Dünyanın en seçkin toplum veya siyaset bilimcilerini ülkemize çağırsak, bu ilim adamlarına bizim siyasilerimizi incelemelerini ve incelemeleri sonunda da bilimsel bir rapor hazırlamalarını kendilerinden istesek, eminim ki hepsi de elde edecekleri verilere göre kafayı yediklerini itiraf ederler ve bizimle ilgili net bir rapor hazırlayamayacaklarını söylerlerdi.
Allah aşkına, dünyanın hangi ülkesinde seçimler bizde olduğu gibi tantanalı geçiyor? Dünyanın hangi parlamenter demokrasisinde iktidar ve muhalefet arasındaki ipler bizde olduğu kadar geriliyor?
Dünyanın neresinde siyaset ispiyoncuların tekeline terk edilmiş veya hangi ülkede insanların özelleri üzerinde siyaset hesapları yapılır?
Bizim şu son halimize bakın hele. Demokrasiyi insan kandırma aracı haline getirenlerin bizim genç demokrasimize telafisi zor zararlar verdiğine inanıyoruz. Hiçbir demokrasi de şahısların kamburları üzerinden bu ölçülerde siyaset üretilmez.
Son zamanlarda bir takım kasetler havalarda uçuşup duruyor. İnsanların özellerinin kirli yanları deşifre edilerek insanımızın hisleri ciddi ölçülerde istismar ediliyor. Hiçbir kimsenin memleketin altının kaydığından, millet bütünlüğümüzün parçalanmaya doğru taşındığından, millet çoğunluğunun açlık ve sefillik altında inim inim inlediğinden bahsettiği yok.
Herkesin dilinde şu onu indirdi, bu onu bindirdi lafları kulakları ve vicdanları deliyor. Sana ne kimin kiminle zina yaptığı. Zaten zina yapmak suç olmaktan çıkalı yıllar oldu. Şimdi kim kimden hangi kepazeliğin hesabini soruyor? Bu konularda toplumun yüzde kaçının sicili temiz çıkar acaba?
Bu kepazelikler içerisinde boğulup giderken, hiçbir kimselerden küresel odakların dünyayı, özellikle bölgemizi adım adım işgal ettiğinden, diledikleri ülkelerde diledikleri gibi iç kargaşalar çıkartarak kirli emellerini gerçekleştirmek için en alçakça oyunları kurguladıklarından bahsedenler ortalarda yok.
Bütün siyası hesaplar bir takım insanların yatak odalarına, kirli tumanlarına, hayvanı zaaflarına odaklanmış durumdadır. Her siyasetçi resmen tehdit ve şantajla karşı karşıyadır. Özel olarak yetiştirilmiş bir takım maharetli fahişeler, en sade insanları bile oyuna getirerek demokrasimizin seviyesine musallat olmaktadırlar.
Ne yazık ki, bu kirli ve seviyesiz tezgâhlar hep siyaset adına tezgâhlanmakta, ayıp ve yasaklarımız uluorta delinerek siyaset yapma kepazeliği ayyuka çıkmış durumdadır. Bu çirkin görüntüler veya bu görüntülerde yer alan ahlaksızlar her ne kadar ahlaksızlıksa, bize göre kasetlerden medet uman ve kasetler üzerinden siyaset yapanlar da en az o kasetlerdeki zavallılar kadar ahlak fukarası düzenbazlardırlar.
Siyası çıkar uğruna insanların zaten sarsılmış olan aile yapılarını dinamitlemek, rezil olan bir takım zavallıları rezil edeceğim diyerek toplumun moral değerlerini tahrip etmek hangi insafa ve izana sığar? Hangi dine inanan insanlar başkalarının özellerini, rezilliklerini afişe etmeyi makul bir davranış olarak görebilirler?
Birileri siyasi rakiplerini alt edebilmek için bu milletin geleceğini inşa edecek olan genç kuşaklara nasıl olur da kötü örnekler sunabilir? Hangi vicdan gençlerin sınav haklarına musallat olabilir? Hangi izan insanlara iş verirken hep yandaş takımına yan durabilir?
İnsanların en doğal hakları olan sınav haklarını gasp edenler, insanları yalan ve dolanlarla kandıranlar, acaba kasetlerde yer alan ahlaksızlardan ahlak seviyesi bakımından daha iyi bir seviyede mi bulunuyorlar? Allah aşkına, bu milletin ahlak ve inanç değerleriyle oynanmaktan ne zaman vazgeçilecek?
Bir zamanlar insanların imanlarını ölçmeye kalkanlar şimdi insanların etek ölçüleriyle uğraşmayı siyaset zannediyorlar. Ben buradan iddia ediyorum ve diyorum ki, o kasetlerde yer alan zavallıların düşmüş oldukları tuzağa bu ülkede düşmeyecek insan sayısı parmakla sayılabilecek kadar azdır. İşte siyaset yapanlar bu noktayı incelemeye almalıdırlar.
Neden acaba bu milletin frenleri bu ölçülerde patladı? Neden ayıp ve yasaklarımız bu kadar ucuzladı veya hangi dönemde bu ülkede kirli ilişkiler tavan yaptı sorularını gündem yapsak acaba daha doğru olmaz mı?
Memleketin durumunun iyi olduğunu söyleyenler, yalnız Karadeniz kıyılarına baksalar, bu ülkenin getirilmiş olduğu noktayı belki görürler de insafa gelirler ve işledikleri günahlara tövbe ederlerdi.
Gençliğimiz uçmuş gidiyor, ahlaksızlık yaşı oldukça çocuk yaşlara doğru kaymış bulunuyor. Bütün bunlara rağmen halen bizim siyasilerimiz birbirlerinin kamburlarını deşifre etmenin peşindeyseler demek ki bu insanların en ufak bir memleket meselesi yok. Tek dertleri kendi egoları ve kendi çıkarlarıdır.
Seçim meydanları savaş alanı gibidir. Mikrofonu eline alanın ağız fireni kalmıyor. Bağırıp çağıranın bini bin para. Bağırın, çağırın, isterseniz yırtının beyler. Ben bu milletin değneğini eline alıp bağıracağı günün özlemiyle yanıp tutuşuyorum. Ben milletimin bağıracağı ve hepinizi değnekle kovalayacağı günü bekliyorum. Bu millet kimleri terbiye edemedi ki sizleri terbiye edemeyecek? Hele bekleyin ve hep birlikte göreceğiz. Gün gelecek bu millet o cicili bicili demokrasi sandığını kafanıza kırar inşallah.