Bu ayıp bize yeter

Osman YAZICI

Sevgili Okurlarım; bu yazıyı, bayram öncesi; arife günü yayınlanması için yazmıştım. Yanlışlıkla başka bir yazımı gönderdim. Bu yazımı; dairedeki bilgisayarımda kayıtlı olduğu için bayram süresince gönderemedim. Bayram öncesinde yazdığım bu yazıyı aynen sizlere sunuyorum.

Yarın bayram, hepinize kutlu olsun. Annemsiz yedinci, babamsız 12’nci bayram bu bayram. Hem Yetim, hem öksüzüm…

Yaralıdır yüreğim. Anlayacağınız; öyle bir hüzündür ki bu ayrılık; boğazım düğümlenir, söyleyeceklerim kala kalır öylece.

Annemin elini öpemeyecek, babamla namaza gidemeyeceğim. Öylesi bir boşluk ki bir insan yaşayınca  anlıyor, bu yürek yakan, burun sızlatan acıyı..

***

35–40 yıl öncesini hatırlarım. Sadece bizim köye ait Kaçkar-Sırt yaylasına giden 300 ailenin yarısından çoğu büyük hayvancılık yapar, diğer ailelerin de en az 10 adet inekleri olurdu. Kendi kendilerine yetiyorlardı. Son10 yıldan beri; aynı yaylada inek besleyen ailenin sayısı 3-5’i geçmiyor. Hayvancılığı bitirdik. Artık, Kurbanlık hayvanlarını bile ithal ediyoruz.

Tarımda durum ne?

Türk tarımı ve hayvancılığı içerden beceriksiz, basiretsiz, teslimiyetçi politikalarla ve dışarıdan yapılan baskılar sonucu bitirdik.

Batı, 20 yıl sonrasına, gıda ve hayvancılık alanında çalışma yaparken, biz; iki gün sonrasında ne yapacağımızı bilmiyoruz. Türk tarımı ve hayvancılığını çökerttik. Batı, gıda güvenliğini elinde tutarken, Türkiye artık her alanda dışa bağımlı oldu. Bütün gıdaların, tohumların genetiğini değiştirdiler. Teknolojiyi elde eden, dünyayı, gıdayı elinde tutanlar ise insanlığa hükmeder. Anlayacağınız sağlığımız, geleceğimiz artık başkasının elinde.

***

2009 yılında; yurtdışından gelen tarım ürünleri için 10 milyar dolar ödendi. Türkiye 2003 yılında ABD’den hiç buğday ithalatı yapmazken, 2007 yılında 12 milyon dolarlık buğday aldık. 2005 yılına kadar Türkiye hububat ihraç ederken, aynı yıldan sonra ithalatçı olduk. Türkiye 1988 yılında toplam işlenen tarım alanı 24,7 milyon hektarken, 2010 yılında bu alan yarıya düştü. Hayvancılıkta ise yüzde 60 azalma var. Kurbanlık hayvanları dâhi yurtdışından ithal etmeye başladık.

***

Sevgili Okurlarım, herkes kurban telaşında. Kurbanlıklar bir yıl öncesine göre yüzde yüz arttı. Dar gelirliler kara kara düşünürken, bizim Karadenizliler; kendilerine göre çözüm bulmuşlar.

Batum’da en iyi, hormonsuz etin kilosu 9 TL Türkiye’de ise canlı hayvanın kilosu 11–12 TL. Anlayacağınız, Batum’da 150 kilo et verecek bir hayvanın fiyatı 1500 TL iken, bizde aynı hayvan; 5 bin TL’den satılıyor. Üç kat fazla.

Kurbanı; Batum’da kesmeye karar verdik. Bizim çocuklara vekâleti verdik. Kan akıtmaksa akacak, fakirlere dağıtmaksa; Batum’da fakir Müslüman çok. Dönüşte de 5–10 kilo eti Gümrük’ten geçirmek de yasalmış.

Bu ayıp bize yeter… Asıl ayıp ise, Türkiye’de hayvancılığı ve tarımı bitirenlere ve bizi dışa bağımlı yapanlara…

***

Sevgili okurlarım, benim gibi köy kökenli olanlar bilirler. Bizim köyde, mezrada bin yıllık tarım ürünlerimiz vardır. (Mısır, patates, fasulye ve diğerleri) Her yıl ekilir, biçilir, iyi tohumlar saklanır, ertesi yıl kullanılır. Aman, siz siz olun bu tohumlara sahip çıkın. Geleceğiniz ve sağlığınız bu tohumlara bağlı olabilir. Altından bile kıymetlidir. Mutlaka bunlara sahip çıkın. Gerçek hayvanların nesillerini, daha çok süt ve et alacağız bahanesiyle bitirdik. Hiç olmazsa, varsa bu tohumları koruyun ve gelecek nesillere teslim edin.

Ankara’dan sevgiler…