Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi; (AİHM) ifade öğürlüğüne, dolaysıyla basın özgürlüğüne çok önem verir. Bu konuda ifade özgürlüğünün 10. Maddesi ile çok ilginç bir yoruma imza atmıştır.
Bir kararında önemli bir ölçü getiren Mahkeme, gördüğü davasında; Mahkeme bir kişiyi eleştiren yazarın cezai yaptırma maruz kalmasının onu gelecekte bu tür eleştiriler yapmaktan alıkoyacak bir tür sansür niteliğini taşıyacağını ve basının” Kamunun bekçliği” rolünü zedeleyeceğini belirtmiştir
Türkiye’de de basın özgürlüğü kapsamında olsun, Anayasamızda ve Anayasa Mahkemesi’nin kararlarında basın özgürlüklerine getirdiği yenilikler vardır.
Ayrıca, basın ve ifade özgürlüğü kapsamında, Yargıtay Genel Kurulu’nun örnek kararları vardır.
Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. Maddesi ile 5187 Sayılı Basın Yasasının 1 ve 3 maddelerinde düzenlemiştir.
Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı, toplumun sağlıklı, mutlu ve güven içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir.
Bu durumda halkın dünyada ve özellikle, içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olmasıyla mümkündür.
Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme ve aydınlatma ve de yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur.
***
Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir alma ve verme özgürlüğünü de içerir. Bu madde devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine bağlı tutmalarına engel değildir. Ve diğer maddelerdeki basın özgürlüğü kavramları.
Düşünceyi açıklama, haber ve bilgi alıp verme hakına sahip olma özgürlüğünü koruma altına alan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ifade özgürlüğünü tanımlayan 10.Maddenin demokratik toplumlardaki önemini Mahkeme, bu konuya ilişkin davaların hemen hemen tamamında, açık bir dille ve altını çizerek ifade etmektedir.
Mahkemeye göre, düşünceyi açıklama özgürlüğü demokratik toplumun başlıca temel taşlarındandır.
Kişinin ilerleyip gelişmesinin asıl koşullarından birini teşkil eder. Fikri hükmü saklı kalmak kaydıyla bu özgürlük sadece itibar gören veya zararsız yahut önemsiz sayılan haberler ya da fikirler bakımından değil, aynı zamanda devlet yada halkın bir bölümü için aykırı, kuraldışı, yanıltıcı veya endişe verici cinsten olanlar için de geçerlidir. Demokratik toplumun vazgeçemeyeceği çoğulcu, hoşgörü ve açık fikirliliğin gereği budur.
Öncelikle, eleştiri ve ifade özgürlüğü çerçevesinde, şahsin haysiyetini zedeleyen, kişilik haklarına saldırı olmayan yayınlar; basın özgürlüğü kapsamına girer. Okuyucuya herkesi ilgilendiren belirli olaylar hakkında bilgi vermek, kamuoyunu ilgilendiren konularda hesap sormak, varsa eksikleri ortaya çıkarmak, basınının en önemli kamusal görevleri arasındadır.
Basın her ne kadar, özellikle ”başkalarının onurunu korumak” amacıyla konmuş bulunan sınırları aşmamak zorunda ise de politik sorunlar ve genel yararı ilgilendiren öteki konulara ilişkin haber ve düşünceleri iletmekle görevlidir.
Bu nedenledir ki, hoş görülebilir eleştiri sınırları kamusal kişi sıfatıyla hareket eden politikacılar, politik sahnesinde yer almış kişilerdir ve her söz ve davranışları gazeteciler yanında halk tarafından da dikkatle ve yakından izlenmektedir.
Kaldı ki, kamu yetkisini kullanan kamu görevlilerin, bu konumlarından dolayı, yapılacak eleştirilere açık olmalıdırlar. Başka deyişle kamu görevlileri konumları gereği her zaman eleştirilebileceklerini göz önünde tutup yanı, ifade özgürlüğü çerçevesinde, şeref ve haysiyetlerini zedelemeden, kişilik haklarına saldırı teşkil etmeden yapılacak yayınlardan rahatsız olmamalıdırlar. Bu konuda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 10 Maddede yer alan haklar yasalarda belirlenmiştir.
Hemen hemen tüm Avrupa ülkelerinin mevzuatında yer alan hakareti suç sayan düzenlemeler nedeniyle ortaya çıkan uygulamalar kaçınılmaz olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin önüne gelmiştir.
Bu konuda önemli bir ölçü getiren Mahkeme ”Davasında Mahkeme, bir siyasi kişiyi eleştiren yazarın cezai yaptırıma maruz kalmasının onu gelecekte bu tür eleştiriler yapmaktan alıkoyacak bir tür sansür niteliğini taşıyacağını ve basının” Kamunun bekçiliği” rolünü zedeleyeceğini belirtmiştir.
Basın özgürlüğünün içerdiği haklardan birisi olan haber, düşünce ve bilgileri yorumlama ve eleştirme hakki aynı zamanda düşünceyi açıklama yayma özgürlüğünün önemli bir ayağını oluşturur.
Eleştirilerin ve yorumların serbestçe yapılmadığı bir toplumda kamusal sorunlar hakkında sağlıklı bilgi edinilmesi ve neyin kamunun iyiliğine olduğunu tespit edilmesi mümkün değildir. Bu çerçevede özellikle kamu otoritelerinin eleştirilebilmesi demokrasinin temel taşını oluşturur.
Osman YAZICI
Gazi Üniversitesi
İletişim Fakültesi
Öğretim Görevlisi