68'li lider: SOL DARBECİ

Askeri darbelerle sol arasında hep bir akrabalık var eskiden beri...

Ergenekon soruşturmasının patlak vermesinin ardından Cumhuriyet gazetesinden ayrılarak Radikal'e geçen Oral Çalışlar, Türk solunu sert biçimde eleştirdi. 68 Kuşağı'nın liderlerinden olan Çalışlar, Sabah  gazetesinden Ecevit Kılıç'a verdiği röportajda, askeri darbelerle sol arasında eskiden beri bir akrabalık olduğunu öne sürdü.  Çalışlar, Türk solu, darbeler ve Ergenekon ve solun Ergenekon karşısındaki tutumu ile ilgili çarpıcı iddialarda bulundu.

"ASKERİ DARBELER SOL'LA AKRABA"

* Susurluk'taki çetelere karşı tavır neden Ergenekon'da gösterilmiyor?
Susurluk'ta yakalananlar ve hedef haline gelenlere baktığımızda ülkücü gelenekle bağı olan isimlerdi. Susurluk'ta Abdullah Çatlı gibi 12 Eylül öncesinde saldırılarda yer alan bir ismin çıkması sol için mücadele edilebilecek bir alan haline geldi. Zaten ülkücüler geçmişte solun kavgalı olduğu bir kesimdi.

* Nedeni Ergenekon'da ülkücülerin olmaması mı?
Ergenekon'da esas olarak ülkücüler yok; devlet var, askerler var, bir de solcu diye bilinen kesimler var epeyce. O zaman solda tereddüt oluştu ve "Geçmişte Abdullah Çatlı'dan, Mehmet Ağar'dan hesap sorulması gereken bir olay varken, bu kez İlhan Selçuk ve Doğu Perinçek gibi isimlerden hesap soruluyor. Yani soldan hesap soruluyor" dediler. Bu ciddi etki yaptı. İkincisi Ergenekon askeri darbe bağlantılı bir olay. Askeri darbe yapmak isteyen bir kesim de var Ergenekon'un içinde. Askeri darbelerle sol arasında hep bir akrabalık var eskiden beri.

* Nasıl bir akrabalık?
Sol, darbelerle ilişkisini tam olarak kesmiş değil. 12 Mart'ta da, 12 Eylül'de de zaman zaman solcu bir askeri darbe beklentisi solda hep olmuştur. O nedenle ülkücü cinayetlerinden farklı olarak Ergenekon'un askeri darbe içermesi solda tereddüt yaratıyor. Solun burada yaşadığı esas sorun darbeyle köklü bir hesaplaşma. Ergenekon'un söylemi; "Darbe yapmak için solcu gözüken, ulusalcı gözüken kişiler de öldürülebilir. Bu meşrudur ve makuldür." Ayrıca çok sarsıcıdır.

"MODERNİSTLER AKP'Yİ KABULLENEMİYOR"

* Operasyonu AKP'nin yapmasının etkisi ne?
Türkiye'deki modernist kesim -sol da bunun içinde- Türkiye'yi kendilerinin yönetmesi gerektiğine inanıyor. Eğitimli, burjuva hayat tarzına alışkın bu kesimler, "Taşradan, Kasımpaşa'dan, Anadolu'dan gelenler mi bizi yönetecek. Biz buna razı olamayız" diye tepki gösteriyor. AKP'ye de oradan kızıyorlar. Halbuki solcuların alt sınıfların çocuklarının Türkiye'yi yönetmesini savunması lazım. Burada din problemi de var.

Sağcıların derin devlet tavrı da Ergenekon'la değişti

* Ergenekon'un AKP'ye muhalif isimlerin tasfiyesine dönüştüğü iddiasının haklı tarafı yok mu?
Darbe teşebbüsüne girişenler veya darbeye sempatiyle bakanların büyük çoğunluğunun, AKP'yi devirmek istedikleri ortada. Zaten kim var iktidarda; AKP. Ama Türkiye'de AKP yokken de devlet içinde cinayetler işleniyordu, ülke içinde büyük çatışmaları kışkırttılar. Bunların tasfiye edilmesi toplumun hayatını garanti altına alacak. Türkiye'nin demokrasinin sigortalayacak. Bunun AKP'yle ilgisi yok ki, AKP'yi de aşan bir şey. AKP de öyle çok demokrasi taraftarı ve aşığı bir parti değil. Sonuçta Türkiye'nin geleneksel kültürü içinde yetişmiş bir hareket.

* Sağ kesimde de değişim yok mu?
Susurluk'ta derin devlete sahip çıkanlar şimdi "Ergenekon'ün üzerine gidilsin" diyor. O dönemde Refah-Yol iktidarıydı. Bu sağcı iktidar Susurluk'un üstüne gitmek istemiyordu. Susurluk biraz da o iktidarla özdeşleşmiş gibiydi ve o mücadele aynı zamanda Refah-Yol'u da hedef alıyordu. Bu yüzden MİT binası da, askeri birlikler de ışık söndürme eylemlerine katıldı. Susurluk, devletle hesaplaşma yerine iktidarla hesaplaşmaya dönüştü. Bugün de Ergenekon'un silahlı kuvvetlere yönelik olduğu düşünülüyor. Solcular da "AKP'nin işi" diye karşı çıkıyorlar. Sağcılar da "Bu Refah-Yol iktidarını hedef alıyor" diye karşı çıkmışlardı. Her ikisi de yanlış. Susurluk'la Ergenekon arasında fark yok esas olarak.

"Özel Harp'çiler, Türkeş ve Ecevit'i izliyordu"

* Ergenekon Soğuk Savaş dönemiyle hesaplaşmanın sonucu mu?
Avrupa ülkelerinde Gladio örgütleri tasfiye edildi. Türkiye'de o dönemin kuruluşları hâlâ görevde. Özel Harp Dairesi hâlâ niçin var, geçmişte hangi olaylara karıştı? Bunları bilmiyoruz. Bülent Ecevit, "Bunlar çeşitli darbe teşebbüslerinde rol oynadı" dedi. Bunun hesabı soruldu mu? 12 Eylül döneminde Bülent Ecevit'le birlikte hapis yatarken Dil Okulu'nda havalandırmaya çıkıyorduk. Özel Harp Dairesi'nin pencereleri bizim havalandırmaya bakıyordu. Beyaz boyalı pencerelerdi. Pencereyi açıp bizi izliyorlardı; Ecevit'i, Alparslan Türkeş'i. Ben de bir gün Ecevit'e dedim ki "Siz bunlardan hesap sormadınız, bunlar sizi içeri attılar şimdi de pencereden seyrediyorlar." O da "Orduya laf geçiremedim" dedi.

"Perinçek'e de, İlhan Selçuk'a da üzüldüm"

* Bugüne kadar derin devletle en çok sol mücadele etti...
Evet. Ergenekon soruşturmasında bu işin sorgulanmasını isteyen etkili isimlerin çoğu da solcu. Solcuların bir kesimi Ergenekon konusunda tereddütlü davranıyor ama bir kesimi de bu mücadelenin en aktif unsuru.

* Sol örgütlerin iddianamede yer alması ilginç değil mi?
Sosyalistlerin çok bulaştığı kanaatinde değilim. İşçi Partisi var, onun dışında da yok.

* DHKP-C?..
Onların ne kadarı soldu, ne kadarı devletle ilişkiliydi bilmiyoruz. Bunlar devlet kuvveti miydi, devlet onları ne kadar yönlendirdi? Zaten şüphelerimiz vardı. Ergenekon belki de bunların netleşmesi bakımından imkân yaratacak. Ama sol hareket bunun dışında.

* Doğu Perinçek'le yıllarca beraber mücadele ettiniz. İlhan Selçuk'la da uzunca süre aynı gazetede yazdınız. İkisinin de derin devlet yapılanmasında yargılanması karşısında ne hissediyorsunuz?
Bizim kuşak darbecilikle hesaplaşmadı. O nedenle Doğu Perinçek'in böyle bir şeyle yüz yüze gelmesi çok sürpriz değil. Askeri darbelerle kopuş yaşamazsan, hayat seni böyle bir yere çeker. İsteğim, Perinçek ve Selçuk'un aklanması. Ama iddianame, ciddi iddialar öne sürüyor, doğruysa, bunların hesabı da verilsin.

"Üçüncü Yol teorisi gerçekçi değil"

* "Darbeye de, AKP'ye de karşıyız diyen" üçüncü yol teorisi var...
Bu hayal, gerçekçi değil. Solun öyle bir üçüncü yol yaratabilecek birikimi yok. Üçüncü yol veya kutup demek kuvvet demek. Hangi kuvvetle, arkanda kitleler mi var yoksa işçi sınıfı mı var? Hiçbiri yok. Burada iki kutup var, devlet içindeki derin yapılardan hesap soran kutup, diğeri de bu hesabı engellemeye çalışan kutup. Üçüncüsü yok. Sosyalistlerin aldığı oy binde birlerde, binde yarımlarda. Onun için taraf olması mümkün değil.

* O zaman AKP de aynı kutupta...
AKP de bu tarafta, doğru. Esas olarak bu soruşturmayı yürüten savcılar var, mücadele yürütüyorlar. Arkadaşlarımız Hrant Dink'i, Ahmet Taner Kışlalı'yı, Uğur Mumcu'yu, Musa Anter'i öldürenlerden hesap soruyorlar. Bunların üstüne gitmek bizlerin yani solcuların işi. Şu an Türkiye AB trendine girdi. Soğuk Savaş dönemi hesaplaşmasını daha yeni yaşıyor.

YURT VE DÜNYA Haberleri