Bugün Türkiye'nin en büyük medya devi olan Aydın Doğan, işadamları Babıali'ye prensip olarak giremezken çok istediği Milliyet'i nasıl satın aldı? İşte çarpıcı bilgilerin ışığında, Apdi İpekçi cinayeti dosyasına kadar giren gazete satışı ve Aydın Doğan'ın medyadaki yükselişi...
1979 yılında kadar Türk basınında Babıali dışında medya patronu yoktu. Patronluk babadan oğla geçer, dışarıdan kimsenin gazete patronu olmasına izin verilmezdi. Gazeteler de patronları ile değil yayın çizgileriyle anılırdı. Bu çizgiyi belirleyenlerse genel yayın yönetmenleriydi. Milliyet Gazetesi'nde bu isim Abdi İpekçi'ydi. Milliyet'in patronu Ercüment Karacan rahatlığı sebebiyle gazeteyi satmak istiyordu fakat Genel yayın Yönetmeni İpekçi buna karşı çıkıyordu. İpekçi'ye büyük güveni olan karacan Milliyet'i satmadı ancak idareden elini eteğini çekti. Ta ki, 1979 yılında o korkunç cinayet gerçekleşene kadar. Abdi İpekçi düzenlenen bir suikast sonucu öldürüldü. İşte bu süreden sonra Babıali'de dengeleri alt üst ederek, gelenekleri yok sayacak bir olay gerçekleşti. İpekçi'ni ölümünden kısa bir süre Milliyet en büyük talibi olan Aydın Doğan'a
Mehmet Ali Ağca Roma'da verdiği ifadede: "Kemal Deringök'ün Milliyet Gazetesi'ni satın almak istediğini biliyordum. Bir başka şahıs daha yani gazetenin şimdi sahibi Aydın Doğan da o zamanlara gazeteyi satın almak istiyordu. İpekçi, gazetenin her ikisine de satılmasına şiddetle karşıydı. dedi... |
satıldı. Buzdolabı fabrikası da kurabilirdim. Ancak bu iş bana statü kazandırdı diyen Aydın Doğan, TOFAŞ ve AYGAZ bayisi iken bir anda medya patronluğuna yükseldi.
Katil Ağca, Aydın Doğan'ın adını verdi!
Abdi İpekçi cinayeti yıllarca konuşuldu. Türk basının önemli kalemleri meslektaşlarının ölümün arkasında siyasi bir olayın değil, ticari sır olduğunu öne sürüyorlardı. Bu isimlerin başın da, tıpkı İpekçi gibi suikaste kurban giden Uğur Mumcu geliyordu. Mumcu iki yazısında, cinayet dosyasındaki ifadelere dayanarak bu konuya dikkat çekti ve İpekçi'nin Milliyet'in satışına engel olduğu için öldürülmüş olabileceğini yazdı
Uğur Mumcu, İpekçi'yi öldüren Mehmet Ali Ağca'nın ifadesine, Papa Mafya Ağca kitabında yer verdi.
Mehmet Ali Ağca, İstanbul Sıkı Yönetim Komutanlığı Müşaviri Hava Yargıç Önder Ayhan ve Tunç Okan'a 17 Haziran 1983 günü Roma'da verdiği ifadede şöyle diyordu: Kemal Deringök'ün Milliyet Gazetesi'ni satın almak istediğini biliyordum. Bir başka şahıs daha yani gazetenin şimdi sahibi Aydın Doğan da o zamanlara gazeteyi satın almak istiyordu. İpekçi, gazetenin her ikisine de satılmasına şiddetle karşıydı.
Uğur Mumcu ve Aydın Doğan mahkemede karşı karşıya
Uğru Mumcu'nun yazılarını ihbar kabul eden Sıkı Yönetim Komutanlığı 1983 yılında dosyayı yeniden açtı. Mahkemeyi çağrılan en önemli isim, adı Ağca'nın ifadesinde işaret ettiği Aydın Doğan oldu. Uğru Mumcu'nun da ifade verdiği mahkeme sonunda Aydın Doğan delil yetersizliğinden suçsuz bulundu.
Yine cinayet yine bir satış...
Bu davadan delil yetersizliğinden dolayı aklanan Milliyet'in patronu Aydın Doğan daha sonra gözünü Simavi ailesinin, 'babadan oğlu geçen yönetimle' idare ettiği Hürriyet'te dikti. Acı tesadüfler bu satışta da Aydın Doğan'ın yakasını bırakmadı. Türk basının saygın gazetecilerinde Çetin Emeç, Genel Yayın Yönetmeni olduğu Hürriyet'in satılmasına şiddetle karşı çıkıyordu. Milliyet'in satışındaki sır perdesi burada da iniyordu. Aydın Doğan, Hürriyet'e de Çetin Emeç'in 1990 yılında bir suikaste kurban gittikten 4 sene sonra sahip olabildi