Devlet baba
sen de mi öldün?
Hacer ALKAN
Hadi ilk günü anladık... Herkes gibi devlet baba da şoka girdi... Hoş "devlet baba" şoka girmez, giremez ya... Neyse... Peki hala niye harekete geçilmiyor... Neden kimse ses vermiyor? İlk gün bakan köye gitti inceleme yaptı... İkinci gün köyde bir jandarma kaldı...
Ortada kalmış yaklaşık 40 çocuk...
Kimi annesini kimi babasını kaybetmiş...
Bazılarının ise yaşayan tek bir yakını bile kalmamış...
Kundaktaki bebekten tutun da okul çağındaki çocuğa kadar hepsi yetim ya da öksüz...
Peki benim "devlet babam" nerede?
Ne olacak bu çocukların hali...
Hani nerde bizim psikologlarımız...
Nerede sivil toplum kuruluşlarımız...
Bu çocuklar büyük bir travma yaşıyor...
Yaralarını saracak kimse yok etraflarında...
Herkes kendi derdine düşmüş...
Minicik çocuklar ana-babalarının mezarı başına üşüşmüş...
Öylece bekleşiyorlar...
Ne edeceklerini, nereye gideceklerini bilmeden...
Bir el uzanmıyor başlarına...
Yüreklerindeki acıyı bastıracakları bir omuz da yok...
Gözyaşlarını mezarların üzerine akıtıyorlar...
Allah aşkına nerede bizim "devlet babamız"...
Nerede bizim sivil örgütlerimiz...
Bugün orada yoklarsa yarın geç olmayacak mı?
Neredesin ey devlet babam?..
Nerede?..
Yoksa sen de mi öldün...
sen de mi öldün?
Hacer ALKAN
Hadi ilk günü anladık... Herkes gibi devlet baba da şoka girdi... Hoş "devlet baba" şoka girmez, giremez ya... Neyse... Peki hala niye harekete geçilmiyor... Neden kimse ses vermiyor? İlk gün bakan köye gitti inceleme yaptı... İkinci gün köyde bir jandarma kaldı...
Ortada kalmış yaklaşık 40 çocuk...
Kimi annesini kimi babasını kaybetmiş...
Bazılarının ise yaşayan tek bir yakını bile kalmamış...
Kundaktaki bebekten tutun da okul çağındaki çocuğa kadar hepsi yetim ya da öksüz...
Peki benim "devlet babam" nerede?
Ne olacak bu çocukların hali...
Hani nerde bizim psikologlarımız...
Nerede sivil toplum kuruluşlarımız...
Bu çocuklar büyük bir travma yaşıyor...
Yaralarını saracak kimse yok etraflarında...
Herkes kendi derdine düşmüş...
Minicik çocuklar ana-babalarının mezarı başına üşüşmüş...
Öylece bekleşiyorlar...
Ne edeceklerini, nereye gideceklerini bilmeden...
Bir el uzanmıyor başlarına...
Yüreklerindeki acıyı bastıracakları bir omuz da yok...
Gözyaşlarını mezarların üzerine akıtıyorlar...
Allah aşkına nerede bizim "devlet babamız"...
Nerede bizim sivil örgütlerimiz...
Bugün orada yoklarsa yarın geç olmayacak mı?
Neredesin ey devlet babam?..
Nerede?..
Yoksa sen de mi öldün...
Mardin'deki katliamdan geriye 40 tane yetim ve öksüz kaldı... O çocuklara sahip çıkan yok... Anne babalarının mezar başında bir başlarına yaralarını sarmaya çalışıyorlar.
Daha yeni yürümeye başlamış... Annesinin elini tuta tuta öğrenmiş belki ayakta tutunmaya... Şimdi annesinin mezar taşını tutarak ayakta durmaya çalışıyor. Minik ayak parmakları biri çıplak diğeri yırtılmış çorabından uzanıyor belki kavuşmak için annesinin tenine.
Bu nasıl insanlık?
Daha yeni yürümeye başlamış... Annesinin elini tuta tuta öğrenmiş belki ayakta tutunmaya... Şimdi annesinin mezar taşını tutarak ayakta durmaya çalışıyor. Minik ayak parmakları biri çıplak diğeri yırtılmış çorabından uzanıyor belki kavuşmak için annesinin tenine.
Bu nasıl insanlık?