Konfüçyüs’ten bir olay nakledeceğim:
Konfüçyüs, öğrencileri ile bir sahradan geçiyordu. Çölde bir mezarın başında ağlayan bir kadın gördü. Bir öğrencisinden kadının halini sormasını istedi. Kadın:
“Bu benim kocamın babasının mezarı.” dedi. “Bu topraklarda çok sayıda bulunan vahşi parslar onu öldürüp yediler.”
Öğrenci diğer bir mezara işaret etti. Kadın: “ O da benim kocamın mezarı. Bu arazilerde ziraatle uğraşıyordu; onu da pars parçaladı.” dedi.
Öğrenci diğer bir mezarı daha gösterdi. Kadın: “ O da benim oğlumun mezarı. Onun kaderi de babasının ve dedesinin kaderi gibi oldu. Bu son mezar ise kardeşimin mezarı, onu da diğer bir parsın pençesi parçaladı.”
Konfüçyüs kadına dönerek: “ Böyle tehlikeli bir durumda niçin burayı terk etmiyorsun, parsların, yırtıcı hayvanların olmadığı bir yere göç etmiyorsun?” diye ona sorunca, kadının cevabı ilginçtir: “ Bu toprakların hükümeti adildir, kalmamın sebebi budur.”
Konfüçyüs bu cevap üzerine öğrencilerine dönerek tarihi sözünü söyler:
“ Talebelerim! Hatırınızda kalsın. Zalim hükümet, parstan daha vahşidir!”
Adalet nedir, diye sorsak; (Mevlâna’nın deyimiyle) “Gülü sulamaktır, dikenleri değil.” Diken zaten kendiliğinden büyüyor, gül ise sulanmayınca kurur. İkisine eşit davranılmaz, eşitlik gülü kurutur veya boğar. Aslolan adil davranmaktır. Adalet, varlığın yaratılış amacı doğrultusunda onun önünü açmaktır. Şeyi hak ettiği yere koymaktır.
İnsanın yaratılışının amacı nedir?
“Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat; 56)
Demek ki, insanlara adil davranmak istiyorsanız, onların Allah’a giden yollarını açmanız gerekir. Kim, insanın Allah’a giden yolunu kaparsa, işte o parstan da daha vahşidir.
Mesela; çay Rize’de yetişir, pamuk ise Adana’da. Bu durum, onların tohum, toprak ve iklim ilişkisinden ve yaratılış gerçekleriyle örtüşmelerinden doğmaktadır. Siz çayı Adana’ya, pamuğu Rize’ye ekerseniz her iki bitkiyi de kurutursunuz; çünkü onlara adil davranmadınız; yani yaratılışları doğrultusunda hareket etmediniz.
İnsanın Allah’a giden yolunu kapatmak ne demektir?
Allah’ın emir ve yasaklarına ters hareket etmektir. Bu dünyada mutlak manada bunun karşılığını göremeyebilirsin, lakin sonsuz âlemde bireysel ve toplumsal olarak Allah’a giden yolu açmadığın için zalimlerden olursun.
Adaletsizlik, aynı zamanda fıtrat bozukluğunu da beraberinde getirir. Haramla aileleri ve toplumu beslemek; onların insanlık fıtratlarını bozar. Fıtratı bozulan insanlar da insanlıktan çıkıp en vahşi hayvandan da daha vahşi olurlar. Eğitiminizi fıtrat ekseninde geliştirmezseniz, siz mayası bozuk nesiller yetiştirirsiniz. Bu durum, onların hem dünyalarını vurur, hem de sonsuz dünyalarını.
Fert irfan ile toplum akıl ve ekonomi ile eğitilir. Fert sevgi ile temizlenir, birey ve toplum adil idareyle huzur bulur.
Varlık içinde hiçbir şey asla birbirinin eşiti değildir. Hiçbir yaprak, hiçbir yaprağın eşiti olmadığı gibi, hiçbir insan da hiçbir insanın eşiti değildir. Ben bile bana eşit değilim; çünkü az önceki beni zaman alıp götürdü, şimdiki ben, az önceki ben değilim. Aslolan adalettir, eşitlik değil.
Söyleyin, adil bir dünyayı, onu yaratandan başkası kurabilir mi? O’nun insan ve dünya nizamından başka düzenler insana, hayvana, çevreye; doğaya adalet dağıtabilir, mutluluk verebilir mİ? Dünyaya bak, gör halini!
D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci