Bu savaşın asıl galibi kim olacak?

Gürcistan-G.Osetya savaşı, sadece ABD-Rusya çıkar çatışmasından mı ibaret?

Gürcistan ve Güney Osetya arasında dün itibariyle patlak veren savaş tüm dünya tarafından nefesler tutulmuş izleniyor. Rusya'nın da savaşa dahil olmasıyla, 'Savaşın ekseni genişliyor mu?' sorusu sorulmaya başlandı. Bertolth Brecht'in 'Kafkas Tebeşir Dairesi' eserini hatırlatan uzmanlar, Kafkas dairesinin yeniden çizilmek için harekete geçildiğini ancak ortaya çıkacak dairenin ne şekilde olacağını tartışıyor.

Gürcistan ve Güney Osetya arasında patlak veren bu savaş, bir çok stratejist ve uzman tarafından ABD ve Rusya'nın Kafkasya bölgesine hakimiyet savaşı olarak değerlendiriliyor. Ancak bu değerlendirmede haklılık payı olsa da, yaşanan savaşı sadece ABD-Rusya çıkar savaşı olarak yorumlamayan uzmanlar da var.

Kafkasya Forumu uzmanlarından Alper Kahraman, bu savaşın sadece ABD-Rusya çıkar savaşı olduğunu düşünmeyen uzmanlardan. Kafkasya, Gürcistan-Abhazya ve Gürcistan-Güney Osetya arasındaki ilişkiler konusunda araştırmalara imza atan Kafkasya Forumu, uzun süredir bölgedeki gelişmeleri yakından takip ediyor.

Kafkasya Forumu Uzmanı Alper Kahraman, bölgede yaşanan ve henüz ikinci gününde 1600'den fazla insanın hayatını kaybettiği savaşın perde arkasını ve muhtemel sonuçlarını şöyle değerlendirdi:

GÜRCİSTAN DA 'ÖZGÜRLEŞTİRME' KERVANINA KATILDI
1991 yılında yaşanan ilk savaşın ve aradan geçen çatışma haberleriyle dolu 17 yılın ardından Gürcü ordusu yeniden Güney Osetya'ya saldırdı. Bütün dünyanın olimpiyat ateşini izlemek için hazırlık yaptığı bir ortamda gündemi bir anda Kafkasya'da yanan savaş ateşi işgal ediverdi. Savaşı, “Güney Osetya'nın başkenti Tshinvali'yi özgürleştirmeye başladık” cümlesiyle “terörle savaş” ın meşhur mottosuyla başlatan Saakashvili'nin bu girişimini kuşkusuz ki iktidarını borçlu olduğu ABD'den, bölgedeki hegemonyasını sağlama almak isteyen Rusya'dan, Bakü-Tiflis- Ceyhan boru hattının güvenliğini düşünen Türkiye'den kısacası küresel ve bölgesel dengelerden bağımsız değerlendirmek mümkün değil.

DENGELER VE SENARYOLAR
ABD'nin bölge uzmanlarından biri, “Ortadoğu'da artık neler olabileceğini kestirmek zor değil, şu veya bu şekilde senaryolardan biri gerçekleşecektir. Kafkasya içinse henüz tutarlı bir senaryo gözükmüyor. Orada neler olabilceğini Ancak Tanrı bilir.” diyordu. İçiçe geçmiş pek çok dinamik ve ön görülemez karakteri sebebiyle Kafkasya için ne kadar senaryo yazarsanız yazın genellikle beklediğinizin tersine sonuçlar alırsınız. Bu durum “Çeçenya'ya sorununu” 24 saat içinde çözeceğini söylerken Yeltsin, Abhazya sorununu bir operasyonla çözeceğini iddia eden Shevardnadze gibi bölgenin hakim güçleri için de geçerli oldu. Bu sebeple Kafkasya'da herkes son derece dikkatli adımlar atmakta. İşte bu ebeple, Güney Osetya'da Gürcistan'ın başlattığı bu savaş aylardır süren hazırlıklardan sonra gerçekleştirilen kanlı bir prova niteliği taşıyor. Şimdi bir yandan uzmanlar çıktıları değerlendirirken, bir yandan da aktörler oluşan yeni ortamda çıkarlarını sağlama almaya çalışıyorlar. Güney Osetya'nın Gürcistan'a direnci, Gürcistan'ın Rusya'ya direnci, Kuzey Kafkasyalı gönüllülerin hareketleri, Rusya'nın ne derece müdahil olacağı, Abhazya'nın tutumu, Kafkas Diasporasının tepkisi ve daha pek çok dinamik izleniyor, değerlendiriliyor ve sağlıklı bir senaryo yazabilmek için ortaya çıkan bütün veriler toplanıyor. İddiamız odur ki, binlerce Oset'in hayatına mal olan bu savaşta Kuzey Kafkasya halklarının esareti iyice ağırlaşırken tüm diğer siyasi iradeler istediklerini almıştır.

ABD'NİN BÖLGEDEKİ HESAPLARI
Dağılan SSCB coğrafyasında kendisine güçlü ortaklar bulma peşinde olan ABD gerek Orta Asya gerekse Hazar çevresinde pek başarılı olamadı. Bunun en önemli sebebi Rusya'nın giderek kendisini toparlaması ve çevresinde hegemonyasını yeniden tesis etmeye başlaması. Koyu bir anti-rus geleneğe sahip olan ve henüz bağımsızlık ilanı ardından kendisi Kafkasya üzerinde ayrı bir hegemonya mücadelesi yürüten Gürcistan için ABD kaçırılmayacak bir fırsat anlamına geliyordu. Bu karşılıklı ilişki giderek güçlendi ve nihayetinde ABD artık Gürcistan'da ipleri tam anlamıyla eline alarak Rusya'yla yeni bir çatışma alanının önünü açmış oldu. Batıda Ukrayna üzerinden, güneyde Kafkasya üzerinden Rusya'nın etkinlik alanını daraltmak adına verilen bu uğraşılar da, Kuzey Kafkasya ABD için en önemli hedeflerden biri. Kafkasya'ya biraz daha yerleşebilmek için her fırsatı değerlendiren ABD böyle bir çatışma yaratmak için ordusunu eğittiği, silahlandırdığı ve sürekli ekonomik destek olduğu Gürcistan'a yerleşmek için yeni bir bahaneye kavuşmuş oldu: Rus ordusunun Güney Osetya'daki varlığı ve tehditkarlığı. Artık bundan sonra gerek Kafkasya gerekse ortadoğuya yönelik baskı kurma amacına hizmet edecek olan yeni bir ABD üssünün kurulmasını bekleyebiliriz. Kuzey Kafkasya'yı ve İran'ı aynı anda tehdit altına alarak Kafkasya'yı ortadoğunun bir uzantısı haline getirmek için çok önemli bir merkez olacak böyle bir girişim elbetteki daha fazla yıkım ve hegemonya anlamına geliyor.

RUSYA'NIN HESAPLARI
Çarlık rejiminden bu yana çevre halklara yönelik tutumu daima kolonyalizm çervevesinde gelişen Rusya için de bu yaşananlar genel stratejisini destekleyecek bir tutum arzediyor. İşgal ettiği topraklarda halkları nüfus hareketleri ve siyasi egemenlik çatışmalarıyla birbirine düşürme yolunu seçen Rusya SSCB döneminde de özellikle Kafkasya'yı bu şekilde kontrol edebilmişti. Rusya hegemonyasını SSCB'nin dağılmasıyla birlikte ortaya çıkan egemenlik ve bağımsızlık sorunlarını kimi zaman körükleyerek, kimi zaman dengeleyerek koruyordu. Ermenistan- Azerbaycan arasında yaşanan Karabağ sorunu, Gürcistan – Abhazya ve Osetya arasında yaşanan egemenlik sorunlarında da Rusya bu yolu benimsedi ve bölgedeki ağırlığını giderek arttırmayı bildi. Tam da bu yüzden Kosova'nın bağımsızlığı tanındığında Putin, Çeçenya'da bağımsızlık mücadelesini bastırmak için katlettiği yüz binlerce insanı görmezden gelerek batının çifte standardını Kuzey Kıbrıs'ın tanınmamış olması örneğiyle açıklamayı tercih etmişti. Kuzey Kıbrıs'ın bağımsızlığına destek verdiği için değil ama Türkiye'nin rolüne benzer bir rolü benimsediği için bu örneği verdiğini anlamak güç değildi. Şimdi artık Rusya güney Osetya'ya girmiş durumda ve vatandaşlarını korumak bahanesiyle varlığını sürdürmeye devam edecektir.

GÜRCİSTAN NEYİN PEŞİNDE?
Gül devrimi ardından, ülkesinde AB bayrakları dalgalandıran ve batıyla entegrasyonu en önemli hedef olarak ortaya koyan Gürcistan şimdiye kadar ABD ve Rusya'yı karşı karşıya getirebilmek için elinden geleni yaptı. Zira aslında çok etnili bir toplum içeren Gürcistan'ın kurucu öğesi Gürcü milliyetçiliğiyle hesaplaşmaya hiçbir zaman niyeti olmadı. Daima komşuları üzerinde hak iddia etmeye ve Kafkasya'nın hamiliğine soyunan Gürcistan siyasi iradesinin farkında olduğu en önemli gerçek, güç kullanarak Abhazya ve Osetya'yı asla kendisine bağlayamayacağı. Gürcistan'da iktidarda durabilmenin de en önemli yolu da bu çözümsüzlüğü Gürcü kamuoyu gözünde nasıl meşrulaştıracağınız üzerinden geçiyor. Artık Saakashvili için Güney Osetya ve Abhazya sorunları doğrudan Rusya işgaliyle açıklanabilecek bir sorun olarak sunulabilir hale gelmiş durumda. Diğer yandan kendi çıkarlarını tamamen ABD'nin çıkarlarıyla paralel bir işleyişte takip etme garantisi veren Saakashvili aldığı desteği arttırmayı garanti etmiş oluyor.

"G. OSETYA İSTEKLERİNE BİR ADIM DAHA YAKLAŞTI"
Savaşta halkı katledilen ve şehirleri talan edilen Güney Osetya'nın bir kazanımı olduğunu öne sürmek fazla iddialı gözükebilir. Ancak, bağımsızlığını ilan ettiği tarihten bu yana Kuzey Osetya'daki kardeşleriyle birleşmek istedikleri argümanıyla Rusya'ya bağlanma talebini yineleyen Güney Osetya için artık durum fiili olarak bir bağlanma haline gelmiş oldu. 17 senedir kaybettiği binlerce insan, ve yaşadığı yıkımın ardından Gürcü işgal tehlikesine dur deme şansı yakalayan Güney Osetya, artık Rus tanklarının koruması altında varlığını sürdürmeye devam edecek. Bir ülkeden kopup başka bir ülkeye gönüllü olarak ilhak olmak için verilen bu mücadelede Güney Osetya siyasi iradesinin de isteklerine bir adım yaklaştığını tespit edebiliriz.

KAYBEDEN KİM OLACAK?
Bu kadar çok kazananın varlığına rağmen ortada bir kaybedenin olmaması savaşın doğasına aykırı olurdu. Bu savaşın kaybedeniyse Kuzey Kafkasya Halkları'nın bağımsızlık iradesidir. Yüzlerce yıldır bölgeye koloni muamelesi yapan Rusya, Kafkasya'da her fırsatta sınırlarını genişletme mücadelesi veren Gürcistan, Kafkasya'da etkinliğini arttırmak isteyen ABD, paylaştıkları şey Kuzey Kafkasya halklarının kendi kaderlerini tayin haklarıdır.

YURT VE DÜNYA Haberleri