BEŞ DUYU HAPİSHANESİNDEN KURTULUŞUN ADIDIR, MUTLULUK!

D. Ali TAŞÇI

            Dünyada ve ülkemizde her yıl yayımlanan binlerce, milyonlarca kitap öz olarak neden söz ediyor? Mutluluk için duyulan susuzluktan diyebiliriz.

            Bir kadın bir erkeği arzu ediyor; bir erkek zengin olmak, güçlü olmak, şan ve şeref kazanmak istiyor. Kimi, yeşillikler arasında gizlenmiş sevimli, küçük bir ev arzu ediyor; kimi de daha büyük hayaller kurarak villalar, lüks arabalar, yatlar düşlüyor. Kısaca insanlar mutlu olmak, halinden hoşnut olmak, zengin ve güçlü olmak istiyor.

            Her insan bu tür şeyleri ister de, hayatı boyunca bunlara kavuşabilir mi? Kavuşanlar olduğu gibi, büyük çoğunluğun bütün bunlara kavuşamadığı görülür.

            Bu tarz zenginliğe kavuşanlar, hayallerine ulaşanlar hayatlarında hayvanî bir hayatın özlemini duyarlar. “Yaşama zevkinin ve şehvetin vahşi hayvanları” olan bu gruptakiler, içerisindeki içkiyi son damlasına kadar içmeden kadehlerini kırmak istemeyen, aşırı derecede tutkulu ve ahlâki kuralları hesaba katmayan insanlardır.

            Bunlar, hayatın, varoluşun dengesini kaybettiklerinden içkiye sığınmak zorundadırlar. İçki, belli bir süre bunları ayakta tutabilir; fakat daha önce aradıkları mutluluğa bir türlü ulaşamamanın hıncını suça yönelerek çıkarmaya çalışırlar.

            Bu suç, kendilerinin dışındakilere saldırı biçiminde olduğu gibi, asıl suç, kendi içlerine doğru evrilip gider. Fıtratlarını bozarlar. Fıtratı (yaratılış özü) bozulan insanların hükmü “hayvandan aşağı” olmaktır. Bunlar bir ailenin, bir kurumun, bir ülkenin yöneticisi konumunda iseler, oraların kıyameti kopmuş demektir.

            Mutluluğu arzulayıp da yolun altına düşen çoğunluk ne yapar?

            Bunların büyük ekseriyetinin içi ateş doludur. “Onlar ulaştı istediklerine de biz neden bu haldeyiz?” soru ve düşünceleri, onların içini kemirir, rüyalarına girer. Fakat arzularına ulaşamadıklarından hayata ve insanlara küserler. Konuştuklarında yüzleri gergin, kelimeleri ateş yüklüdür. Haksızlıktan söz ederlerken pek haksız sayılmazlar, ama aslında o haksızlığa ulaşmayı, o haramı ele geçirmeyi hayal ettiklerinden, hayal kırıklıklarını ve başkalarının haksız zenginliklerini içlerine sindiremezler. “Neden ben değil de onlar?” sorusunu akıllarından çıkaramazlar. Haksızlığa, hak adına karşı değiller; bu haksız vurgunun kaymağını kendileri yiyemediklerinden içleri ateş doludur. “Barış” derlerken bile ağızlarından alevler dökülür!

            Ben kapitalizm ve komünizmi bu minvalde değerlendiriyorum: Kapitalizm; haksız kazanç ve sömürünün getirdiği zenginlik; komünizm ise, bu haksız kazanca hak adına karşı çıkmak değil, bu vurgunu ben niçin yapamadım hıncıyla dolu ve insanı yiyip bitiren bir düşünce ve donuk yüzler.

            Fıtri terbiyeden geçmemiş, yaradılış gerçeğiyle yüzleşmemiş her insan kıskançtır, hasettir; harama ve nefsine düşkündür. Bunun asla istisnası yoktur. Hayatta başarılı olamamış, kendi kabuğuna çekilmiş nice insanlar vardır ki, siz onları “derviş” zannedersiniz; fakat asla öyle değiller. Uçan kuşu bile kıskanırlar, onları deştikçe içlerinden kan ve irin akar.

            Girişte söylediğimiz gibi, her insan mutluluk için susuzluk duyar. Ne var ki, çoğunluk, mutluluk pınarlarının aktığı yere değil de sel sularının akıntısına kapılmaktan kurtulamaz. İnsan acelecidir ve cahildir. Beş duyusunu aşmak için çaba sarf etmez. Oysa beş duyu, mutluluğa giden yolda kullanılırsa bir işe yarar. Mutluluk, beş duyusunu aşabilen insanlara Allah’ın bir hediyesidir.

            Mesele geliyor bir yerde düğümleniyor.

            Dünya, mutluluğun mutlak manada yaşanacağı, yaşandığı yer değildir. Tam kendini mutlu sandığın bir anda başına öyle bir felaket gelir ki, “keşke” dersin, soğan ekmek yesem de bütün bunlar başıma gelmeseydi!

            Mutluluk, beş duyuyu aşarak Allah’a ve ahiret gününe iman ile insanın içine yerleşen nazenin bir Anka kuşudur. Fıtri terbiyeden geçmiş, arınmış insanlara nasip olan bir armağandır. Çevrenizdeki insanlara bakınız, hayatlarının başı ve sonunu değerlendiriniz; siz de açıkça göreceksiniz bu dediklerimizin doğruluğunu.

            Beş duyu hapishanesinden kurtuluşun adıdır, mutluluk ve daha uzun süren huzur!

   D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci