Sorunsuz evlilik mi dediniz?
Niye sorunsuz olmak zorunda evlilikler?
Neden insanlar sırf evlilik sorunsuz olmak zorunda diye düşünmekteler?
Beş parmak hesabı…
Oysa başka her yerde sorun var. İnsan ilişkilerinin her türlüsünde sorun var.
Kabul edelim ki; iki insanın olduğu her yerde sorun vardır. Hele de eşler arası sorunlar ve pürüzler olmazsa olmazdır neredeyse.
Bir de aşk için bir araya gelmişseniz, ister aşkın sonucunda, ister aşkı inşa etmek üzere, sorunsuz ve pürüzsüz yaşamanız bir şeylerin doğal olmadığına işaret eder.
Ne zaman eşinizle bir sorun yaşasanız avucunuza bakın.
Sorunların olabilirliğini kabul edersiniz; çözümlerinizin de hemen elinizin altında, avucunuzun içinde… Sevildiğinizden ve sevdiğinizden şüpheye düşerseniz, avucunuzu açıp parmaklarınızı sayın.
Beş parmağınıza bakın önce. Size en yakın olan parmağınız. Diğer dört parmağın hareketlerini anlamlı kılan o. Gerektiğinde her parmağın yanında hazır oluyor, yardımına koşuyor. Vazgeçebilir misiniz başparmağınızdan?
Peki ya eşinizden?
Size en yakın o iken kesip atabilir misiniz onu hayatınızdan?
Her halinizde hemen yanı başınızda olmuşken ve olmaya hazırken, gözden çıkarır mısınız eşinizi?
Hayatınızda başka her şey onun yakınlığı ile sevimli geliyor değil mi size?
Bütün akrabalarınızla ilişkilerinizi eşinizin yakınlığı anlamlı kılıyor, değil mi?
Orta parmağınıza bakın şimdi.
En uzunu o parmaklarınızın arasında. Yüksekte duruyor. Hepsinden öteye uzanıyor.
Vazgeçebilir misiniz orta parmağınızdan?
Hepsinden uzun diye lüzumsuz görür müsünüz onu?
Peki ya eşiniz? Bütün kadınlar ya da erkekler arasında, kalbinizin sırlarına aşina olacak kadar farklı değil mi o?
Bütün kadınlar ve erkekler arasından sizin için özel olarak sıyrılıp gelmiş değil mi?
O, sizin için en yüksek konumda değil mi?
Vazgeçebilir misiniz ondan şimdi?
Onu herhangi bir kadın ya da erkek gibi görebilir misiniz?
Şimdi de yüzük parmağınıza bakın.
Parmağınızı ne zamandır çevreleyen o gümüş veya altın halkayı ilk taktığınız günü düşünün.
Ne kadar heyecanlıydınız değil mi?
Hayatınızın kadınını ya da erkeğini bulduğunuz o günü yeniden yaşayın.
Tekrar bakın eşinizin gözlerinin içine.
Onu kendinize biricik yapan sırrı yeniden hissedin.
Eşinizin sırf size razı olması, onu sizin için biricik yapmaya değmiyor mu?
Şimdi yüzük parmağınızı atabilir misiniz elinizden?
Ve son olarak serce parmağınıza bakın.
Ne kadar da incecik ve zayıf değil mi? Eşinizin kalbi gibi.
Size sırlarını açmış, sizin sırlarınızı paylaşmış bir kalp; sizin için süslenip bezenmiş paha biçilmez bir ayna gibidir.
Bakınca kendinizi gördüğünüz bu ayna öylesine kırılgandır ki, sizden gelecek küçük bir fiske, parçalayıp köreltebilir onu.
Özellikle size karşı savunmasızdır ve özellikle sizden gelecek beklenmedik darbeler, onu en hassas yerlerinden çatlatabilir.
Başkası karşısında bu kadar kırılgan değildir hayat arkadaşınız.
Tıpkı serçe parmağınız gibi, şimdi dilerseniz vazgeçin seçe parmağınızdan.
Nasılsa ince ve zayıf diye koparıp atın onu elinizden.
Hiç olur mu?
(Paylaşılmış Hikâyeler)