Türk seçmeni yine bir genel seçimle ülkenin yöneticilerini belirleyecek.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri mahkeme kararıyla iptal edildiği için çare halka gitmek oldu.
Ve hükümet karar alarak 22 Temmuz da genel seçim startını verdi.
Eğer uygulayabilirse, başka engeller çıkmazsa, halktan başka gidilecek bir yer olmadığına göre belki zaman değişimi gibi bir uzatma da olabilir.
Lakin eninde sonunda halka gidilecek ve son kararı vatandaşlar verecek.
Vatandaşların verdiği karara herkes saygı duymalı hiç kimse o karar üzerinde oyun oynamaya kalkmamalıdır.
Eğer demokrasi varsa mutsuz azınlık, mutlu çoğunluğa tahakküm etmeye teşebbüs etmemelidir.
Gerçi Avrupalılar bizim için; Size çeyrek demokrasi yeter! deyip duruyorlar.
Temmuz seçimine katılacak partiler büyük bir telaş içerisinde aday belirleme hareketliliği yaşıyor.
DYP; ANAPı kapatarak DP oldu.
CHP; DSPye çağrı yaparak, İyi günde, kötü günde kucak kucağa olacağız sloganıyla start verdi.
Diğerleri de Az olsun; bizim olsun! düşüncesiyle yola koyuldu.
Bir de kamuoyu yoklamaları var. Artık bu anketleri herkes çok kolay yapabiliyor. Bir pazarlamacı bile gezdiği yerlerdeki görüştüğü insanların nabzını pekâlâ görerek sonucu ortaya koyabiliyor.
Buna göre Ak Partinin oy oranı yüzde 40ın üzerinde; gerisini siz hesap edin.
Birleşik sol, bitişik sağ ve diğerleri yüzde 30u paylaşsınlar. Yüzde 30 seçmen de sandığa zaten gitmiyor.
Herkes hesabını iyi yapsın. Halka rağmen siyasetin yapılamayacağını, siyasetçilerin bilip uygulaması gerektiğini bir daha hatırlatmak isterim.
Rizede aday adaylıkları hızlı bir şekilde devam ederken göze takılanlardan biri de eski başbakanlardan Mesut Yılmaz.
Sayın Yılmazın bitişik sağdan veya bağımsız aday olmak için Rize ilinden tekrar aktif siyasete soyunduğunu duyduk.
Başbakanlık ve bakanlık yapan Sayın Mesut Yılmaz umarız kendi kariyerini sarsacak bir olaya girmez.
Girerse de elbette ki kendisi bilir.
Kim ne derse desin milletin 22 Temmuzda sandıkta konuştuğu olacak.
Sandığı bekleyip görmek lazım.