İsmet Berkan, Gaziantep'te 14 tirilyon alınıp 87 trilyona satıldığını öne sürdükleri araziyle ilgili olarak yayınladıkları haberlerin gerçeği yansıtmadığını itiraf etti. İşte, Berkan'ın özür beyan eden yazısı:
Gaziantep bulmacasını çözmeye çalışırken
Hasan Celal Güzel'in önceki gün Radikal'de çıkan yazısı, Radikal için ağır ithamlar içeriyordu; çünkü Güzel'in sözünü ettiği Gaziantep'le ilgili haber 6 Eylül günü Radikal'de 'Gaziantep'te arazi rantı: AKP'de bu kez insider krizi' başlığıyla yayımlanmıştı.
Doğan Haber Ajansı muhabiri Ahmet Kaya'nın Gaziantep'ten gönderdiği habere göre Nuri Üysen isimli bir işadamı, Gaziantep Güvenevler mahallesinde yer alan 119 bin metrekarelik çok sayıda varise bölünmüş olan bir tarım arazisini toplam 14 trilyon liraya satınalmış, üç gün sonra aynı araziyi Lüksemburg merkezli PD Three Gayrımenkul Yatırım Şirketi'ne 87.5 trilyona satmıştı. Satıştan kısa bir süre sonra Gaziantep Büyükşehir Belediyesi bu araziyi tarım alanı olmaktan çıkarıp 'ticari alan' haline getirmişti. Bu arada arazinin yüzde 55'i de Büyükşehir Belediyesine ve arazinin yer aldığı bölgenin sorumlusu Şehitkamil Belediyesi'ne bağışlanmıştı.
Ben haber anlatıldığında yazıişleri masasındaydım ve burada imar yolsuzluğu olduğu kanısına varamadım, onun yerine arazi sayesinde AKP'ye yakın bir işadamının 'içerden bilgi alarak' 14 trilyonunu üç günde 87.5 trilyona yükseltme 'becerisi' gösterdiğine kanaat getirdim, haberi de buna göre verdik. DHA'ya abone diğer gazetelerin haberi nasıl verdiğine çok dikkat etmedim açıkçası.
Haber önümden geçip gittikten sonra benim için konu kapanmıştı aslında, taa ki önceki güne kadar. Hasan Celal Güzel'in yazısını okuyunca hemen DHA Genel Müdürü Uğur Cebeci'yi aradım, beni bu konuda bilgilendirmesini rica ettim. Ondan öğrendim ki Hürriyet de haberden şüphelenmiş ve bu sebeple tecrübeli gazeteci Tarık Devrim'i Antep'e, olayı soruşturması için göndermişti.
Kısa süre sonra DHA bana konuya ilişkin bir dosya gönderdi. Dosyada Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey'in basın toplantısının tam dökümü de vardı ve ben ilk kez önceki gün Güzelbey'in bu haberi yalanlamak için günlerce çırpındığını ama sesini duyuramadığını farkettim, bu benim ayıbım.
Başkan Güzelbey, basın toplantısında arazinin tam öyküsünü anlatıyordu. Onun anlatımına göre belediye tam o bölgede daha önce 40 dönüm kadar bir araziyi kamulaştırmış ve sonra da imar durumunu 'ticari alan' olarak tadil etmişti. Bu 40 dönümü pazarlamak, buraya yatırımcı çekmek için yurtdışı seyahatler bile yapılmış ve en sonunda halen İskenderun ve Hatay'da Türk ortaklarıyla iki adet alışveriş merkezi inşa etmekte olan Türk ve Alman sermayeli Lüksemburg merkezli PD Three Gayrımenkul Yatırım Şirketi araziyle ilgilenmişti. Ancak bu şirket de araziyi küçük bulmuş, 'Bize en az 100 dönüm lazım' demişti. Belediye bunun üzerine şirkete dönüp, 'Biz yapamayız ama siz etraftaki arsaları satın alır sonra da bizi 100 dönüme tamamlayacak kadar arsayı bağışlarsanız olur' cevabını vermişti.
Bunun üzerine Alman şirketin Türkiye'deki ortağı olan Nuri Üysen, gidiyor ve bölgede 119 bin metrekarelik bir arsa buluyor. Arsa 19 varise bölünmüş bir arsa. Üysen, bu 19 kişiyi tek tek dolaşıyor ve arsanın tamamını almayı başarıyor.
Hatırlayın, Üysen DHA'nın haberine göre 14 trilyona alıyordu arsayı. Oysa Belediye Başkanı, arsa hissedarlarının 6 ayrı grupta toplandığını ve her gruba 14'er trilyon, yani toplamda 84 trilyon lira ödendiğini söylüyor.
Tabii bir özel şahsın bir araziyi kimden kaça satın aldığını bilmek de, biliyorsa ilan etmek de belediye başkanının işi değil ama bizim başkan bunu yapıyor. Tarık Devrim'in Gaziantep'te yaptığı araştırma, bir yanıyla belediye başkanı Güzelbey'i doğrular nitelikte, tapu kayıtlarına göre 19 hissedar arsalarını toplamda 84 trilyona satmış gözüküyorlar. Yani DHA'nın haberi yanlış!
Ama bir dakika... Dün bu 19 kişi çıkıp basın toplantısı yaptı, banka dekontlarını gösterdi ki, onlara arsa için yapılan ödeme 14.9 trilyon lira. Bu 19 kişinin tapuda 84 trilyon aldıklarına dair attıkları imzalar var. 19 kişi bu imzalar atılırken o belgede bu rakamların yazmadığını öne sürüyor. Bu haliyle bir dolandırıcılık iddiası bu, herhalde savcılıklar konuyla ilgilenir.
Fakat esas önemlisi, bu 19 kişinin gerçekten 84 değil 14.9 trilyon lira almış olması. Parayı ödeyen Nuri Üysen, 19 hisseli bu tapuyu tek tapuya dönüştürüyor ve üç gün sonra kendisinin da ortak olduğu şirkete 87.5 trilyon liraya satıyor.
Biz gazeteciler kamu tarafından yapılan yolsuzluk veya kayırmalara alışığız da özel kişilerin kendi şirketlerini dolandırmasına çok alışık değiliz. Burada durum sanki buymuş gibi gözüküyor: Yani Nuri Üysen, gerçekte 14.9 trilyon ödediği arsasını tapuda 84 trilyon gösteriyor, doğan vergi ve harç farkını da ödüyor, sonra da gerçekte 14.9 trilyon olan arsayı kendisinin de ortağı olduğu Alman şirketine 87.5 trilyona satıyor, yani yaklaşık 72.5 trilyon lira kazanç elde ediyor.
Tabii bu kazancın bir bölümünü düşmek lazım, diyelim Üysen şirkette yüzde 50 ortaksa o zaman kazancı yarı yarıya azalıyor, yüzde 30 ortaksa yüzde 30 azalıyor vs.
Bu çok ilginç dolandırıcılık öyküsünde belediyenin yeri nedir? Şu: Belediye esasen artık 100 dönümlük bir arsanın sahibi. Bu arsanın ticari imarı da var. Yani arsayı bu yatırımcılara değil ama belki başkasına satarak yine gelir elde edilebilinir ve bu gelirle de Antep'in raylı sistemi hâlâ yapılabilir.
Hasan Celal Güzel'i de gazetem adına düzeltmem gerek: Ortada kasıtlı olarak yapılmış bir yalan haber yok, anlatmaya çalıştığım gibi fevkalade karmaşık yapısı olan bir dolandırıcılık hadisesi var. Herhalde bundan sonrası Nuri Üysen'le Alman ortakları arasında ve hukuk zemininde halledilecek şeyler...