Çaykur özelleştirilmeden özelleşti

Osman YAZICI

Sevgili okurlarım,bir haftadan beri aranızdayım.Gitmediğim ilçe,uğramadığım köy kalmadı..
Gezdiğim dolaştığım her yerde aynı soruyla muhatap oluyoruz
Ankara’dan geliyoruz ya..Dahası hem gazeteci, hem bürokratız ya..
Bu sorulardan kaçmamız mümkün olmuyor.
Çayı bilen, gençliğimde çok çay toplamış biri olarak, bu olayın perde arkasını araştırmak istedim. Ankara’daki bildirdiklerimi de ekleyince gerçekler ortaya çıkmış oldu.
Özellikle şunu belirteyim ki, bu yazımın ne yakından tanıdığım Genel müdür Sutluoğlu’nun, nede mevcut yönetimle ilgisi yok. İzlenen yöntemden söz ediyorum.
Sadece gerçek tespitlerimi aktarıyorum.
***

Vatandaşa gerçekler anlatılmıyor.
Sistematik bir şekilde, üretici özele itiliyor.
Bunu fırsat bilen özel sektör de bunu fırsat olarak değerlendiriyor.
Çay-Kur özelleşti mi, özelleşecek mi?” tartışmaları devam ederken, üretici cephesinden özelleşmiş durumda.
Üretici soruyor” Durumumuz ne olacak?”
Ama cevap bulamıyor.
Benim tespitim şu: Başbakan Erdoğan Rizeli.
Ve Başbakan bizden olduğu sürece bu kurum fiilen özelleşmez.
Mesut Yılmaz’ın başbakanlığı döneminde de aynı olmuştu, özelleştirmesine izin verilmemiş, üretici lehine hep desteklenmişti.
Ancak uygulamada, sistematik olarak özelleşmiş durumda.
Ama konntrolsuz ve denetimsiz olarak yapılıyor.
Durum böyle olunca, olan vatandaşa oluyor.

***
Çay üreticisi, yıllardan beri sistematik bir şekilde özel sektörün kucağına itildi, kaderine terk edildi
Çay-Kur kontenjan uyguluyor, sistematik bir şekilde, üretici özel sektöre gitmek zorunda kalıyor.
Özel sektör, kontenjan uygulamasını dört gözle bekliyor.
Anlayacağınız” Tak” kontenjan,”Şak” özel sektör oluyor.
Özel sektöre gün doğuyor 110 kuruş olan çayı( kilosu) 50. Kuruştan alıyor, parasını de 2014 yılında ödeyecek(miş)
En ciddi firma olan Lipton bile çayın kilosunu brüt 80 veya 90 Kuruştan alıyor
Haber vereyim. Üretici çok kırgın. Eylem yapabilir. Çayını ne çay-Kur’a ne de özele vermeyebilir. Bahçesinden çayları sökebilir.
Haberiniz olsun.
Özele denetim şart.
Devlet, üreticinin hakkını korumalı.
Demeli ki” şu fiyattan düşük alamasın” demeli..
Çay üreticisi kendisine sahip çıkılmasını istiyor.
Çay kur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu beni aradığını öğrendim.
Tiflis’teyim, dönüşümde uğratıp görüşlerine yer vereceğim.

.

Bu rant kime?
Önceki yazımda ütü kapalı olarak değinmiştim.
Karadeniz’de gittiğim her köy yolunda adım başı dikilmiş, yol işaret levhaları dikkatimi çekti.
Dört kilometrelik köy yolunda 120 adet levhayı saydım.
Otobanda bu kadar levha yok.
Diğer yollardakileri siz düşünün. Köylülerin deyimi ile yoldan çakal geçmiyor, ama her çeşit levha var.
Seçim öncesinde “ yol yapacağız” mesajı için iyi yöntem de.
Yolu bulunmayan bu yollarda bu işaret levhaların işi ne?
Yollar levha çöplüğüne döndü.
Bunları karayolları mı, yoksa ihalesi yapılmış, bazı firmalara, para kazansın diye mi peşkeş çekildi
Altında bir çapanoğlu var.
En azından Karadeniz bölgesi ile ilgili, Rize valiliğinden, Özel İdare yetkililerinden, dahası bu yollardan sorumlu makamlarından bir cevap bekliyorum.
Bu levhalar için ihale yapıldı mı, yapıldıysa kaça yapıldı ve kime verildi.
Mantıklı bir açıklama yapılmadığı sürece, elimdeki belgeleri ve duyumlarımı açıklayacağım.
Ayrıca Hemşin yolundaki asfalt üzerinde asfalt döken müteahhittin, asfalt kazıma aracı yok mu?
Bunu denetleyen kontrol Mühendisleri bu rezalete neden izin verirler.
Karadeniz sahil yolunun üstündeki şerit çizgilerini haftada bir değiştiren,bunun için para ödeyen zihniyeti de yakında selam göndereceğim..
Yeyin ağalar yeyin….