Bir toplumun akıl sağlığını kaybetmesine sebep teşkil eden en tehlikeli arızalardan birisi olan kavramlar kargaşası son yıllarda bizim toplumumuz da zirve yapmış durumdadır. Totaliter rejimlerin veya ben merkezli idarecilerin en güçlü silahı olan kavramlar kargaşası başımızdaki musibetlerin en büyüklerinden birisidir. Kavramların içlerini doğru bir Türkçe ile doldurma yerine, bir takım yalan ve hileli sözcüklerle veya keyfimizce kelimelere farklı anlamlar yüklememiz sebebiyle akıl ve algi hastalarına dönmüş bulunuyoruz. Akıl ve algı hastalarının tedavi olabilecekleri adresler olan Üniversitelerimiz de, söz konusu hastalığa yakalanmış ise durum çok kötü demektir. Üniversiteler ilim ve bilim merkezlerimizdir. Bilgi Bankalarımız durumunda olan Üniversitelerimizi, siz akıl ve vicdan sağlığını tamamen kaybetmiş iktidarların siyaset değirmenine dönüştürürseniz, bu millete en büyük kötülüğü yapmış olursunuz. AKP iktidara geldiği günden beri, bir yerlerle sözleşme imzalamış gibi bu ülkenin, bu milletin, bu devletin, bölge ve dünya gerçeklerinin hepsini toptan reddi miras ederek işe başladılar. Aradan geçen on iki senelik süreçte ellemedikleri cıvata, işgal etmedikleri kurum, reddetmedikleri değerimiz kalmadı. Her meseleyi tek adamın iki dudağı arsına hapsede bu zihniyet, kavramlar kargaşası hususunda da hiç bir dönem olmadığı kadar algı ve akıl kaymalarına sebep oldu. Toplumun belleği paramparça edilmiş durumdadır. Hafıza kayıtlarımız tamamen silinmiş, bilgi depolarımız tarumar edilmiştir. Sade vatandaşımız her konuda olduğu gibi bu konuda da hazırcılığa alıştırılmış, düşünmeyen, sorgulamayan, önüne konulanla yetinen zavallılar yığınına dönüştürüldük. Cahiliye döneminde helvadan put yapıp daha sonra da putu yiyen Araplardan hiç bir farkımız kalmadı. Kutlu doğum haftası vesilesiyle ilimizin birinde, ilin müftüsünün de iştirak ettiği bir mekanda Kuran benzeri pasta yapıp yiyen şeytanları gördükçe yalnız kavramlarının içlerinin boşalmadığını, yüce dinimizin de içinin boşaltıldığını gördük. Haramların helal olanları kovduğu, yalanların doğruları boğduğu, sahtekârların dürüst olanları kullandığı bu süreçte milletçe çok ciddi sarsıntılar yaşıyoruz. Bizim inançlarımız da ve kültürümüz de önemli bir yer işgal eden inananların dayanışması inancımız şeytanca istismar edildi ve insanımızın cepleri gibi gönül hazineleri de boşaltıldı. Boşalan gönüllere kin ve nefret yüklenerek millet kimyamız tahrip edildi. Elmayı armut diye insanımıza yutturmayı becerenler şimdi de kendilerince uydurdukları yeni bir dini anlayışla ümmet birlikteliğimizi dinamitlediler. İş yapan çalarmış, bu devletin dini olmadığı için bu devletin hazinesi inananlara helalmiş gibi sahtekârlıklarla hırsızlık, ahlaksızlık resmen meşrulaştırılmıştır. Kısaca demek isteriz ki, kavramlar kargaşası bilerek körüklenmiş ve insanımızın bakış açısına ambargo konulmuştur. Haramlar helal diye, günahlar sevap diye insanımıza yutturulmuş, cümle şeytan değirmencileri bu atmosferin gölgesin de palazlanmışlardır. Bu girdaptan çıkmak, kirli yüzlerde ki maskeleri indirmek, algı dünyamızda ki çöp bidonlarını devirmek için dilimize ve dinimize yeniden sarılmamız gerekmektedir. Totaliter rejimlerde polis suçluyu canlı yakalamaktan ziyade ölü olarak ele geçirmeyi prensip edinirler. Kavramlar kargaşasını kendi çıkarları için mubah görenler de cümle ortak paydalarımızı katlederek kendi egolarının dilediğini millete kutsal değerler diye yuttururlar. Bu oyuna gelen toplumu meydana getiren bireyler de köle edildiklerini hiç bir zaman idrak edemezler ve kapı kulu olmayı özgürlük zannederler.