Asıl Hedef Genelkurmay Başkanı

Bülent Orakoğlu, aykırı bir söylemle gündemi değerlendirdi. Hedefte ne AK Parti ne de Gülen var. Asıl jedef G.Kurmay Başkanı!

Emniyet İstihbarat Dairesi eski Başkanı Bülent Orakoğlu, Genelkurmay'da hazırlandığı iddia edilen eylem planının görünürdeki hedefinin AK Parti ve Gülen cemaati olduğunu, asıl hedefte ise Genelkurmay Başkanı'nın bulunduğunu savundu.

Bu belgeyi hazırlayan cunta grupları ile Ergenekon sanıkları arasında bir organik bağ olduğuna dikkat çeken Orakoğlu, Ergenekon sanıklarının bir 'B Planı'ndan bahsettiğini hatırlattı.

Orakoğlu, kötü bir olay gibi gözükse de bunun bir şans olarak değerlendirilmesini istedi. Orakoğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) içerisinde demokrasiyi hazmedemeyen, eski soğuk savaş döneminin katı, tutucu, komplocu yapısı içerisinde bulunan bir damar olduğunu ve bu olaya ciddi bir neşter vurulması gerektiğini vurguladı. Orakoğlu eylem planını, Genelkurmay ve hükümetin arasını açmaya yönelik psikolojik bir hareket olarak değerlendirdi.

Bülent Orakoğlu'nun ismi, özellikle Refahyol hükümetinin ardından patlak veren 'köstebek' skandalıyla duyuldu. 'Devletin gizli belgelerini almakla' suçlanan Orakoğlu, askeri mahkemece tutuklanıp 56 gün hapis yatmıştı. Cihan muhabirine açıklamalarda bulunan Orakoğlu, eylem planını duyduğunda bu ülkede demokrasi isteyen, insan hakları, özgürlüğü, yani bu ülkede insanca yaşamak isteyen, faili meçhul cinayet işlemeyen, darbeler istemeyen her insan gibi üzüntü duyduğunu söyledi.

28 Şubat sürecini yaşayan biri olarak Türkiye'nin geriye götürülmesi gibi bir üzüntü içerisine girdiğini anlatan Orakoğlu, 28 Şubat sürecinde Toplumsal İlişkiler Başkanlığı (TİB) denilen ve daha sonra kaldırılan başkanlığın Türk milletine tamamen psikolojik bir hareket uyguladığını hatırlattı.

28 Şubatın temel dayanağının da bu psikolojik hareket olduğuna dikkat çeken Orakoğlu, "Bu psikolojik hareket 28 Şubat'ı haklı gösterecek, medya, sivil toplum kuruluşları, iş dünyasının kullanılması; devletin başındaki cumhurbaşkanından tutun birçok bakanın bu işte kullanılması, millet iradesine, demokrasiye bir tuzak kurulması. Bu tuzağın da bir takım psikolojik hareketlerle haklı gösterilmesi gibi bir plandan bahsedildi. Batı Çalışma Grubu'nu deşifre ettiğimizde Askeri mahkemede yargılanırken 'Bu nedir' diye sorduk. Şöyle cevap verildi: Türkiye'deki irticai faaliyetlerin resmini çıkartmak. Cevap Genelkurmay Adli Müşavirliği'nden gelmişti. O dönem başında bulunan kişi, Ergenekon kapsamında gözaltına alındı. Bu psikolojik harekatı yalnızca bugün için değerlendirmemek gerekiyor. 28 Şubat'ı çok iyi anlamak gerekiyor. Bugün Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) içerisinde demokrasiyi hazmedemeyen, eski soğuk savaş döneminin katı, tutucu, komplocu yapısı içerisinde bulunan bir damar mevcut. Bu olaya ciddi bir neşter vurulmalı. Bu damarın bulunarak bir daha böyle Türkiye'de hukuk dışı, demokrasi dışı davranışlara, milletin iradesini yok sayan bir takım komplocu teorilere yol açmamak bakımından, bu ülkenin huzuru ve güvenliği açısından bu damarın tespit edilip tamamen bitirilmesi gerekir. Bu kötü bir olay gibi gözükse de bunu bir şans olarak değerlendirmemiz gerekir." dedi.

"TÜRKİYE'DE ÇİFT BAŞLI YARGI VAR"

Türkiye'de çift başlı bir yargı olduğunu dile getiren Orakoğlu, bundan bir an önce kurtulmak gerektiğini vurguladı. Genelkurmay'ın açıklamalarına bakıldığında, kurumsal bir bilginin olmadığının açıkça görüldüğünü ifade eden Orakoğlu, Ergenekon zanlılarının birbirleriyle kavga etmesine karşın, ortak hedefin, TSK'yı dahil etmek olduğunu söyledi.

"Bana göre bu olayların arkasında üçüncü iddianame var. Çünkü çok vahim bir takım iddialar ortaya atılacak." diyen Orakoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Buradaki hedef Genelkurmay Başkanı'nın bizzat kendisi. Hedef, hükümet ve Gülen cemaati görünse de. TSK'daki cuntacı damar bulunarak yargının önüne çıkarılmalıdır. Askeri yargı ile bu mümkün değil. Sadece Genelkurmay'ın inisiyatifine bırakılmayacak bir olaydır. Bu belgeyi hazırlayan cunta grupları ile Ergenekon sanıkları arasında bir organik bağ var. Bunu çok net biçimde görebiliriz. 28 Şubat'ı yapan ana damar ile şu anki Ergenekon damarının bir olduğu çok açık ortaya çıktı. Bu bir albay ile de sınırlı değil. Kurumsal kimlik dışında cunta bir faaliyet söz konusu. Buna Genelkurmay Başkanı'nın tek başına müdahale etmesi kolay değil. Hükümetin bu olayın üzerine çok ciddi gitmesi gerekiyor. Kesinlikle Genelkurmay ve hükümetin arasını açmaya yönelik psikolojik bir hareket. Herkes çok dikkatli olmalı. Bu bir fırsat olmalı. Bundan sonra yapılabilecek Ergenekon operasyonlarını engellemeye yönelik bir hareket. Toplumun birlik beraberliğini bozmaya yönelik bir davranış olarak gözüküyor."

"ERGENEKON DENİLEN YAPI FAALİYETTE"

Ordunun, işlevleri açısından 'böyle bir belge vardır, yoktur' demesinin çok zor olduğuna dikkat çeken Orakoğlu, bu tür belgelerin yine çıkabileceğini belirtti. Ergenekon sanıklarının bir 'B Planı'ndan bahsettiğini hatırlatan Orakoğlu, operasyon sonrası "Ergenekon bitirildi, çökertildi" gibi bir takım yorumlar yapıldığını söyledi.

Devletin her yerine sızmış bir örgütü bitirmenin kolay olmadığını vurgulayan Orakoğlu, benzer bir operasyonun İtalya'da 6 sene sürdüğünü ifade etti. Ergenekonun B takımı olduğunu savunan Orakoğlu, "Direk bununla ilişkilendirilebilinir. Ergenekon denilen yapının faaliyette olduğu çok açık. Huzuru bozmaya yönelik bu örgütün yapacağı eylemler, daha deşifre edilmemiş. Bu plan, Ergenekon'un gelecekte yapılacak operasyonlarının engellenmesine yönelik psikolojik bir hareket olarak gözüküyor. Ergenekon soruşturması bu ülkede daha uzun süre devam edecek. Ama birileri kendilerine gelmesin diye Ergenekon soruşturmasını yok sayıyorlar." diye konuştu.

"CEMAATLER TÜRKİYE'NİN KÜLTÜREL ZENGİNLİĞİDİR"

Eylem planına gösterilen tepkileri de yetersiz gören Orakoğlu, Türkiye'de birlik beraberliğin bozulmak istendiğini söyledi. Cemaatlerin Türkiye'nin kültürel zenginlikleri olduğunu dile getiren Orakoğlu, cemaatlere böyle bakılması gerektiğini vurguladı. 28 Şubat döneminde çok ciddi anlamda cunta tarafından birlik beraberliğin bozulduğunu anlatan Orakoğlu, Ortadoğu'da güçler dengesi belirlenirken, birçok ülke bölgesel güç olma yolunda ilerlerken, Genelkurmay Başkanı'nın o dönem, "Gerekirse millete karşı silah kullanırız." dediğini, bu düşünce ve zihniyetten ülkenin kurtulması gerektiğini vurguladı. Bugün bu sancıların yaşanmasının, Ergenekon soruşturmasının yönünü gövdeye doğru yönelttiğinin işarete olarak yorumlayan Orakoğlu sözlerini şöyle tamamladı:

"Ergenekonun gövdesine doğru gidiliyor, bundan dolayı da Ergenekon içerisinde çok üst düzeyde bulunan bir takım kişiler de çok büyük rahatsızlığa kapıldılar. Yine bunlar toplumu germek, toplum içerisinde sıkıntılar yaratmak, kaos oluşturmak, birlik beraberliği bozmak amacıyla böyle bir yola girmiş olabilirler. Genelkurmay Başkanı, Ergenekon operasyonlarına tam destek verdiğinde üst yapılanmalara kadar gider. Örgüt tarafından Genelkurmay Başkanları da bir hedeftir, kendi emelleri doğrultusunda kullanamadıkları takdirde direk hedef alınır. Genelkurmay Başkanı, bu yapılanmayı ortaya çıkaracak iradeyi ortaya koymalı. Herkes destek vermeli, deşifre edilmeli."

YURT VE DÜNYA Haberleri