Ülkemizle beraber bütün dünyayı kuşatan korona virüsü müsibeti karşısında biz müslümanların kalbi mesabesinde olan mabetlerimizden mahrum kaldık. İçimizi acıtan zor bir imtihan sürecinden geçiyoruz. Camilerimize kavuşabilmek için öncelikle her birimizin iç muhasebe yapması önemlidir. Bu bağlamda seri olarak planladığım yazı başlığımda ilk olarak iki soruya cevap arayacağız.
Camiden cemaat olamadık mı?
Camiden cemaat nasıl olunur?
Camide cemaat olmak, kişinin camide namazlarını cemaatle kılmasıyla iktifa edildi. Hele 5 vakit namazını camide cemaat ile kılıyorsa kişi, sağlam bir cami cemaati olarak tanımlandı.
Halbuki bir müslümanın cami cemaati olabilmesi için sadece namazlarını camide cemaatle kılması yeterli değildir. Rabbimiz bizi Ev'inde günde 5 defa toplamasındaki sebep ve hikmet namazlarımızı kılıp dağılmaktan ibaret olmamalı değil mi? Camide yakinen tanışıp kaynaşmak rıza-yi barii kazanmak için oradan teşkilatlanıp kullarına hizmet götürmek camiden cemaat olmamızın olmazsa olmaz şartlarındandır.
Peki ülkemizde böyle bir cami cemaati var mı? Bu işlerin içerisinde olan bir kardeşiniz olarak sorunun cevabı maalesef olumsuzdur. Olmaya çalışan camilerimiz var lakin tam olarak her yönüyle misal olabilecek camiden bir cemaat örneğimiz yoktur.
Camiden cemaat olunması için atılması gereken adımları şöyle sıralayabiliriz;
1. Bir caminin hizmet alanı net çizgilerle belli olmalıdır.
Bir köy veya mahalle camilerinin hizmet alanı o köy ve mahalledir. Lâkin kalabalık mekanlardaki camilerimizin sorumlu olduğu yerler net bir şekilde paylaşılmalıdır.
2. Camilerin sorumlu olduğu mekanlarda ikamet eden esnaf, hane halkı, kurum ve kuruluşlar yakinen tanınmalıdır.
Camimizin sorumluluk alanındaki mekanlarda ne kadar esnaf vardır. Kişisel bilgiler, istek ve önerileri alınıp tanışılmalıdır. Her apartmanda kimler ikamet ediyor. Meslekleri, fakir, zengin, özürlü, özürsüz, şehit yakını, gazi, yetim, öksüz gibi bilgilerle cami cemaati tanınmalıdır.
3. Camilerimizin bulunduğu konuma göre gençlik, kadın, eğitim, sosyal kültürel vb. alanlarda teşkilatlanılmalıdır.
Camilerimiz, köy, mahalle, merkez, sanayi, kampüs gibi kategorilere ayrılıp alanında gerekli birimleri oluşturup teşkilatlanılmalıdır. Oluşan çekirdek kadro ile sorumluluk alanındaki insanlara hizmet getirmelidir.
4. Camilerimizin müştemilatında eğitim, sosyal ve kültürel mekanlar inşa edilmelidir.
Sınıflar, kütüphane, aş evi, misafirhane, taziye evi, gençlik lokali gibi toplumu kucaklayacak bir araya getirip eğitecek, tanıştırıp kaynaştıracak mekanlar ilave edilmelidir.
5. Toplumun her yaş ve seviyesine uygun eğitim, sosyal ve kültürel faaliyetler yapılıp yaratılış gayemiz cami merkezli daima zinde tutulmalıdır.
Okulöncesi eğitimden, ilk, orta ve lise seviyesindeki talebelere, kadın/erkek yetişkin cemaate yönelik Kur'an, ilmihal, değerler eğitimi adı altında sistemli planlı eğitim programları yapılmalıdır. Diğer taraftan toplumun ihtiyacına yönelik konferans, seminer ve çalıştaylar düzenlenmelidir. Gezi, kamp, piknik vb. sosyal/kültürel aktiviteler yapılmalıdır.
Vatanımızda, camilerimizden böyle cemaat oluşturabilseydik müsibet zamanlarında bile cumasız ve cemaatsiz kalmazdık değil mi? Birbirlerini tanıyan kişileri böyle zamanlarda organize etmek mümkün olurdu. Bugün camilerimizde cemaat değil kalabalıklar olduğundan beraber yapabileceğimiz birçok nimetten mahrum kalıyoruz.
Kendi evlerimize çekilmek zorunda kaldığımız şu günlerde mü'minlerin ortak mekanı olan Rabbimizin evine dönebilmek için kendimizi bir muhasebe edelim mi?
Rabbim en kısa zamanda hep birlikte Ev'inde buluşmayı nasip eylesin bizlere. İdrak etmiş olduğumuz beraat kandilini Ümmet-i Muhhamed'in necatına vesile eylesin.