İstisnasız her insanın bir zaaf noktası vardır. “Aşil’in topuğu”nu taşımayan insan yoktur.
Aşil, Yunan mitolojisine göre yenilmez bir savaşçıdır. Girdiği bütün savaşları kazanır. Savaş yenilgisini tadan bilge insanlar, Aşil’in de mutlaka bir zaafı / zayıf noktasının olması gerektiğine inanırlar. Bunu anlamak için de Aşil’in eşinin zaafı olan mücevherlerle onu doyurarak zaafından istifade ederler ve ondan sırrı alırlar:
Aşil’in zaafı, ayak topuğunda bulunan deliktir. İlk savaşta iyi yetişmiş bir okçu, Aşil’in ayak topuğundaki deliğe oku saplar ve Aşil yere çöker, biter!
Evet, her insanın mutlaka şeytana açık bir noktası, yani zaafı vardır. Bu, kiminde karşı cinstir, makamdır, şöhrettir; kiminde paradır, zenginliktir vs. İnsanın sınavı da buradan başlar. Kim, neye karşı ısrarcı ise onun zaafı orasıdır ve sınavı da orada başlar.
İnsanlık basamaklarına tırmanmak isteyenler, kendi zaaflarını tanırlar ve o zayıf bölgeyi çok iyi tahkim ederler, korumaya alırlar. İnsanlık basamaklarından yukarı çıkmanın biricik yolu, önce kendini tanımaktır. Kendini tanımak için insanlık, hayat ve varlık emarı olan Kur’an’ı tanımak ve onun nurundan istifade etmek durumundadır. Kendini tanımayan insan bu basamaklardan aşağı yuvarlanıp gider ve insanlığını kaybeder.
Zaaf noktası, şeytanın ve nefsin, insanın içinde pusuya yattığı yerdir. İlahi mayın tarayıcıyla (Kur’an) hareket edilmezse o pusuya düşmek mukadderdir.
Zaafımızı nasıl tanıyacak ve korumaya alacağız?
Elbette çok kapsamlı bir soru bu, buna cevap vermek bir ömür işidir; fakat yolu da yok değildir. İnsanı yaratan Allah’tır. İnsana “şah damarından daha yakın” olan O’dur. Allah’ın, insana dünyada çizdiği dosdoğru yoldan başka, insanın kendini tanıyabilmesi, insanlığı kurtuluşa götüren yolun olabilmesi imkânsızdır, muhaldir.
Bu zaafımızı korumaya almanın biricik yolu, halis bir İman’dır. İman, senin zaaf noktanı sana tanıtır. Tanıyan korkmaz. Onu korumanın yolu da “amel-i salih”tir; fıtratına uygun işler yapmandır ve bu durum ölüm anına kadar yani bir ömür boyu devam eder. Ne mutlak ümit vardır, ne de ümitsizlik; her an tetikte durmak ve şeytana, nefse, şeytanlaşmış insanlara karşı uyanık olmak gerekir.
Cahil, yaratılış amacını bilemeyen, zaafını tanımayan insandır. Sana, seni tanıtmayan diploma, senin zaafını adeta katmerleştirir ve Firavun yapar. Sonra onun ağzından “Ene rabbukümü’l- â’la- Ben sizin en büyük rabbinizim.” saçmalığına iter. Firavunların, Ebu cehillerin soyu tükenmemiştir.
Herkesi memnun etmeye kalkışmak, insanın kendini bozar. Allah’ın bile böyle bir muradı yoktur. O herkesi yaratmıştır, ama insanların birçoğu O’nu tanımıyor, ona inanmıyor. Allah kimseyi de inanmaya zorlamıyor, sonucuna katlanmak şartıyla.
İnsanlar başlarındaki taçla kıymet kazanmazlar. Kıymetli insan, zaafını bilen ve orasını korumaya alan insandır.
Nasrettin Hoca hamamda Timurlenk’e on akçe kıymet biçmemiş miydi:
“Aman Hoca, yalnız belimdeki on akçe eder.”
“Ben de yalnız ona kıymet biçtim!” der Hoca.
Meşhur Sadi’ye sormuşlar:
“İnsan nedir?”
“Tek damla kan ve bin bir endişe!” diye cevaplamış.
Zaafını dolayısıyla kendini bilmeyen insan bin bir endişenin hamalıdır, hayatını hamallıkla geçirir.
Avrupalı şunu şunu yaptı diye sen Müslümanlıktan tiksindin. Öyle ki, “İslam, Müslüman” kelimelerini geveleyince, yanardağdan fışkıran lav gibi, ağzından lavlar fışkırıyor! Tiksintin, zaaflarının yolunu açtı ve uçuruma doğru ilerliyorsun. Allah, seni sana tanıtsın ve sana hidayet versin.
Ey şarlatan! Benim zaafımı bana “nimet” diye gösterme. Zaaf imparatorlukları kurup, insanların ruhlarını sömüren şeytani sistemlerden ve insanlardan daha zalim kim olabilir?
İçinde secde devletini kuramayanlar, zaaf imparatorluklarını nasıl yıksın?
NOT- 1: Doğu Karadeniz’in şirin ilçesi Pazar’ımıza havalimanının yapılması ve kısa zamanda açılışının gerçekleştirilmesi, bir Pazarlı olarak elbette beni mutlu etmiştir. Bunu yapılması için siyasi irade gösteren Sayın Cumhurbaşkanımıza ve emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum. Hayırlı olsun!
NOT- 2: Eskişehir’de yapılması planlanan “şarap festivali”ni, “Ben bu görevde bulunduğum sürece asla buna izin vermem!” diyerek haklı bir duruş sergileyen Eskişehir Valisi değerli Erol Ayyıldız Beyefendiye teşekkür ediyor, haklı duruşunu destekliyor ve Rabbime emanet ediyorum.
D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci