Diyadin’in davayı kazanmasından dolayı benzer durumu Rizespor da yaşayacaktı. Ama yaşamadı. Çünkü Federasyona mesai saati bitmeden banka teminat mektubunu verdi. Tüm bunları görmeden dışarıdan ahkâm kesmek çok kolay! Önemli olan icraat. Gerekli icraatlar da yapılıyor. Rizespor’un menfaatleri her şeyin her kişinin üstündedir. Bu böyle biline. Unutulmamalıdır ki: bir profesyonel kriz yaratmaz kriz çözer. Bir profesyonel, olacakları önceden sezinleyip önlemlerini ona göre alır ve krizi önler.
YAZIYA YORUM KAT