Alihan TELATAR
Yalçın Yıldırım: Rize’nin Kalkandere ilçesinde Dünyaya geldi. İlkokulu Çayeli Çayırlı okulunda, Ortaokul ve Liseyi Rize lisesinde okudu. Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliğinde öğrenim gördü. Hemen hemen her Rizeli gibi o da çocukluk ve gençlik yıllarında çay topladı. Liseyi bitirdikten sonra Üniversite eğitimi için İstanbul’a gitti. Hem okudu hem de çalıştı. Okurken dershanede hocalık yaptı. Üniversitenin son yıllarında bir bilgisayar şirketinde Part Time çalışarak ekmeğini çıkardı.
Takvim yaprakları 1991 yılını gösterirken Rizeli Yalçın Yıldırım, Üniversiteden yakın arkadaşı olan Gaziantepli Altan Aras Fakılı ile bilgisayar şirketini kurdu. Kurdukları şirkette ürettikleri bilgisayar’a Casper adını verdiler. Casper’i çoğu insan yabancı bir bilgisayar markası olarak sanır. Oysa değil. Biri Rizeli diğeri Gaziantepli iki işadamı tarafından kurulan Casper Bilgisayar bugün dünya devleri ile yarışıyor. 22 yıl önce Casper’i kurduklarında, ‘Türkiye’nin en büyük markası olacağız’ dediler ve bu hayallerini çok çalışarak gerçekleştirdiler. Dünyanın birçok ünlü markasıyla yarışarak zirvedeki yerlerini aldılar.
Casper Bilgisayar’ın kurucu ortağı olan Rizeli iş adamı Yalçın Yıldırım Alihan Telatar’a konuştu. Yıldırım, 22 yılda Dünya devleri ile verdikleri savaştan, zirveye çıkmalarına ve Rize’ye kadar birçok konuda önemli, çarpıcı, farklı ve zaman zaman da çılgın açıklamalar yaptı.
TÜRKİYE’NİN DÖRT BİR YANINDA CASPER BAYRAĞI DALGALANIYOR
Yalçın Yıldırım, Casper’in yüzde 18 pazar payı ile Türkiye’de lider durumda olduğunun altını çizerek şunları söyledi: “Bununla birlikte bu seneki hedefimiz, masaüstü, dizüstü, tablet ve akıllı telefonda 1 milyon adettir. Buna bağlı olarak da 330 milyon dolar ciro hedefimiz bulunuyor. Bu hedeflerimizde de şu an bir sorun gözükmüyor. Hedeflerimizi gerçekleştireceğiz. Bugün Türkiye’de en iyi marka konumundayız. Ayrıca en sevilen marka pozisyonundayız. Bunun nedeni Casper’in halktan yana tavır almasıdır. Bugün Hakkâri, Van, Edirne, Sinop, Burdur, Bodrum, Kayseri, Çanakkale’ye Türkiye’nin neresine giderseniz gidin mutlaka bir Casper bayrağı görürsünüz. İnsanlarımız İstanbul’da boğaza bakarken Casper kullanıyor, Hakkâri Yüksekova’da da Casper kullanıyor. Bizim her katmandan müşteri potansiyelimiz var. Bu da revaçta olmamıza sebebiyet veriyor. Azerbaycan’a ise hatırı sayılır ölçüde ihracatımız var. Kuzey Irak’ta da faaliyetlerimiz bulunuyor. Şu anda bölgede etkin ve güçlü bir potansiyele sahibiz. Son yıllarda uluslararası markaların yoğunlaşması ile beraber yerli markaların tamamı yok oldu ve küçüldü. Burada Casper bir Türk markası olarak tek. Bu bizim için bir dezavantajdır. Birkaç tane daha Türk markası olsaydı bu avantaja dönüşecekti”
AKILLI TELEFON CASPER VIA ÇOK SEVİLDİ
Bilgisayar teknolojisinin tablet ve akıllı telefona dönüştüğünün altını çizen Yalçın Yıldırım, “Artık insanlar hacimsel olarak kolay taşınabilecek ürünleri tercih ediyorlar. Birkaç işi aynı anda yapacak ürünler istiyor. Bununla da telefon ihtiyacını da gideren akıllı telefon ön plana çıkıyor. Birçok şeyi yapıyor. Casper akıllı işlemcinin olduğu her yerde var, olmak zorundadır. Teknoloji neyi getirirse biz orada var olmak zorundayız. Çünkü alanımız budur. Hedefimiz 2017 yılında liderliğimizi tablet ve akıllı telefonda da zirvede tutup bölgenin en güçlü firması olmak. Casper ailesinin son üyesi olan akıllı cep telefonu Casper VIA çok sevildi. VIA ile beklediğimizin 4 katı bir talep fırtınası yaşadık. İlk yılımızda doğal olarak talebe cevap veremedik. Ancak 2014 yılında tüm Türkiye’ye yetecek düzeyde üretimini gerçekleştireceğiz. Casper olarak 1991 yılından bugüne kadar ne ürettiysek halkımız onu çok sevdi. Hep pozitif yaklaştı. Bu da dinamizmimizin en önemli dayanağıdır. Tablette olduğu gibi akıllı telefonda da müthiş bir talep patlaması yaşadık. Tablette yeni olmamıza rağmen 300 bin adet sattık. Yılı 400 binin üstünde kapatacağız. Biz hem üretimde hem de satışlarımızda çok dikkatli hareket ediyoruz. VIA stoklarımızda. Yetkili satıcılarımızda ve bir iki kanalda satışını yapıyoruz. Casper olarak Türkiye’de yapmamız gereken daha çok işler var. Biz Türk insanını teknoloji ile barışık yaşamasını başardık. Biz halka yatırım yapıyoruz. Halkla iç içe yaşıyoruz. Ben Türkiye’nin 2023’de teknoloji üssü olacağını düşünüyorum. Bununla da Amerika’da silikon vadisine benzer bir üretimi Türkiye’de gerçekleştireceğiz. Avrupa’ya ürün ihraç edecek konuma geleceğiz.” dedi.
ÖZEL YAŞAMIMDA SAKİN VE YAVAŞ YAŞAMAYI SEVERİMSözlerine hastalık derecesinde Rizespor ve Beşiktaş taraftarı olduğunu ekleyerek devam eden Yalçın Yıldırım, “Rize olmasa biz şu anda olamazdık. Benim için en önemli şey doğduğum yerdir. Doğduğun yer en kritik yerdir. Ben Rizespor’u dünyaya değişmem. Her maçını da takip ederim. Rizespor 5 yıl aradan sonra Süper Lig’e çıktı ve aldığı başarılı sonuçlar beni çok mutlu ediyor. Sanki rüyada gibiyim. Rıza Çalımbay takımın başında ve ligin en iyi mücadele eden takımıyız. Rizespor’un dışında benim Beşiktaş ile de bir kader arkadaşlığım var. Sosyal hayatımda sakinliği seven bir insanım. İş dışında özellikle hafta sonun da stresi üzerimden atarım. Huzurlu ve mutlu olmanın en önemli koşulu sakin ve yavaş yaşamayı başarmaktır. Stresi yönetmelisin. Yanlış düşünce insanı kaosa sürükler. Felaket zinciri oluşturur. Ben özellikle hafta sonları gazete okumayı çok seviyorum. İstanbul’da Karadeniz’den Günebakış’ın en fanatik okuyucularından biriyim. Başından sonuna kadar okurum. Bunun dışında futbol maçı izlemek en büyük zevkim. Yürüyüş yapmayı, kitap okumayı da çok severim. Yoğun iş yaşamımdan dolayı özel yaşamımda sakin ve tek olmayı temel edinmişim.” ifadelerini kullandı.
RİZE’NİN MARKA DEĞERİ HAYATİ YAZICI, HASAN KARAL VE HALİL BAKIRCI İLE ZİRVE YAPTI
Rize’ye her gelişinde büyük değişiklikler gördüğünü söyleyen Yıldırım, “Ben bir Rizeli iş adamı olarak Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayatı Yazıcı, Belediye Başkanı Halil Bakırcı ve Milletvekili Hasan Karal’ı Rize için büyük şans olarak görüyorum. Çünkü yılda bir kez gelirim ve her geldiğimde pozitif değişiklikler olduğunu görüyorum. Liseye giden oğlum bile ‘Baba, Rize her sene çok değişiyor’ dedi. İnanılmaz devrimler yapılıyor. Halil Bakırcı’yı ben Rize’nin gelmiş geçmiş en iyi yerel lideri olarak görüyorum. Hayati Yazıcı ile şehrin marka değeri artmıştır. Nerede görev alırsa alsın en etkin genel isimdir. Rize’nin marka değerini yükseltmiştir. Tabi Başbakanımızın katkıları ile. Hasan Karal’ın yöresel olarak yaptığı hizmetler agresif tarzı ve stratejileri ile Rize’yi büyümeye eğilimli hale getirdi. Ben has bir Rizeliyim, has bir Rizesporluyum. Rize tarihinin en önemli siyasetçileri bir araya geldi ve Rize’ye en iyisini yapıyorlar. Ben bunları açık ve net olarak görüyorum.” şeklinde konuştu.
RİZE İLE TRABZON’U AYRI TUTMAK SIKINTIYA SEBEP OLUR
İstanbul’da lojistik merkezi ile ilgili tartışmaları yakından takip ettiğini de kaydeden Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı: “Rize’ye elbette bir takım ayrıcalıkların sağlanması lazım. Trabzon’a 20 yatırım yapılıyorsa 2–3 yatırım da Rize’ye yapılması çok görülmemeli. Bunun tartışılması bile lüzumsuzdur. Futbol anlamında benim 3 oyum olsa. Birini Rize, birini Trabzon birini de Beşiktaş’a veririm. Rize ile Trabzon’u ayrı tutmak sıkıntı yaratır. Zaten Karadeniz denince ilk algı Rize ve Trabzon’dur. Doğal olarak da Rize ile Trabzon’u ayrı düşünemezsiniz. Ben Rize’ye gelirken Trabzon’dan, Of’tan alış veriş yaparım. Kalkandere Of’a yakın olduğu için alışverişlerini Of’tan yaparlar. İki şehir arasında farklı bakış açısı sergilenmemelidir. Rizeli olmak en büyük gurur kaynaklarımızdan biridir. Her alanda önderliğimiz vardır. Marka olarak Rize inanılmaz bir noktaya geldi. Rize’mizi hep beraber korumamız lazım.”