Çamlıhemşin’de ‘Doğa Film Festivali’ neden olmasın?

Yasin Paşalı

Türkiye’de doğa denince akla ilk neresi gelir? Karadeniz…
Karadeniz denince; Kaçkarlar... Kaçkarlar denince de Çamlıhemşin.
O halde bu kadar doğa ile anılan bu memlekette neden ‘Doğa Film Festivali’ yapılmasın ki?
Evet, bu sütunlardan öneriyorum.
Yeşil ile mavinin içi içe olduğu, dünyanın en güzel yerlerinden biri olarak gösterilen, hatta kopyası dahi yapılmaya çalışılıyor iddiasıyla gündeme bile gelen güzelim Çamlıhemşin’e, dünya standartlarında ‘Doğa Film Festivali’ yapılmasını bir Çamlıhemşinli veya medya mensubu olarak değil her şeyden öte bir doğasever olarak talep ediyorum.

Yalnız önemle belirmek isterim ki bu organizasyon yaz veya kış aylarında yapılan klasik festivaller gibi yerel anlayışla olmamalı. Zaten olursa da bu proje hedefine ulaşamaz. Gerçi bu tip organizasyonlar istense de yerel anlayışla organize edilemez. Doğal olarak da profesyonellik gerektirir.

Çamlıhemşin’de birçok etkinlik yapılıyor. Eksikleri çok da olsa bir şeyler yapılmaya çalışılıyor. İyi niyetli çalışmalar olduğundan eleştiriler boyutuna şu an girmek istemiyorum. Sadece şimdilik daha otantik olmalarını, dışarıdan baktıklarında kendilerinin nasıl daha iyi olmasını istiyorlarsa ona göre etkinlik düzenlemelerini âcizane bir hemşehrileri olarak tavsiye ederim.

Yapılan organizasyonlar elbette ki Çamlıhemşin’in tanıtımına katkı sağlıyor. Lakin Çamlıhemşin’de ‘Uluslararası Doğa Film Festivali’ düzenlenirse, bence çok daha etkili bir tanıtım yapmış oluruz. Bir de düzenli şekilde devam ederse, şuan var olan gerek çevresel gerekse kentsel eksiklikler giderilirse işte o zaman tabiri caizse Çamlıhemşin’i kimse tutamaz.

Peki, bu organizasyonun içeriği nasıl olmalı?

Tabii ki bu işi yapan profesyoneller daha iyi bilir. Fikir olarak bana soracak olursanız; festivalin içeriği adından da anlaşılacağı üzere sadece doğa ile ilgili filmler olmalı. Uzun metrajlı filmler zaten olacaktır. Bence kısa filmler de olmalı. Hatta doğa fotoğrafları bölümü de olursa çok daha güzel olur. En önemlisi de öyle bir organizasyon olmalı ki Çamlıhemşin’in doğal yerel anlayışını, hiç ödün vermeden evrensel alanda bütünleştirsin. 

Bu organizasyon için öncelikle sayın valimize, kaymakamımıza, belediye başkanımıza, bürokratlarımıza, sivil toplum örgütlerimize ve de iş adamlarımıza büyük görevler düşmektedir.

Lütfen “Adı Konulamayan Bir Sevda Olan Çamlıhemşin”e ‘Uluslararası Doğa Film Festivali’ organizasyonunu kazandıralım. Hep beraber el ele verelim. Bu işi başaralım.

Çamlıhemşin bunu hak ediyor ve bizler de bu hakkın gereğini yapalım.
Lütfen bu yola başvuralım.

“Medya Kolik”  Köşesi 

“BİZİM YENGE”DEN KARADENİZ DİZİSİ OLMAZDI ZATEN

Kanal D televizyonunda geçtiğimiz ağustos ayında “Bizim Yenge” adlı bir dizi başlamıştı. İlk bölümlerde iyi reyting alan dizi ileriki bölümlerde istenen performansı gösteremeyince aralık ayı sonunda 18.bölümde, final bölümü ile ekranlara veda etti. Aslında iyi bir kadrosu da vardı. Yetkin Dikinciler, İlker Aksum, Ayşenil Şamlıoğlu, Tülin Özen ve Şebnem Bozoklu gibi.

Bizim yenge dizisinde başkarakterdeki Bediroğlu sülalesi, Karadeniz ailesi olarak lanse edildi.

Peki, gerçektende öylemiydi? Bence değildi. Gerek yapmacık şiveler ve çakma Karadenizli roller bu yönde düşünmemdeki nedenlerden sadece ikisi idi.

Tamam, zaman zaman iyi şeylerde yapıldı. Mesela 11.bölümde azda olsa horon oynama sahnesi fena değildi. Ayrıca 15.bölümde diziye katılan İsmail emice karakterindeki Münir Canar da diziye renk kattı. Şiveyi en iyi o kullandı. ‘Fırtına’ dizisinde de iyi idi. Ama oda kurtaramadı dizideki düşüşü.

Velhasıl gerek şiveler, gerek karakterler gerekse konu işleyişi bakımından “Bizim Yengeden Karadeniz dizisi olmazdı zaten” dedirttirmişti. 

“KRİPTO”  Köşesi 

GİTMEK Mİ ZOR YOKSA KALMAK MI?

Hepimizin karasız kaldığı dönemde gerek kendine, gerekse çevresindekilere sorduğu ortak bir soru var; “Gitmek mi zor kalmak mı zor” diye.

Yanıtını bazen verdiğimiz, bazen de veremediğimiz bir sorudur bu.

Vereceğimiz karar ne olursa olsun, bir iz muhakkak bırakacaktır bizde. Ama olumlu, ama olumsuz.

O yüzden ister şans, ister kısmet deyin.

Ama gerçek olan bir şey var ki, o da sorularımızın yanıtını er ya da geç verecek olan zamandır.

İstesek de istemesek de, sevsek de sevmesek de… 

“Bizum Ezgiler” Köşesi 

Geçen hafta bahsettiğim Z.A’nin yöremize ait destan gibi sözlerine bu hafta kaldığı yerden devam ediyoruz. 

Seni sevduğumden biraz naz yaptum
Kalbum içune her hal yer yaptum
Ben seni yalnızca sevmedum gülüm
Allahumden sonra bir sana taptum

Ekmeğum, sigaram nefesum sensin
Sana gelen dertler bana gelsin
Yavaş yavaş sende bir gün seversin
Rabbim senle bana mutluluk versin.

 … Ve Son Nokta

“Kararlılık keskin bir bıçağa benzer, keskin ve düzgün keser. Kararsızlık ise kör bir bıçak gibidir, kestiği her şeyi parçalar ve yırtar” (Jan Me Keıthen)