Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Botanik Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Atabay Düzenli, bitki kaçakçılığıyla Türkiye'nin milyarlarca Dolar zarara uğratıldığını belirterek, "Yıllardır süregelen bu kaçakçılığa karşı önlem alınmaması bitki casuslarının adeta iştahını kabartıyor. İzinsiz bitki toplamanın önüne geçmek için yeni kurallar ve yaptırımlar olmalı" dedi.
Prof. Dr. Düzenli, Türkiye'de dünyanın hiçbir yerinde olmayan 3 bin 500 endemik bitki bulunduğunu, bu bitkilerin yıllardır çeşitli yöntemlerle kaçırıldığını, ardından yurt dışındaki laboratuarlarda, gen bankalarında değerlendirildiğini, genetik haritalarının çıkarıldığını savundu.
Dünyada sadece bir bölgede yetişen bir bitkiden örnek alınıp genlerinin çözülebildiğini ifade eden Düzenli, kaçırılarak gen haritası çıkarılan bir bitki ile ilgili ilaçlar üretmenin, o bitkiyi ortadan kaldıracak virüsler geliştirmenin ve yine o bitkinin genlerine başka genler de monte ederek o bölgedeki başka bitki türlerini ortadan kaldırmanın da mümkün olduğunu anlattı.
Düzenli, "Yani bir bitkiyi 'canavar bitki' haline getirmek şu anki teknoloji ile çok kolay. Genleri çözülmüş bitkiler tekrar bir tarlaya ekildiğinde içeriğindeki genetik değişim yüzünden o bölgedeki bitki örtüsünü yok etmekte ve o bölgedeki diğer bitki örtüsünü belirli böcek türlerine veya mantar türlerine zayıf hale getirebilmektedir" dedi.
Her yaz mevsiminde bitki casusluğunun arttığını, bununla ilgili birçok haberin medyada görülebileceğini anlatan Düzenli, "Kaçakçılar akla hayale gelmedik yöntemlere başvururken daha çok da turist kimliğini kullanıyorlar. Turist kimliği adı altında dağlarımıza yaylalarımıza gezmeye gelen şahıslar aslında birer bitki kaçakçısıdır" diye konuştu.
Düzenli, Rize Turizm Müdürlüğü'nün verilerine göre, Rize'ye gelen turistlerin ülkelere göre dağılımları incelendiğinde, İsraillilerin artışının dikkat çekici olduğunu belirterek, "Yerli halk ve yaylacılık yapan insanlar bu konularda bilgi sahibi olmadığından, 'turist' dediğimiz kişiler bu insanlara iyi niyetle yanaşıp, çiçeklerin ve bitkilerin yerlerini rahatlıkla öğrenebiliyorlar. Çoğu ülkede bitki kaçakçılığına karşı sıkı önlem alınıp, bitkilerin yoğunlukta olduğu bölgelerde giriş ve çıkışlar kontrol edilirken ülkemizde hiçbir denetimin olmaması casusların işine yarıyor." ifadelerini kullandı.
Düzenli, sadece Kaçkar Dağları değil, Toroslardan Cudi dağına kadar Türkiye'nin neredeyse tamamının bu tehlikeyle karşı karşıya olduğunu savunarak, "Dağlarımız, ovalarımız, yaylalarımız adeta sebil olmuş. Doğa turları gibi çeşitli adlar altında yabancılar bitki türlerimizi yağmalıyor. Tabii işin içinde uluslar arası ilaç firmaları da var" dedi.
Türkiye'nin coğrafi konumu nedeniyle siyasal alanda olduğu gibi, canlı türleriyle de yabancıların ilgisini çektiğini belirten Düzenli, "Vaktiyle Bergama'daki koskoca Zeus Sunağı'nı aşırmayı başaran Avrupalılar, fırsat buldukça canlı türlerimize de aynı aç gözlülükle yaklaşmaktadır. Bunu yaparken de Türkiye'deki yasal boşluklardan ya da ilgisizlikten yararlanıyorlar" diye konuştu.
Düzenli, Türkiye'de bulunan ve dünyanın hiçbir yerinde olmayan 3500 endemik bitkinin kaçırıldığını, bazı Türk bilim adamı meslektaşlarının da farkında olmadan casuslarla işbirliği yaptığını, kaçakçıların, yurt dışına eğitim için giden öğrencileri bile kullanarak çok özel bitki materyallerini ele geçirdiklerini kaydetti.
Kaçakçıların turist gibi gelerek doğa turları ya da kamplarda topladıkları bitkileri kargo yoluyla ülkelerine gönderdiklerini vurgulayan Düzenli, kara yoluyla gelen bitki ajanlarının ise araçlarına özel bölmeler yaptırdıklarını ileri sürdü.
Düzenli, Türkiye ilaç ve kozmetik ürünlerinin hammaddesi olan 4 bine yakın endemik bitki türü ile endemik olmayan çok sayıda bitkinin gen merkezi olmasının kaçakçıların iştahını kabarttığını kaydetti.
Düzenli, izinsiz bitki toplamanın önüne geçmek için yeni kurallar ve yaptırımlar olması gerektiğini savunarak, "Öncelikle bilimsel araştırma yapan yabancı bilim adamları, bunun için öncelikle ilgili birimlerden izin almalı. Botanik dergileri için editöryal olarak bir kural konulmalı. Nasıl bir yayında ortak yazar olan kişilerden imza ya da onay alınıyorsa aynı şekilde yayında geçen bitki örneklerinin izinli toplandığına dair belge de yayın öncesi editöre sunulmalı. Bence asıl böylece bu izinsiz toplamaların önüne geçilebilir. Türk botanikçiler, dergilerde çıkan ve Türkiye'den izinsiz toplanmış örneklerle yapılan yayınları, "editöre mektup" formatında afişe etmeli. Üstelik bu dergi makalelerini delil olarak kullanıp, bu kişilerin Türkiye'ye girişleri veto edilebilir. Teknolojinin son derece geliştiği günümüzde bu kişilerin bir daha ülkeye girişini kontrol etmek artık çok güç olmasa gerek." dedi.