BU İDDİALAR SAVAŞ ÇIKARTIR!

Wikileaks internet sitesi tarafından yayımlanan belgeler, tüm dünyada şok etkisi yaptı

WikiLeaks'in iddiaları

ABD BÜYÜKELÇİSİ: TÜRKLER, BİR ROLLS ROYCE'UN HIRSINA, BİR ROVER'IN OLANAKLARINA SAHİP

Wikileaks internet sitesi tarafından yayımlanan belgelere göre, ABD eski Büyükelçisi James Jeffrey, Türkiye'nin son dönemdeki dış politikasının "İslami dünyaya ve Müslüman geleneklerine daha fazla odaklandığını ancak bunun Türkiye'nin Batı'ya yönelimini ve ABD ile işbirliğini engellemediğini" kaydetti.

Wikileaks'in yayımladığı, 20 Ocak 2010 tarihli "hizmete özel" belgeye göre James Jeffrey, Türkiye'nin dış politikasında o dönemde basında yer alan "eksen kayması" iddialarına ve haberlerine değinerek, Türk dış politikası hakkında şu yorumda bulundu:

"Bütün bunlar, ülkenin İslami dünyaya ve Müslüman geleneklerine daha fazla odaklandığı anlamına mı geliyor? Kesinlikle evet. Peki bu, ülkenin geleneksel Batı'ya yönelimini ve bizimli işbirliği yapma isteğini engelliyor mu? Kesinlikle hayır."

AK Parti'nin dış politikasının, "daha bağımsız ve aktif olma isteği ve İslami yönelimle" yönlendirildiği belirtilen belgede, "akılcı ülke çıkarları, ticaret imkanları ve istikrar arayışının da" Türkiye'nin yeni eğilimini yönlendirdiği belirtildi.

Belgede, ABD ile Türkiye arasında, "gelecek aylarda önem kazanacak ana sorunların, Türkiye-İsrail ilişkileri, Ermenistan'la imzalanan protokoller ve Türkiye'nin İran ile yan yana duruşu" olacağı kaydedildi.

Belgede şu cümleler yer alıyor:

"Netice olarak, halkı tarafından bu hale getirilen bir Türkiye'yle birlikte yaşamak zorunda kalacağız. Bu, belli konular üzerinde adım adım ilerlemeyi ve Türkiye'nin sıklıkla kendi yoluna gittiğini kabul etmeyi gerektiriyor. Er ya da geç, bu siyasi liderlerden oluşan oyuncu kadrosuyla ve onların yıkıcı dram ve retoriğe duydukları büyük arzuyla uğraşmak zorunda olmayacağımız günler de gelecek. Ancak bölgede daha iyi kimseyi görmüyoruz ve Türkiye, dünya standartlarında "Batılı" kurumları, yetkinliği, uyumu ve Ortadoğu kültürü ve diniyle çetrefilli bir karışım olarak var olmaya devam edecek."

GELENEKSEL BATI

Türk politikasının, "geleneksel Batı" olarak adlandırılan bir karışımdan oluştuğu belirtilen belgede, bu karışımın "sıfır problem" ve "yeni Osmanlıcılık"tan oluştuğu ifade edildi.

"Geleneksel unsurların" Türk dış politikasının çekirdeği olmaya devam ettiği kaydedilen belgede, merkezde Batı'ya uyum ve işbirliğinin yer aldığı aktarıldı. NATO, AB gibi kurumların büyük önem taşıdığı belirtilerek, Avrupa'nın Türkiye'nin en önemli ekonomik ortağı olduğu vurgulandı.

Ordunun "ABD tarafından silahlandırıldığı" belirtilerek, Türkiye'nin, Afganistan ve Irak gibi bölgelerde, ABD ve NATO'nun işbirliği olmadan istikrarın sağlanamayacağının farkında olduğu kaydedildi.

Belgede, "AK Parti liderlerinin, Ortadoğu ya da başka bir yerdeki cazibelerinin büyük bölümünün, önemli Batılı klüplerdeki ayrıcalıklı konumlarından geldiğinin farkında oldukları" yorumu yapıldı.

Türkiye'nin kendisini "post modernize etmeye çalıştığı" yorumunun yapıldığı belgede, AK Parti yönetiminde inisiyatif alınan konuların listesinin "etkileyici" olduğu belirtilerek, "2004 yılında Annan Planının kabul edildiği, Yunanistan ile 1999 ile başlatılan yeni sürecin sürdürüldüğü, Ermenistan ile Protokollerin imzalandığı, Bağdat ve Erbil ile yapıcı ve sıcak ilişkiler geliştirildiği, Suriye'ye yakınlaşıldığı" kaydedildi.

Belgede, son gelişmelere ilişkin şu yorum yer aldı: "Bu yeni yaklaşım alkışlanıyor ancak uygulamada çok azı başarıldı."

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, Türkiye'nin yüzünü daha fazla doğuya dönmesiyle ilgili olarak yapılan "yeni Osmanlıcılık" yorumlarını reddetmek yerine "kucakladığının" belirtildiği belgede, Davutoğlu'nun kendisinin "Gazze'de savaşmış bir Osmanlı askerinin torunu olduğu" kaydedildi.

ROLLS ROYCE'UN HIRSI...

Belgede, Türkiye'nin yeni dış politikasının ABD için "karmakarışık" bir durum olduğu belirtilerek, bölgesel yüklerin sırtlanmasının ABD'yi rahatlatacağı ancak "kontrol kaybını" da beraberinde getireceği ifade edildi.

Türkiye'nin çok önemli bir müttefik olduğu kaydedilen belgede, "İncirlik, Habur ve Türk hava sahasının Irak ve Afganistan operasyonları için kullanılmasının vazgeçilmez" olduğu vurgulandı.

Belgede "asıl korkulanın", Türk dış politikasındaki yeni "açılımların" sonuca ulaşmamasının Türk politikasını ve bölgeyi olumsuz etkilemesi olduğu belirtildi.

ABD için en büyük potansiyel tehlikenin Türkiye'nin "Ortadoğu ve Balkanlarda yeni Osmanlıcı politikaları" olduğunun kaydedildiği belgede, bu "geçmişe dönme" eğiliminin, Davutoğlu'nun Saraybosna'da yaptığı konuşmasında çok açık olduğu ve "Türklerin, daha İslami ve endişe verici bölgesel aktörlerle" işbirliği yapma eğiliminin yeni sorunlar yaratacağı bildirildi.

Belgede şu ifadeler yer alıyor:

"Bir Rolls Royce'un hırsına ancak bir Rover'ın olanaklarına sahip olan Türkler, davalarının savunucuları arasına Türkleri çekince çok mutlu olacak bir mazlum (Sladziç, Meşal, Ahmedinejad) buluyor ve 'bu adam'ın çıkarı için 'Batılı' duruşa toslamaya kalkışıyor. Batı'nın politikaları ve güdülerinin Türk kamuoyunun büyük kısmı ve AK Parti tarafından sorgulanması, 'etki', 'güç' ve 'Geri döndük!' sloganları için düşük maliyetli ve popüler bir araç sağlıyor."

ARAP LİDERLERİ İRAN'I SEVMİYOR VE TEHDİT OLARAK GÖRÜYOR

Fransız Le Monde gazetesi, dünyada büyük merakla beklenen internet sitesi WikiLeaks'in sızdırdığı ''gizli devlet'' belgelerini yayınladı.

Gazetede yer alan gizli bilgilere göre, Arap ülkeleri liderleri İran'ı sevmiyor ve tehdit olarak görüyor.

Belgelerde, Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdülaziz, 2009 yılında ABD Başkanı Barack Obama'nın terörle mücadele danışmanı John Brennan'a, ''İranlılara güvenilmez. İran maceracı bir ülke ve hedefi sorun yaratmak. Allah İran'ın günahlarından bizi korusun'' ifadesini kullandığı belirtiliyor.

Suudi Arabistan Kralının, İran için ''yılanın başını kesmek gerekir''ifadesini kullandığı da yine belgelerde yer alıyor.

Yine Kralın, Amerikalı General James Jones'la yaptığı 11 Şubat 2010 tarihli görüşmede, ''eğer İran nükleer silaha sahip olursa, bölgedeki bütün ülkeler de nükleer silaha sahip olur'' dediği belirtildi.

BAHREYN KRALI

Bayreyn Kralı Hamad Al-Khalifa'nın, 1 Şubat 2009 tarihinde, Amerikalı General David Petraeus'a, ''İran'ın nükleer programının durdurulması gerekir'' dediği de yer alan gizli belgelerde, ''Arap ülkelerinin tamamının, İran'ın nükleer programıyla ilgili olarak endişe taşıdığı'' ifade edildi.

Le Monde gazetesi, söz konusu belgelere dayanarak, Abu Dabi Prensi Muhammed bin Zayed'i bu liderler içinde en kararlısı olarak gösterdi.

Belgelere göre, Amerikalı General Mullen, bin Zayed ile görüşmesine ilişkin olarak 9 Şubat 2010 tarihinde merkeze telgraf çekti. Telgrafta, Zayed'in, ''İran'ın nükleer sitelerine karşı havadan saldırıların yetersiz olduğu ve karadan da saldırmak gerekir'' dediği belirtildi.

Katar Emiri'nin Amerikalı senatör John Kerry ile yaptığı görüşme de, 14 Şubat 2010 tarihinde merkeze geçilen telgrafla açığa çıkıyor. Bu görüşmede Katar Emiri'nin, ''İranlıların söyledikleri yüz kelimeden sadece birisine inanın'' ifadesini kullandığı bildirildi.

Kahire'de bulunan bir Amerikalı diplomatın Şubat 2009'da çektiği telgraflarda da, Mısır Devlet Başkan Hüsnü Mübarek'in İran'dan son derece nefret ettiği ve Mübarek'in İranlılar için ''yalancı oldukları ve onlara inanılmaması gerektiğini'' söylediği kaydedildi.

Yine aynı belgelerde, Ürdün Meclis Başkanı Zeid Rifaiu'nun da, Amerikalılara, ''İran'la diyalogla hiçbir yere varılamaz'' dediği kaydediliyor.

SUUDİ KRALININ ABD'DEN İRAN'A SALDIRMASI İSTEĞİ BİLGİSİ YER ALIYOR

İngiliz Guardian gazetesinin internet sitesinde de, dünyadaki bazı gazetelerle birlikte Wikileaks'in yayınladığı son gizli belgelere yer verildi.

Dünyadaki ABD büyükelçiliklerinden gönderilen 250 binden fazla mesajda yer alan bilgilerin aktarıldığı belgelere göre, Suudi Arabistan Kralı Abdullah'ın da aralarında bulunduğu bazı Arap liderleri, ABD'den İran'a nükleer programına son vermesi için hava saldırısında bulunmasını istedi. Ayrıca Amerikalı yetkililer, BM ile ilgili casusluk yapmakla görevlendirildi.

Guardian gazetesi, ''bu iki bilginin bile dünyayı sarsmaya yeterli olduğunu'' belirterek, gizli belgelerin Washington'ın birçok hassas uluslararası konudaki değerlendirmelerini de gözler önüne serdiğini kaydetti. Gazetenin internet sitesinde, gizli belgelerde şu detayların da yer aldığı belirtildi:

-Pakistan'ın nükleer programı konusunda Washington ve Londra'nın duyduğu endişeler,

-Rus hükümeti ile organize suç arasında iddia edilen bağlantılar,

-İngiltere'ye yönelik Afganistan'daki askeri operasyonlarla ilgili eleştiriler,

-İngiliz kraliyet ailesinin bir mensubunun uygunsuz davranışları,

Belgelerde ayrıca, İran'ın Kuzey Kore füzelerini kullanma girişimi, Afgan hükümetindeki yolsuzluklar, ABD'nin Suriye'yi Lübnan'daki Hizbullah'a silah yardımı yapmasını engelleme girişimleri gibi konularda çeşitli bilgiler bulunduğu kaydedildi.

BELGELERDE ABD SAVUNMA BAKANI GATES'İN İRAN'A YAPILACAK ASKERİ BİR OPERASYONUN BU ÜLKENİN NÜKLEER PROGRAMINI SADECE 1 YA DA 3 YIL GECİKTİREBİLECEĞİNE İNANDIĞINI BELİRTİLİYOR

Wikileaks internet sitesi tarafından sızdırılan belgeleri yayınlayan New York Times gazetesi, belgelere göre ABD Savunma Bakanı Robert Gates'in İran'a yapılacak askeri bir operasyonun bu ülkenin nükleer programını sadece 1 ya da 3 yıl geciktirebileceğini inandığını ortaya koyduğunu bildirdi.

New York Times, dünyada büyük merakla beklenen internet sitesi WikiLeaks'in sızdırdığı ''gizli devlet'' belgelerini yayınlayan ilk kuruluş oldu.

New York Times gazetesi Washington mahreçli haberinde, internet sitesi Wikileaks tarafından sızdırılan son 3 yıla aşkın çeyrek milyon kadar gizli Amerikan diplomatik yazışmasında, yabancı liderlerle ve dünyadaki nükleer ve terörist tehditlerle ilgili değerlendirmelerin bulunduğunu bildirdi.

Gazete ABD Dışişleri Bakanlığının toplam 270 büyükelçilik ve konsolosluklarla günlük yazışmalarına dayanan gizli belgeleri, bugünden itibaren gelecek günlerde tek tek açıklayacağını vurguladı.

Belgelerde Suudi Arabistanlı bazı donörlerin El Kaide gibi terörist grupların ana mali kaynakları oldukları, Çin hükümetinin bilgisayar sabotajlarıyla ABD'yi hedef aldığı kaydediliyor.

Belgelere göre ABD Savunma Bakanı Robert Gates'in İran'a yapılacak askeri bir operasyonun bu ülkenin nükleer programını sadece 1 ya da 3 yıl geciktirebileceğini inandığını ortaya koyduğunu da bildirdi.

Gizli belgelerde, İran'ın Kuzey Kore'den, Batı Avrupa'yı vurma kapasitesine sahip son derece gelişmiş füzeler aldığı ve ABD'nin, İran'ın bu füzeleri daha uzun menzilli füzeler üretmede araç olarak kullandığından endişe ettiği ve bu gelişmiş füzelerin son derece kuvvetli olduğu da kaydediliyor.

İSRAİL, ABD'YE İRAN'A YÖNELİK POLİTİKASINI SERTLEŞTİRMESİ İÇİN BASKI YAPIYOR

Fransız Le Monde gazetesi, dünyada büyük merakla beklenen internet sitesi WikiLeaks'in sızdırdığı ''gizli devlet'' belgelerini yayınladı. Gazetede yer alan gizli bilgilere göre, İsrail, İran'a yönelik politikasını sertleştirmesi için ABD'ye baskı yapıyor.

Fransız gazetesinin internet sitesinde yer alan, 18 Kasım 2009 tarihle gizli belge, ABD'nin İran konusunda 2010'u ''kritik bir yıl''olarak gördüğünü ortaya koydu.

Belgelerde, İran'ın nükleer sitelerinin korunmasını güçlendirmeye devam etmesi halinde, ABD'nin müdahalesinin zorlaşacağı yorumuna yer verildi.

Yine belgelerde, ABD' yönetiminin, yeraltı sığınaklarını (bunker) delmek için gerekli silahları 2010 mayıs ayında İsrail'e teslim ettiği ortaya çıktı.

Gizli belgeler, İsrail gizli servisi Mossad şefinin, 2007 yılında, ABD yönetimine, ''İran'da rejimi devirmek için üzerinde tartışılacak seçenekler arasında, öğrenciler, demokratlar, Kürt ve Azeriler gibi etnik grupların desteklenmesini önerdiği'' ifade edildi.

Fransız gazetesi, gizli belgelerin ABD Savunma Bakanı Robert Gates'in, Fransız mevkidaşı Herve Morin ile bu yıl Şubat ayında yaptığı görüşmede, ''İran'a saldırırsak, bu ülkenin atom bombası yapmasını sadece bir ile üç yıl arasında değişen bir süre için erteletebiliriz'' dediğini de duyurdu.

İRAN NÜKLEER PROGRAMINI KUZEY KORE'DEN ALDIĞI YARDIMLA GÜÇLENDİRDİ

New York Times Gazetesi, Wikileaks internet sitesi tarafından sızdırılan onbinlerce gizli belgede, İran'ın nükleer programını Kuzey Kore'den aldığı yardımla güçlendirdiğinin de yer aldığını yazdı.

New York Times gazetesi Wikileaks internet sitesi tarafından sağlanan 24 Şubat 2010 tarihli gizli Amerikan istihbarat belgelerine göre, İran'ın Kuzey Kore'den "R-27 isimli Rus tasarımına dayanan" 19 adet gelişmiş ve nükleer başlık taşıyabilen füze aldığını yazdı.

Belgelerde bu füzelerin İran'a ilk kez Batı Avrupa başkentlerini ya da Moskova'yı vurma kapasitesini verdiğini, Amerikalı yetkililerin bu füzelerin İran'ın kıtalararası balistik füze geliştirmesini hızlandırabileceğini düşündüklerini ortaya koyduğunu yazan gazete, Amerikan istihbarat yetkililerinin, İran'ın bu füzelerden aldıkları teknolojik bilgilerle yeni nesil füze yapmak konusunda tekonolojilerini geliştirdiğine inandıklarını yazdı.

Gizli belgelerin, Kuzey Kore ve İran'ın arasında, "bilindiğinden çok daha derin askeri ve belki de nükleer işbirliği bulunduğunu" ortaya koyduğunu yazan gazete, ABD yönetimi tarafından New York Times'a yapılan rica doğrultusunda sözkonusu istihbarat metnini yayınlamama kararı aldıklarını da vurguladı.

Gazete uzmanlara göre şu anda İran'ın bilinen balistik füzelerinin menzilinin kabaca en fazla 1,200 mil olduğunu (1931 kilometre) belirterek, buna göre uzmanların İran'ın füzelerinin İsrail dahil tüm Orta Doğu'ya, tüm Türkiye'ye ve Doğu Avrupa'nın bazı kısımlarına kadar uzanabileceğini düşündüklerini yazdı.

Denizaltından atılabilen Rus tasarımı R-27 füzelerinin menzilinin 1500 mile (2414 kilometre) kadar çıkabileceğini belirten New York Times, Kuzey Kore yapımı nükleer başlık taşıyabilen BM-25 adlı füzelerinin menzilinin ise 2000 mile (3218 km) kadar çıkabilediğini, bunun da bu füzelerin teoride İran'dan atılması durumunda Batı Avrupa ve Moskova'ya kadar etkisini gösterebileceklerini yazdı.

Gazete, Wikileaks belgelerinde İran'ın BM-25 füzelerini Kuzey Kore'den aldığı, bu füzelerde kullanılan gelişmiş teknolojiyi daha güçlü füze yapımında kullanmak istediğinin belirtildiğini de kaydetti.

New York Times gazetesi, pekçok konudaki Wikileaks gizli belgelerinin detaylarını bugünden itibaren gelecek günlerde tek tek açıklayacağını vurgulamıştı.

ABD, PAKİSTAN'IN ZENGİNLEŞTİRİLMİŞ URANYUMUNU ELİNDEN ALACAK

WikiLeaks sitesinde yayımlanan gizli belgelere göre, ABD, Pakistan'ın sahip olduğu zenginleştirilmiş uranyumu Pakistan'ın elinden alacak.

Pakistan'da İngilizce yayımlanan Dawn News gazetesi, Amerikalı yetkililerin 2007 yılından beri Pakistan'ın elinde bulunan zenginleştirilmiş uranyumu elinden almaya yönelik çaba gösterdiğini yazdı.

ABD'nin, Pakistan'daki zenginleştirilmiş uranyumun, yasa dışı örgütlerin eline geçmesi ve ABD'ye karşı kullanılabileceği ihtimaline karşı Pakistan'ın elinden alınması gerektiğine inandığı anlatılan habere göre, ABD bu amaca ulaşmak için öncelikle diplomatik kanalları kullanacak.

Haberde ayrıca, ''Pakistan Devlet Başkanı Asıf Ali Zerdari'nin, ülkenin gelişmesinin önünde en büyük engel olduğu ve ülkenin gittikçe kötüye giden siyasi ve ekonomik istikrarsızlık içinde bulunduğu'' ifadeleri yer aldı.

NEW YORK TIMES: BELGELERE GÖRE BM'DE GÖREVLİ AMERİKALI DİPLOMATLARDAN KUZEY KORELİ DİPLOMATLARLA İLGİLİ DETAYLI İSTİHBARAT ELDE ETMELERİ İSTENMİŞ

New York Times Gazetesi, Wikileaks internet sitesi tarafından yayımlanan on binlerce gizli belgede, BM'de görevli Amerikalı diplomatlardan, tüm Kuzey Koreli diplomatlarla ilgili ayrıntılı istihbarat elde etmelerinin istendiğinin de yer aldığını bildirdi.

Gazete, Wikileaks tarafından sızdırılan, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'un imzasının bulunduğu gizli diplomatik belgede, ABD'nin BM Daimi Temsilciliğinde çalışan diplomatlara, ABD'nin BM'de önem verdiği meselelerle ilgili öncelikli bilgi edinmeleri gerekli konuların sıralandığını yazdı.

ABD'nin, BM'de öncelik verdiği konuların başında gelen Kuzey Kore ve İran'ın nükleer programlarıyla ilgili olarak Amerikalı diplomatlardan bazı özel istihbarat bilgilerini elde etmeleri istenen belge 31 Temmuz 2009 tarihini taşıyor.

Belgeye göre Kuzey Kore konusunda ABD Dışişleri Bakanlığı, Amerikalı diplomatlardan, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu tüm BM Güvenlik Konseyi üyelerinin, özellikle de diğer daimi üyelerinin (Rusya, Çin, İngiltere, Fransa) Kuzey Kore'ye karşı yaptırım da içerebilen yeni karar tasarıları konusundaki plan ve niyetleri ile BM'nin Kuzey Kore'ye yaptığı gıda yardımı konusundaki görüşleri hakkında istihbarat toplamaları isteniyor. Bunun yanı sıra Amerikalı diplomatlardan, Kuzey Kore'nin BM Daimi Temsilciliğinde çalışan tüm diplomatlarla ilgili detaylı kişisel istihbarat elde etmeleri de talep ediliyor. Belgede diplomatlardan, Kuzey Kore'de görevli BM Kalkınma Programı (UNDP) yetkilisi hakkında ve bu kişinin Kuzey Kore yetkilileri ile ilişkileri konusunda detaylı bilgi edinmeleri de isteniyor.

İRAN

Belgede Amerikalı diplomatlardan, İran'ın nükleer programı konusunda da öncelikli olarak BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un ve genel olarak BM Sekreteryasının niyetleri ve planlarıyla ilgili detaylı bilgi elde etmeleri de isteniyor.

Gazete, gizli belgede, genel olarak tüm Amerikalı diplomatlardan istihbarat kuruluşlarına aktarmaları istenen bilgileri nasıl toplayacakları konusunda detayların bulunduğunu belirterek bunların arasında yabancı diplomatların kredi kartları ve sık kullandıkları uçuş kartı numaralarıyla ilgili de bilgi elde etmelerinin istendiğini, bunun diplomatların hareketlerinin daha kolay izlenebilmesi için gerekli olduğunun kaydedildiğini yazdı.

ABD'nin, bu gizli belgeyle Amerikalı diplomatların "casusluk konusundaki rollerini genişlettiğini" yazan gazete, BM'de casusluk yapmanın uluslararası antlaşmalarla yasaklandığı ancak buna rağmen her zaman ülkelerin casusluk yapmaya eğimli olduklarının da bilinen bir gerçek olduğunu ifade etti.

NEW YORK TIMES: BELGELERDE KORE'NİN BİRLEŞMESİ İHTİMALİ ÜZERİNDE DURULDUĞU YAZIYOR

New York Times Gazetesi, Wikileaks internet sitesi tarafından yayımlanan on binlerce gizli belge arasında, Amerikalı ve Güney Koreli yetkililerin, Kuzey Kore'nin ekonomik sorunlarının ve siyasi geçiş sürecinin çökmesi durumunda, Kuzey Kore ile Güney Kore'nin birleşmesi konusu üzerinde durduklarını da yazdı.

Wikileaks tarafından sızdırılan belgelerin, ABD'nin gizli diplomatik kanallarının aydınlatılmasına yardımcı olduğunu belirten gazete, gizli belgelerin arasında aşağıdaki önemli konuların da yer aldığını kaydetti:

-Belgelere göre Amerikalı ve Güney Koreli yetkililer, Kuzey Kore'nin ekonomik sorunlarının ve siyasi geçiş sürecinin çökmesi durumunda, Kuzey Kore ile Güney Kore'nin birleşmesi konusu üzerinde durdular. Ayrıca Güney Koreli yetkililerin, birleşmiş bir Kore konusunda Çin'in endişelerini ortadan kaldırmak için Çin'e ekonomik teşvikler vermeyi düşündükleri de ortaya çıktı.

-Belgeler, ABD'nin, 2007 yılından beri Pakistanlı yetkililerden, ülkede bulunan bir nükleer araştırma reaktöründe bulunan yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyumu kaldırmasını istediğini ancak bu konuda bir türlü başarıya ulaşamadığını ortaya koydu. Sızan belgelere göre ABD, Pakistan'ın söz konusu reaktöründe bulunan zenginleştirilmiş uranyumun yasadışı şekilde kullanılmasından korkarken, Pakistan ise uranyumu ortadan kaldırmaya yanaşmıyor.

-Belgelerde Amerikalı diplomatların, başka ülkelerin yetkilileriyle Guantanamo cezaevini boşaltmak ve tutukluları başka yerlere göndermek için pazarlık yaptığını ortaya koydu. Gizli belgelere göre Slovenya'ya, ABD Başkanı Barack Obama ile görüşmek istiyorsa, öncelikle Guantanamo'daki cezaevindeki bir tutukluyu ülkesine alması gerektiği söylenirken, küçük ada ülkesi Kiribati'ye de Çinli Müslüman tutukluları alması için milyonlarca dolarlık ekonomik teşvik verilmesi teklif edildi. Aynı yönde teklifin "Avrupa'da önem kazanmak isteyen" Belçika'ya da yapıldığı belirtildi.

-Belgelere göre Çin'in en yüksek karar alma organı Politbüro, Google'ın Çin'deki bilgisayar sistemlerine girmek için uğraştı ve bu denemenin, Çin'in ABD'ye karşı yürüttüğü bilgisayar sabotaj kampanyasının bir parçası olduğu vurgulandı.

-Belgelerde Suudi Arabistan'daki bazı mali kaynakların El Kaide gibi Sünni militan grupları mali açıdan destekleyenlerin başında geldikleri belirtilirken Katar'ın terörizmle mücadelede bölgesindeki "en kötü ülke" olduğu da kaydedildi. Ayrıca belgelerde ABD'nin, Suriye'nin Lübnan'daki Hizbullah'a silah temin etmesini durdurmada başarısız kaldığı da ifade edildi.

-Roma'daki Amerikalı diplomatların 2009 yılında İtalyan bilgi kaynaklarına dayandırarak yazdıkları gizli bir belgede, İtalyan Başbakanı Silvio Berlusconi ile Rusya Başbakanı Vladimir Putin arasında "olağanüstü derecede yakın bir ilişki olduğu", Berlusconi'nin Avrupa'da giderek Putin'in "sözcüsü" gibi davranmaya başladığı da belirtildi.

Wikileaks belgelerine yer veren diğer gazetelerde de belirtildiği üzere, İran'ın nükleer programından büyük rahatsızlık duyan Suudi Arabistan Kralı Abdullah, ABD'den defalarca, nükleer programını yoketmek için İran'a saldırı yapmasını istedi, ayrıca ABD'ye "hala zaman varken yılanın başını kesmesini" tavsiye etti.

ABD, GUANTANAMO TUTSAKLARINI KABUL ETMELERİ İÇİN ÜLKELERE KATI TAKTİKLER UYGULAMIŞ

Wikileaks internet sitesi tarafından yayımlanan belgelerden birine göre ABD, serbest bırakılan Guantanamo tutsaklarını kabul etmeleri için ülkelere karşı katı taktikler uygulamış.

Belgelerde, Slovenya'ya, "devlet başkanlarının, ABD Başkanı Barack Obama ile görüşebilmesi için bu tutsaklardan birini kabul etmesinin söylendiği" belirtiliyor.

Büyük Okyanus'taki ada ülkelerinden Kiribati Cumhuriyeti'ne de, bir grup tutsağı kabul etmesi için milyonlarca dolar teklif edildiği belgelerde yer alıyor.

BERLUSCONİ VE KADDAFİ HAKKINDA

The Times'a göre belgelerde İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi ile Rusya Başbakanı Vladimir Putin arasındaki ilişkiye ilişkin yorumlar da yer alıyor. Bu belgelerden birinde Berlusconi'nin "giderek artan bir şekilde Putin'in Avrupa'daki avukatı olduğu görülüyor" deniliyor.

Libya lideri Muammer Kaddafi'nin "dengesiz" olarak nitelendirildiği belgelerde, Kaddafi'nin "seksi bir sarışın" olarak nitelendirilen Ukraynalı bir hemşire ile çok yakın arkadaş olduğu ifadesi yer alıyor.

Belgelerden birinde de Amerikalı ve Güney Koreli yetkililerin, Kuzey Kore'nin ekonomik sıkıntısının ve bir siyasi dönüşümün bu ülkenin çökmesine yol açması durumunda birleşik bir Kore ihtimalinden konuştuklarına ilişkin bilgiler bulunuyor.

LE MONDE: BELGELERE GÖRE, İRAN'IN DİNİ LİDERİ HAMANEY HASTA

Le Monde gazetesi, Wikileaks internet sitesi tarafından yayımlanan on binlerce gizli belgedeki bilgiler arasında, İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney'in kanser hastası olduğunun yer aldığını aktardı.

Gizli belgelerde, 2009 yılında İranlı bir kaynağın görüşlerine yer verilerek, ''dini liderin kan kanseri hastalığının son aşamasında olduğu'' öne sürüldü.

Orta Asya'da yaşayan ve İran'a iş için yolculuk yapan sözkonusu kaynak, İran'ın eski cumhurbaşkanlarından Ali Ekber Haşimi Rafsancani'nin bu gelişmeyi, kendisinin de tanıdığı bir yakınına söylediğini Amerikalılara aktarmış.

ABD'NİN DÜNYA ÇAPINDAKİ BÜYÜKELÇİLİKLERİNİN GİZLİ BİLGİ NOTLARININ TARİHLERİ 1966'YA KADAR GİDİYOR

Hükümetlerin ve diğer kuruluşların etiğe aykırı, yasal olmayan görev ihlallerine ilişkin sızan belgeleri kamuoyuna duyuran ve son yıllarda yayımladığı ABD'nin Irak ve Afganistan savaşıyla ilgili gizli belgelerle ses getiren Wikileaks internet sitesinin dün yayımladığı ABD büyükelçilerinin gizli bilgi notlarının tarihleri, 1966'dan bu yılın şubat ayına kadar uzanıyor.

Wikileaks'in internet sitesinde yer alan bilgiye göre, dün akşam yayımlanmaya başlanan ABD diplomatik temsilciliklerinin sızan yazışmalarıyla ilgili 251 bin 287 adet belgeyi kamuoyuna aşamalı olarak birkaç ayda duyuracak.

Söz konusu ABD büyükelçilerinin gizli bilgi notlarının, şimdiye kadar kamuoyuna duyurulan en büyük kapsamlı gizli belgeler olacağını belirten Wikileaks, yayımlamaya başladığı dünya çapındaki 274 ABD büyükelçiliğinin gizli iletişimleri ile ABD Dışişleri Bakanlığına ait belgelerin 15 bin 652'sinin "secret" yani "gizli", 101 bin 748'inin "confidential" (hizmete özel), 133 bin 887'sinin "unclassified" (açık bilgi) olarak sınıflandırıldığını belirtti.

Wikileaks, sızdırılmış belgeleri yayımlarken, bu belgelerin dünya çapında herkese ABD hükümetinin dış faaliyetlerini anlamak için eşsiz bir olanak sağlayacağını ifade etti.

Belgelerin tamamını birkaç aya yayarak yayımlamalarıyla ilgili olarak da Wikileaks internet sitesinde, "Belgelerdeki konular öyle önemli ve coğrafi alanı öyle genişti ki, başka türlü yapmak bu malzemelere haksızlık olacaktı" ifadesine yer verildi.

BELGELER, ABD'NİN MÜTTEFİKLERİ VE BM'Yİ DE İÇEREN CASUSLUK FAALİYETLERİNİN BOYUTUNU GÖSTERİYOR

Wikileaks internet sitesi, yayımlamaya başladığı belgelerin ABD'nin müttefikleri ve BM'de dahil casusluk faaliyetlerinin boyutunu ortaya koyduğunu ifade ederek, sızan belgelerin ABD'nin kendisine bağımlı ülkelerdeki yolsuzluk ve insan hakları ihlallerine karşı "köre dönüştüğünü", "güya tarafsız olan ülkelerle gizli anlaşmalar yaptığını" da gösterdiğini yazdı.

ABD'nin, bir devletin temsilcisine söyledikleriyle kapalı kapılar ardında söyledikleri arasındaki çelişkileri de ortaya çıkardığını kaydeden Wikileaks, yayımlamaya başladığı sızan belgelerin tamamının 28 Aralık 1966'tan, 28 Şubat 2010'a kadar 274 ABD büyükelçiliği, konsolosluğu ve diplomatik temsilciliklerinin bilgi notlarını kapsadığını belirtti.

Wikileaks'in duyurduğuna göre, bu belgelerde en çok adı geçen ülke Irak olurken, ABD'nin Ankara Büyükelçiliği en fazla bilgi notunun geçildiği ülke oldu.

Ankara'dan gönderilen bilgi notlarıyla ilgili belgelerin sayısı 7918, Irak'tan gönderilenlerin sayısı ise 6 bin 667'yi buldu.

AZERBAYCAN CUMHURBAŞKANI ALİYEV'DEN ANKARA'YA ELEŞTİRİLER

Wikileaks'in yayımladığı gizli belgeler arasında Azerbaycan Devlet Başkan İlham Aliyev'in ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı William Burns ile yaptığı görüşmenin detayları da yer aldı.

25 Şubat 2010 tarihli belgeye göre, Rusya Cumhurbaşkanı Dimitri Medvedev ile Başbakan Vladimir Putin arasındaki ilişkiyi tanımlarken bir Azeri deyimi olan "İki kelle bir kazanda pişmez" ifadesini kullanan Aliyev'in, Türkiye-Ermenistan arasındaki yakınlaşma süreci ve Dağlık Karabağ'daki barış sürecine ilişkini endişelerini dile getirirken de yine aynı deyimi kullanmış olabileceği belirtildi.

Aliyev, Burns'e, 1915 olaylarının yıldönümü olan 24 Nisanın hem Dağlık Karabağ hem de Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşmesi süreci üzerinde "Demokles'in kılıcı" gibi sallandığını da söyledi.

Belgede, İlhan Aliyev'in ayrıca, Dağlık Karabağ'a daha fazla süre tanınması açısından Türkiye-Ermenistan normalleşme sürecinin Nisan ayından sonraya bırakılmasını önerdiği belirtildi.

Belgeye göre, ABD'den Ermenistan üzerindeki baskıyı artırmasını isteyen Aliyev, Karabağ konusunda daha fazla esneklik göstermeye çalıştıklarını da söyledi.

ENERJİ İŞBİRLİĞİ

Enerji konusunun da ele alındığı toplantıda Aliyev, Türkiye'nin "yapıcı bir tutum" izlemesi halinde bu yıl bir gaz geçişi anlaşmasının yapılabileceğini ifade etti ancak 24 Nisandan önce hiçbirşeyin imzalanamayacağını da belirtti.

Türkiye-Rusya arasındaki faal işbirliğinin, sürecin önündeki engellerden biri olabileceği konusundaki endişesini de dile getiren Aliyev, "Türkiye Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın kısa bir süre önce Azerbaycan devlet petrol şirketinin başkanına, 'Neden Rusya ile ilişkilerimizi bozmaya çalışıyorsunuz ki? Nabucco'ya gerçekten ihtiyacınız var mı?' dediğini de söyledi.

Belgeye göre, Rusya'ya gaz satma anlaşmasının detayları hakkında da bilgi veren Aliyev, bu anlaşmanın "Türk dostlarımıza" doğalgaz dağıtım merkezi yaratmasına izin verilmeyeceğini göstermek için yapıldığını ifade etti.

Belgede, Aliyev'in, Ankara'nın İsrail'e düşmanlığı nedeniyle Türkiye'nin uluslararası geleneksel dostları arasındaki desteğini yitirmesi de dahil "politik insiyatiflerinin başarısızlığına" ve dış politikalarındaki "naifliğine" işaret ederek, Erdoğan hükümetinden duyduğu hoşnutsuzluğu da ortaya koyduğu belirtildi.

Kendi düşüncesine göre, Türkiye'deki hükümetin hiçbir zaman "Ilımlı İslam" nitelemesini hak etmediğini dile getiren Aliyev, Erdoğan'ın, Arap ülkeleri sessiz kalırken, Hamas ve Gazze konusunda teşvik edici açıklamalar yapmasının Türkiye'ye hiçbir fayda getirmediğini söyledi.

İRAN'DAN TÜRKİYE'YE KAÇAN BİR ABD VATANDAŞININ İRAN'A İADESİ ABD BÜYÜKELÇİLİĞİNİN GİRİŞİMİYLE ENGELLENMİŞ

Wikileaks internet sitesinde yayımlanan sızdırılmış ABD'nin Ankara Büyükelçiliği belgelerinde, 2009 yılında İran'dan Türkiye'ye kaçarak ABD Büyükelçiliğine sığınan İran asıllı bir Amerikan vatandaşının İran'a iadesinin, ABD Büyükelçilğinin girişimiyle engellendiği öne sürüldü.

''Hizmete özel'' koduyla sınıflandırılan 11 Şubat 2009 tarihli belgede, Türkiye'nin, 9 Ocakta ABD Büyükelçiliğine sığınan Hüseyin Ghanbarzadeh Vahedi adlı 75 yaşındaki ABD vatandaşının Türkiye'ye yasadışı giriş yaptığı gerekçesiyle sınırdışı etmek istediği, ancak ABD Büyükelçiliğinin girişimiyle buna engel olunduğu savunuluyor.

Vahedi'nin İran'a akrabalarını ziyaret etmek üzere gittiği ve isteği dışında 7 ay bu ülkede tutulduğu belirtilen belgede, Vahedi'nin 3 gün süren çok zorlu şartlar altında İran'dan kaçarak Türkiye'ye geldiğine işaret edildi.

Belgede, Vahedi'nin İran'dan kaçışının Amerikalı yetkililerce bilindiği gerekçesiyle İran'a iade edilmek istendiğinin ABD'li yetkililere iletildiği belirtiliyor.

ABD Büyükelçiliğinin temasa geçtiği Türk Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin İçişleri Bakanlığına yaptığı "baskı sonucu" Vahedi'nin ABD'ye gönderilmesinin sağlandığı öne sürülen belgede, Türkiye'den ABD'ye iadesiyle ilgili hukuki işlemler, ülkeden çıkış hazırlıkları ve havaalanına götürülüşü sırasında Vahedi'nin güvenliğinin konsolosluk yetkililerince sağlandığı kaydediliyor.

Belgenin yorum kısmında Türk yetkililerin, "özellikle İran veya Irak'tan kaçak yollarla Türkiye'ye giren kişilerin, İran veya Irak pasaportunun yanı sıra ABD pasaportuna sahip olsalar bile geldikleri ülkeye iade ettikleri" belirtiliyor.

BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) raporlarına göre Türk yetkililerin, Türkiye'ye kaçan kişileri son derece acımasız şartlarda geldikleri ülkelere iade ettikleri iddialarına yer verilen belgede, "kaçak giriş yapanların gece yarısı otobüsle Türkiye'nin güney sınırına getirildikleri ve sonra da bu kişilere yeterli su ve yiyecek verilmeden havaya ateş açılmak suretiyle İran veya Irak sınırını geçmeye zorlandıkları" öne sürülüyor.

İSRAİL, OPERASYON ÖNCESİ MISIR İLE FİLİSTİN LİDERLERİNİN DESTEĞİNİ ALMAYA ÇALIŞTI

Wikileaks internet sitesi tarafından yayımlanan belgelerden birinde, İsrail'in, Hamas'ın kontrolü altındaki Gazze Şeridi'ne 2008 sonunda düzenlediği operasyonda Mısır ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın desteğini almaya çalıştığı öne sürüldü.

ABD'nin Tel Aviv Büyükelçiliğinin İsrail basınında da yer alan gizli yazışmalarına göre, İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak 2009'da Amerikan Kongresi'nden bir heyete, "Dökme Kurşun" taarruzu başlamadan önce Mısır ve Filistin yönetimi ile temasa geçtiği konusunda bilgi verdi.

Gizli yazışmada, Barak'ın, Mısır yönetimi ve Abbas'ın lideri olduğu El Fetih örgütü ile, Hamas'ın bozguna uğratıldıktan sonra Gazze Şeridi'nin kontrolünü almaya hazır olup olmadıkları yönünde konsültasyonlarda bulunduğunu Kongre heyetine bildirdiği ve aldığı olumsuz yanıtın kendisini şaşırtmadığı belirtildi.

Öte yandan belgelere göre, 26 Temmuz 2007 tarihli bir diplomatik yazışmada İsrail gizli servisi Mossad'ın Başkanı Meir Dagan, Filistin yönetimi hakkında çok daha olumsuz bir görüş bildirdi. İsrail'in resmi politikasına rağmen Dagan'ın, Filistinliler ile bir nihai anlaşma girişimi sağlamanın hiçbir sorunu çözmeyeceği yönündeki kendi görüşünü dile getirdiği kaydedildi.

GATES'DEN MORIN'E: "İSRAİL ABD OLMAKSIZIN İRAN'I VURABİLİR

Bu arada yine belgelerde, ABD Savunma Bakanı Robert Gates'in şubat ayında Fransız mevkidaşı Herve Morin'e, İsrail'in İran'a karşı ABD'nin yardımı olmaksızın bir operasyon düzenleyebileceğini, ancak bunun başarısından emin olmadığını söylediği öne sürüldü.

İki bakan arasında yapılan ve içeriği gizli tutulan görüşmede, Morin'in İsrail'in Amerikan yardımı olmadan İran'ı vurabilme kapasitesi konusundaki sorusuna, Gates, "başarılı olup olmayacağını bilmediğini, ancak İsrail'in böyle bir operasyon yürütebileceği" yanıtını verdiği belirtildi.

Bu belgelere göre, İran'a karşı bir askeri operasyonun etkisini pek önemsemeyen Amerikalı bakan, bir ülkenin konvansiyonel taarruzunun İran'ın nükleer planlarını bir ila üç yıl geciktirebileceği, ancak İran halkını saldırıyı düzenleyen ülkeye karşı birlik haline getirebileceği görüşünü de aktarıyor.

DÜNYA LİDERLERİ HAKKINDA İLGİNÇ TANIMLAMALAR

Wikileaks internet sitesi tarafından yayımlanan on binlerce gizli belgede, Amerikalı diplomatların dünya liderleri hakkında yaptıkları ilginç tanımlamalar ve yorumlar da ortaya çıktı.

Gizli bölgelerde Fransa Cumhurbaşkanı için, ''Çıplak Kral, alıngan, otoriter'' gibi ifadeler yer alıyor.

Almanya Başbakanı Angela Merkel için ''risk almaktan kaçınan ve hayal gücü eksik'' ifadeleri kullanılan belgelerde, İtalyan lider Silvio Berlusconi ''beceriksiz ve etkisiz'' olarak değerlendiriliyor.

Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev için ''solgun ve ''kararsız''yorumu yapılan belgelerde, Başbakan Vladimir Putin için ''erkek egemen'' deniliyor.

Belgelerde Afgan lider Hamid Karzai için ''oldukça zayıf'', Libya lideri Kaddafi için ''tuhaf'' ifadeleri kullanılıyor.

İRAN'IN LÜBNAN'A SİLAH GÖNDERMEK İÇİN AMBULANS KULLANDIĞI İDDİASI

Wikileaks'in yayımladığı Amerikan gizli diplomatik yazışmalarından oluşan belgelerden birinde, İran'ın, 2006'da İsrail ve Lübnan'daki Hizbullah arasındaki savaşta silah ve eleman göndermek için İran Kızılayına ait ambulansları kullandığı öne sürülüyor.

Dubai'den gönderilen 2008 yılına ait diplomatik mesajda, bir İranlı kaynağa dayanılarak, İran Devrim Muhafızları mensuplarının savaş sırasında Lübnan'a sızmaları için İran Kızılay örgütünü kullandıkları bildiriliyor.

İran Kızılayının tıbbi malzeme taşıyan araçlarının silah ulaştırmada da kullanıldığı belirtilen mesajda, İran Kızılay çalışanlarının İran'da, Lübnan'a giden uçaklarda tıbbi malzemenin yanı sıra füzeler gördükleri kaydediliyor.

İranlı haber kaynağına göre, Lübnan'daki İran Kızılay hastanesinin kontrolü daha sonra Şii hareketin lideri Hassan Nasrallah'ın isteğiyle Hizbullah'a devredildi.

İsrail ve ABD, Tahran'ı, Lübnan'daki Hizbullah hareketine ve militanlara silah ve mali destek sağlamakla suçluyor.

RUSYA GERÇEK MAFYA DEVLETİ

Wikileaks internet sitesinde yayımlanan belgelerde Rusya ile ilgili binlerce rapora da yer verilirken, Rusya'nın gerçek bir mafya devleti olduğu ileri sürüldü.

Rus Kommersant gazetesi, sitede ABD'nin Rusya temsilciliklerinden 3 bin 458 belgenin yer aldığını belirterek, sözkonusu belgelerin 3 bin 376'sının Moskova, 48'inin St. Petersburg, ve 34'ünün ise Yekaterinburg'dan gönderildiğini kaydetti.

ABD'nin Moskova Büyükelçiliği'nin imzasıyla 8 mektup bulunduğu vurgulanan haberde, ABD'nin Rusya dışındaki temsilciliklerinde de Rusya ve Rus siyasetçilerle ilgili çok sayıda belgenin bulunduğu ve bu belgelerin 28 Aralık 1966 ile 28 şubat 2010 tarihlerini kapsadığı belirtildi.

Amerikalı diplomatların resmi yazışmalarında, Rus yetkililerin ve istihbarat birimlerinin yasadışı eylemlerinde mafya liderlerini kullandığı ileri sürülerek, "Rusya'nın gerçek bir mafya devleti" olduğu iddiasına yer veriliyor.

Rusya Başbakanı Vladimir Putin ve İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi arasındaki çok yakın ilişkilerin ABD'yi endişelendirdiği ifade edilen mektuplarda, iki lider arasında çok pahalı hediyelere, enerji alanında şaibeli anlaşmalara, tuhaf aracılara dikkat çekilerek, Berlusconi'nin her geçen gün Putin'in Avrupa'daki yansıması durumuna geldiği belirtiliyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı William Burns'un, 2006 yılındaki Dağıstan'da yapılan bir düğüne atıfta bulunarak, "Dans eden çocuklara 100 dolarlık paralar atan alkollü misafirler... Dansçı çocuklar yerden en az 5 bin dolar topladı. Düğünün onur konuğu Çeçenistan Başkanı Ramazan Kadirov, geline 5 kilo altın hediye etti" ifadelerine yer verdi.

MEDVEDEV ROBİN GİBİ

Putin ve Rusya Devlet Başkanı Dimitriy Medvedev arasındaki uyuma da geniş verilen belgelerden birinde, Medvedev hakkında, "solgun ve kararsız" ifadesi kullanılırken, bir başka belgede Medvedev'in "Batman'in (Putin) yanındaki Robin'i anımsatıyor" denildi.

Amerikalı diplomatlar mektuplarında Putin ve Medvedev'i kıyaslarken Medvedev'e yönelik sempatilerini dile getiriyor, Putin'in ise ülkede daha etkili olduğunu kaydediyorlar.

Belgelerde ABD'nin Paris Büyükelçisi Charles Rivkin, 16 Eylül 2009'da Washington'a gönderdiği mektupta, "Paris, gittikçe Putin'den her geçen gün daha farklı bir konum alan Medvedev'i yakından takip ediyor. Medvedev, Batılı güçlere karşı daha yakın görünüyor ve Rusya'nın sorunlarının modernizasyon ve hukukun üstünlüğü çerçevesinde çözülmesi ilkesine daha yakın" diyor.

Der Spiegel gazetesindeki verilere göre merkeze gönderilen raporlarda dedikoduların da yer aldığı belirtilerek, bazı mektuplarda, "Medvedev'in eşi Svetlana, Putin ile Medvedev arasında gerilime neden oluyor", "Svetlena hakkında sürekli dedikodular yapılıyor", "Medvedev'e yeterince sadık olmayan diplomatların listesi bizzat Svetlena Medvedeva tarafından yapıldığı" ifadeleri kullanılıyor.

"ALİYEV'E GÖRE, PUTİN-MEDVEDEV ÇATIŞMASI KAÇINILMAZ"

Yine belgelere göre ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Burns, 25 Şubat 2010 tarihli mektubunda, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile yaptığı bir konuşmaya atıfta bulunarak, "Aliyev'in, Medvedev'i çağdaş ve aydınların yeni nesil temsilcisi" olarak gördüğünü, ancak kontrol edemediği kişiler tarafından kuşatıldığını söylediğini aktarıyor.

Aliyev'in "Medvedev'in herhangi bir kararı uygulamadan önce onay aldığını" ifade ettiğini belirten Burns, bundan da muhtemelen Putin'i kast ettiğini aktarıyor. Burns, Aliyev'in ayrıca Rusya'daki birçok üst düzey yetkilinin Medvedev'i lider olarak kabul etmediği görüşünü dile getirdiğini kaydediyor.

Burns'un, Aliyev'in Putin ve Medvedev ekipleri arasındaki ciddi çatışmanın birçok kanıtı olduğunu söylediğini belirterek, "Medvedev-Putin uyumu konusunda Aliyev, 'Bir kazanda iki kelle kaynamaz' atasözünü kullanıyor. Aliyev, bu (atasözünün) kaba bir sokak dili olduğunu ve iki liderin (Putin ve Medvedev) eninde sonunda kavga etmek zorunda kalacağını savunuyor" dediği savunuldu.

YURT VE DÜNYA Haberleri