Bir çakal, ormanda yürürken bir boya küpünün içine düşmüş. Biraz küpün içinde debelendikten sonra oradan postu boyanmış olarak çıkmış. Kendine bir bakmış ve hayretler içinde kalmış. “Ben” demiş, “Tavus kuşu oldum!” Güneş de o renklere vurunca, parıl parıl parıldamış!
Tüyleri yeşil, kırmızı, pembe, sarı renge boyanınca çok sevinmiş ve gitmiş kendini çakallara göstermiş. Çakallar bunu görünce şaşırmışlar, “Bu ne hal? Neşenden neredeyse divane olup çıktın.” demişler.
Diğer çakallar da sözlerini söylemişler: “ Sen ya hile yapıyorsun, ya da ermişlerden biri oldun.” Bir diğeri: “ Kürsüye çıkıp, hoş laflar ederek, halkı kendine bağlamak için, hile yollarına sapıyorsun.” Bir üçüncüsü söz alıp: “ Çok çalıştın, bir hal elde edemedin, sonunda hile ile utanmazlığı elde ettin!” demişler.
Renk renk olmuş çakal, kendisini kınayanlara şunları söylemiş: “ Bir bana bakın, bir de rengimi seyredin. Hiçbir puta tapanın benim gibi güzel bir putu yoktur. Ey çakallar, aklınızı başınıza alın da, bana artık “çakal” demeyin. Bir çakalda bu kadar güzellik bulunur mu? Ben artık kutsal bir tavus kuşuyum!”
Daha başka birçok şeyler söyleyerek onları kendine tam inandırmıştı ki, birden gökten yağmur boşanıvermiş. Yağan yağmur, çakalın üzerindeki boyayı götürünce, çakal, alaca bir şekilde ortaya düşmüş ve hilesi de belli olmuş. Çakalın saltanatı da yağmur yağana kadar sürmüş!
Şimdi seçim zamanı. Bir heyecan, bir hareketlilik sürüp gidiyor. Yeni doğan çocuktan, ölümün eşiğine gelmiş ihtiyarların gözünde milletvekili olma hırsı yatıyor! Bu kadar milletvekilliği adayının yanında, bir de düşünce adamlarımız, bilim adamlarımız, gönül adamlarımızın listesi yayınlansa!.. Çarşaf çarşaf özgeçmiş yayınlanıyor. Ruhun öz geçmişi maalesef kâğıtlara yansımıyor ki görelim.
Bunları seçecek olanların dikkat etmesi gereken en önemli kural şu olmalıdır: Bu insanların somut bir veya birkaç uygulanabilir projeleri var mıdır? Daha önce halkın yararına bir olumlu katkıda bulunmuş mudur, yoksa boyacı küpüne düşen çakal gibi, geldiği yerlerde kendini halkın putu mu yapmıştır?
Hayatın fani olduğu bir dünyada her şey, ama her şey geçicidir. Faniliği algılamamış, onu kendi gönlüne alamamış birini, halkın önüne getirir de onu seçerseniz, işte o zaman kendi putunuzu kendiniz dikersiniz.
Ne “vazgeçilmez” sanılan insanlar gelip geçtiler; şimdi üzerlerinde otlar bitmiş ve unutulmuş. Kimse kendini “vazgeçilmez” olarak görmesin. Bugün senin için elini çatlatanlar, yarın sen gidince, seni hatırlamayacak, yeni gelen için ellerini çırpacaktır. Gerçekten bir idealin varsa, halkın refahı ve felahına yarayacak söz ve davranışların sende mevcut ise, o zaman işe kalkışabilirsin. Bütün bunlardan yoksun isen ve sadece nefsini tatmin etmek, bir koltuğa oturmak, dünyalık elde etmek için yola çıkmışsan, unutma, bir gün Hakk’ın yağmuru yağar ve seni elâleme rezil eder! Ötelerin de hüsrana uğrar.
Herkes kendi hayatının heykeltıraşıdır; eserine bakıp sanatını (ve hayatını) değerlendirsin.
D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci