Sevgili okurlarım, 10 Aralık’ta başlayan 2013 Yılı Merkezi Bütçe Tasarısı maratonu bitti. Ülkemize, miletimize hayırlı olsun. Seviyeli bir tartışma oldu.
10 gün süreyle Meclis’e takıldım. Her ne kadar milletvekili seçilip, Genel Kurulu salonuna inemedikse de, gazeteci kimliğimiz ile basın locasından genel kurulu izledik. Milletvekili ve bakanlarla sohbet ettik.
Nazar değmesin.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Ulaştırma Bakanı Binalı Yıldırım, İçişleri eski bakanı Abdulkadir Aksu, eski bakan Vecdi Gönül, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Miletvekili Necati Çetinkaya, eski Bakan Faruk Özak, Başbakanlık müsteşarı Efkan Ala ve bazı üst düzey bürokratlardan oluşan çok güzel bir ekip var. Aman nazar değmesin.
Bu ekip, ayda bir dönüşümlü olarak buluşup, yorgunluk atıyorlar. Ekibe arada bir bende katılıyorum. TBMM Başkanı Çiçek’in fıkraları, Ali Coşkun’un güzel türküleri, Aksu’nun anıları, Sezai Ensari’nın sesi ve Udu ile söylediği güzel besteleri herkesi büyülüyor. Başbakanlık Müsteşarı Ala’nın musiki bilgisi de herkesi şaşırtacak düzeyde.Bu arada müsteşar biraz kilo aldı,dikkat etmesi lazım.. Eski bakan Ali Coşkun’un, TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e baraj-köprü muabeti dillere destan. Etik gereği biz ayrıntısını yazmıyoruz. Aramızda.
Karadeniz lobisi.
Karadeniz kökenli milletvekillerimizden Akif Hamzaçebi (CHP Grup Başkanvekili) Hasan Karal (Rize), Volkan Canalıoğlu (Trabzon), Prof.Dr. Tülay Bakır (Samsun), İsmail Safi (İstanbul), Doç. Dr. Kemalettin Aydın (Gümüşhane), Feramus Üstün (Gümüşhane), Uğur Bayraktutan (Artvin), Koray Aydın (Trabzon), Safiye Seymenoğlu (Trabzon), Prof. Dr. Cevdet Erdöl (Ankara), TBMM eski Başkanı hemşerimiz Köksal Toptan ve diğerleri ile uzun süreli konuşma fırsatını bulduk.
Ankara’dan Karadeniz’e uzandık. Bölge sorunlarını dile getirdik. ÇAYKUR ve FİSKOBİRLİK’i masaya yatırdık. Amaç bölgeye hizmet olunca, bölge milletvekillerinin iktidarıyla, muhalefetiyle kol kola girmelerinden mutluluk duydum. Güzel bir tablo.
Kel ilaç bulsa...
Ticaret ve Gümrük Bakanı Hayatı Yazıcı, Rize- Çayeli, bendeniz ise Ardeşenliyim. Akrabalık var mı, yok mu bilmiyorum.
Bakan Yazıcı ile akraba değil, hemşeriyiz. Ama aynı soyadı, yanı “Yazıcı” soyadından dolayı çektiğimi ben bilirim. Faydasını da görmüyorum değil.
“Ben Osman Yazıcı” diye aradığımda, bakanlıkta bazı işlerim de yapılıyor. Kimse de bana ”Sen bakanın kardeşi misin?” diye de soramıyor. Şive de Laz olunca şablon tam oturuyor.
Başbakan Başdanışmanı iken, bu kadar aranmazdım. Sabah kalkan beni arıyor. “Abine söyle şu işimizi yapsın, şu sorunumuzu çözsün, bu işim var hallet” gibi talepler sıralanıyor.
Bütün güzel hemşerilerime ilan ediyorum… Bakan Yazıcı abım değil, değerli bir hemşerimdir. Eğer bakan Yazıcı abım olsaydı, bürokrasi mağduru olmaz, bir yerlerde müsteşar olurdum. Kısacası kel ilaç bulsa kafasına sürer misali, boşuna beni arayıp masraf etmeyin, beni de yormayın.
Rize’nin tüm yükünü çekiyor.
4 Şubat 2010 tarihli TAKA’daki köşemde şunu yazmıştım…”Hasan Karal il başkanı seçildi, herkesi kucakladı. Kükünleri barıştırdı, AK Partiye oy vermeyenlere kapılarını açtı, ufak işlerle uğraşmadı. İlçe ilçe, köy köy dolaştı, vatandaşla kaynaştı. Başbakanın ilinde, il başkanı olmanın ağrırlığını ve sorumcululuğunu hiç unutmadı. Diyeceğim o ki, Rize’den TBMM’ye gidecek, netleşen tek kişi Karal’dır”.
Seçimlerden 1,5 yıl önce yazmıştım ve aynen yazdığım gibi oldu.O yazı sitede duruyor..Karal’ı meclis’te izliyorum.Karşılaşınca da sohbet ediyoruz.Yazılmamak kaydıyla aramızda kalanlar da var.
Meclis çalışmalarını aksatmıyor. Tüm Rize’nin yükünü çekiyor. Herkesi kucaklıyor. Hemşerilerimizin yüzde 90’i Karal’a gidiyor.
Kendi partisinden kızanlar olsa bile; adaletli davranıyor. Parti ayrımını yapmıyor. Muhalefetten gelen taleplere bile yardımcı oluyor. ÇAYKUR başta olmak üzere Rize’ye alınan işçileri Noter huzurunda kura ile yaptırıp, kimsenin hakkını yemiyor.
Ankara’daki Rizelileri kaynaştırıyor, dernekçilikte, Rize Federasyonunda particiliğe izin vermiyor. Her görüşteki bürokratlara sahip çıkıp, Rize’ye hizmet için seferber ediyor. Meclis’ten çıkıp, hemşerilerine gidiyor.
Bazı milletvekilleri gibi, günlerini Ankara ve bürokrasisini tanımakla geçirmiyor. İl başkanı iken kurduğu iyi ilişkilerin meyvelerini topluyor. Vatandaşın işlerini takıp ediyor. Danışmanı sevgili Adnan’ın üstün gayretleri de olağanüstü. Kutluyorum.
ÇAYKUR mercek altında mı?
ÇAYKUR Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, beni ”Çaydaki kontenjan uygulaması üreticiyi perişan ediyor, özel sektöre itiyor. Bunu fırsat bilen özel sektör de üreticinin çayını yarı fiyatına alıyor” diye yazdığım için, kurumun parasıyla hem 15 bin TL’lik tazminat davası açıp, hem de Rize Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusu yaptığını biliyorsunuz.
Biz de kendisine bir güzellik düşünüyoruz elbette… Sevgili Sütlüoğlu, bunu yaptı diye, gözbebeğimiz ÇAYKUR’u takip etmeyecek değilim. ÇAYKUR, bölgemizin kaderi, 2 milyon hemşerimin tek geçim kaynağı. Her Karadenizlinin yüce değeri. Bölgemizin gururu. ÇAYKUR, sadece bugünkü yönetimin değil, hepimizin malı. 1978’den beri ne genel müdürler gelip geçti. Sayısını bile unuttum.
ÇAYKUR’da ters giden bir şeyler varmış. (Bunu biz demiyoruz) Hem özelleştirmeden, hem de Bakanlıktaki arkadaşlarımızdan edindiğimiz bilgiler var de var… Hazine Müsteşarlığı verileri açıklandı. Kamu İktisadi Teşebbüslerinin bazıları zarar etti.
Rakamlar resmi. Yani devletin rakamları. ÇAYKUR, 75 milyon, yanı eski parayla 75 trilyon zararı ile, zarar eden kurumlar arasında ilk beşe girdi.
Sebepleri merak ediliyor. Belki de Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu, bu sebepleri araştırabilir. Ankara kulislerinde bunlar konuşuluyormuş.
Rize milletvekilleri, Cumartesi günü, Rize’de ( 23 Aralık 2012 de) kurumu masaya yatıracak. Geleceğini belirleyecek, yeni hedeflerini ortaya koyacaklar. Önemli bir toplantı. Bu toplantıda çıkacak sonuç Sayın Başbakana arz edilecek.
Gelişmeleri izleyeceğiz. Şimdiden yeni yılınızı kutluyorum.