Bugün 15 Temmuz..
Emperyalist maşa FETÖ örgütünün cumhuriyetimizi yıkma teşebbüsünün 2. yıl dönümü.
Şehitlerimizi yâd ediyoruz. Gazilerimize minnet duyuyoruz.
Bu direnişte Atatürkçü askerlerimizin ordu içindeki direnişine de bir selam duruyoruz. Ama kimse kimseyi kandırmasın, bu ülkede evrensel demokrasi kriterlerini isteyenler ya da o bilince sahip olanlar azınlıktadır.
Evrensel demokrasi sadece belli sürelerle halkın önüne sandık koymak değildir. Bunun yanında ve hatta daha da önemlisi demokrasi, toplumun tüm kesimlerinin ekonomik, sosyal, demokratik vs. bütün taleplerini hiçbir şeyden çekinmeden dile getirebildikleri ve bu taleplerin en azami bir biçimde yönetime yansıtılmaya çalışıldığı bir yönetim biçimidir.
Bu iktidar, ne 2002’de evrensel demokrasiyi amaçlamıştı, ne de FETÖ ile işbirliği yaptığında böyle bir derdi vardı. Hatta FETÖ ile mücadele ederken bile demokrasiyi şiar edinmedi. Tek derdi kendi iktidarını korumaktı. Hadi diyelim ilk başlarda vesayet odaklarına karşı kendi iktidarını korumak derdine düştü? Peki ya şimdi? Şimdi kendi iktidarını tehdit eden vesayet mi kaldı?
Şimdiki bütün yetkilerin tek elde toplandığı hükümet sisteminin evrensel demokrasi ile bağdaşır ne tarafı var? Niye bu sisteme dört elle sarıldı?
Unutmayalım ki tek parti yönetimi olmasına rağmen cumhuriyeti kuranların ilk amacı ilk fırsatta evrensel demokrasiye geçmekti. Bununla ilgili tarihimizde birçok örnek var. Bu örneklerin en güzeli kurtuluş savaşının en zorlu döneminde bile Atatürk, meclisin tüm yetkilerinin üstüne alması taleplerine bile ihtiyatlı yaklaşmış ve mecbur kalmadan o yetkiyi almak istememişti. Demokrasiye bundan daha güzel bir örnek olabilir mi?
Umarım yaşayacağımız süreçte evrensel demokrasi ilkeleri ülkemize yerleşir ve biz Atatürkçüler bu şüphelerimizden haksız çıkarız!