1. YAZARLAR

  2. D. Ali TAŞÇI

  3. SELVİLER KÖKLERİNİ KALBİNE SALMADAN…
D. Ali TAŞÇI

D. Ali TAŞÇI

Yazarın Tüm Yazıları >

SELVİLER KÖKLERİNİ KALBİNE SALMADAN…

A+A-

 

                İnsanlar kaynıyor; aileler, devletler kaynıyor. Dünyayı yönetenler insanlar olduğuna göre, dünya da fokurduyor. Ve herkes, her şey ölüme doğru hızlıca koşuyor! İnsanlar kaderlerine doğru koşar adım ilerliyorlar.

                Ölüm, insanın ruh aynasıdır; o geldiğinde aynada görünen, hayatın bizzat kendisidir. Bazı cesetlerin içinde adeta sıkışan, can çekişen ruh, ölüm anında kendisini görür ve dehşete kapılır! Yaşarken bu cesedin ne kadar güzel yüzü vardı. Bakanlar bir daha bakamıyorlardı. Kendi yüz güzelliğine tapınan bu kişi, ruhunu tanıyamadı ve onu yüzünün ve nefsinin kurbanı yaptı. Kurbanlar resmi geçidi başladı.

                Her haram ruhu karartır, her zulüm, nefsi daha da zalimleştirir, fıtratı çürütür. Her küfür, insanı insanlıktan çıkarır. İnsan doğasına yakışmayan işler yapanlar, fıtrat bozgunculuğunun baş aktörü olanlar, aslında hepimizin ruhunu karartmaya çalışıyorlar. “Özgürlük” deyip burnundan kıl aldırmayanlar, sergilemiş oldukları eylem ve davranışlarla başkalarının ruhunu sarsanlar, sarsılan ruhun depremine tutulduklarında her şey bitmiş, her söz söylenmiş olacak.

                Âlemleri Yaratan; “Gözünüzü haramdan sakının.” diyor. Caddede, sokakta, meydanlarda dolaşırken, haram tünellerine girip ruhunu esaret zincirine bağlamak, şeytanın maskarası olmaktır.

                 Bir arkadaşım anlattı; “Eve gidene kadar harama bakmayacağım diye kendi kendime söz verdim, ama maalesef başaramadım; “her sokak başını tutmuş devler.”

                Harama bakmamak için direnenler; haramın içinde hayat kuranlar!..

                Bir insanı, bir canlıyı incitmekten odu kopanlar; hayatlarını zulüm şatolarında geçirenler!.. Zıtların cem’ine mi “hayat” deniliyor?

                Ruhumun zayi olmasına, kararmasına gönlüm rıza göstermiyor. Öldükten sonra sonsuz bir hayatın var olduğuna kesinlikle iman ediyorum ve bu hayatı da ona endeksli olarak yaşamaya çalışıyorum. Benim inancımda dünya-ahiret ayrımı yoktur; dünya, onu Yaratan’ın talimatları doğrultusunda kısacık biz zaman yaşanan ve oradan sonsuza gidilen bir yerdir. Ben özgürlüğü, sonsuz hayatta Rabbimin nurunu görmek, cennetinde ağırlanmak olarak anlıyorum. Bütün bunlara göre şu kısacık dünya hayatımı binbir güçlükle tanzim etmeye çalışıyorum. Ve ecelim geldiğinde de ölümle dost olarak karşılaşmak istiyorum. Ancak senin “özgürlük” diye orta yere çıkman, benim sonsuzluğumu sarsıyor! Ben sonsuzluğumu senin mülevves arzularına kurban edemem ki!

                Cihat; sonsuz hayatı karartacak her zulme karşı yapılan mücadeledir.

                Hangi niyet ve eylem seni, Allah’a giden yola çıkarmıyorsa, o niyet ve eylem batıldır ve senin sonsuzluğunu karartır.

                İnanmayan insan, ölümden kaçan insandır. Nereye kaçarsın ki, dünya yuvarlak; ne yöne gidersen yine aynı yere geleceksin.

                Ölümden kaçanlar, onu hatırlamamak için her çareye başvururlar: Unutmak için içerler, eğlenceye öylesine dalarlar ki, zihinlerinden adeta ölümün izi silinsin isterler. Para kazanmaya, alıp vermeye aşk derecesinde düşkünler; çünkü paranın bir yüzünde şeytan oturur ve onlara gülümser. Aşk derecesinde baş olma sevdasındalar. Bu tip insanları düşünürken, tefekkür ederken asla göremezsin; çünkü bilir, içini karıştırırsa ölüm korkusu aklını kuşatacak ve çıldırma noktasına gelecek.

                Ölüm, herkese kendi renginde gelir. Ölüm aynasına bir bak, hangi renktesin? Aynaya bakacak gözün ve bakılmaya layık yüzün yok mu?

                Tüm eylem ve davranışlarımız bir kişilik oluşturur. Ölümün kucağına düşen işte bu kişiliktir. Bir meyve çekirdeğinden kocaman bir ağaç çıkıyor ve yüzlerce meyveye duruyor da, senin eylem ve davranışlarından sonsuzluk âleminde “sen” oluşmayacağını mı düşünüyorsun?

                İnsan aynada kendini göremiyor; çünkü ayna paramparça!

                Ölüm, kocaman bir hayat aynasıdır ve herkese sunulacaktır. Saçlarını taramak istiyorsan şimdi tara, o an geldiğinde adama tarak vermezler! Rengini beyaza boyamak istiyorsan şimdi boya, o an tüm boyalara el konulacaktır.

                Genç, “Ben ateistim.” diyor!

                İrtifa kaybetmiş, düşmekte olan bir uçakta kral veya kraliçe olmak için çırpınıp duruyorsun! Biraz sonra üzerinde selviler boy atacak. Düşünmez misin?

                Ölüm yokluk değil, yavrum; fıtratını bir açabilsen, nice yollar göreceksin; yollarda melekler, seni muştulamak için sabırsızlanıyorlar.

                “Yunus der ki gör takdirin işleri/ Dökülmüştür kirpikleri kaşları,

                Başları ucunda hece taşları/ Ne söylerler ne bir haber verirler.”

                İnsan öyle bir hayat yaşamalıdır ki, öldüğünde onun kalbini melekler öpmeli ve onu sonsuzluğa öylece yolcu etmelidirler.

D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Yeni dezenformasyon yasası ve kişisel verilerin korunması kanununa göre; kişilik haklarına yönelik her türlü yayın suç teşkil ettiğinden, kurallara aykırı yorumlar onaylanmamaktadır. Lütfen bir aşağıdaki facebook yorumları bölümünü kullanınız