Şahin, sendikalarının bölgede Çaykur'da çalışan işçiler arasında örgütlenme çalışması başlatmasının ardından 'Çaykur'un özelleştirilmesine zemin hazırlandığı' şeklinde iddialar ortaya atıldığını ifade etti.
TÜPRAŞ ve Telekom'un özelleştirilmesine değinen Şahin, şöyle devam etti:
''TÜPRAŞ, Telekom özelleştirildiğinde, buralarda diğer sendikalar örgütlüydü. Şimdiye kadar hangi özelleştirilmeyi durdurdular? Sanki Çaykur özelleşecek, ama Tek Gıda-İş Sendikası bunu engellemiş. Böyle açıklamalar yapılacağına, böyle bir tehlike varsa el birliği ile buna karşı duralım. Ayrıca Tek Gıda-İş Sendikası'nın bu kadar gücü vardı, Çaykur'un özelleştirilmesini engelliyordu da Çaykur işçisi niye bu kadar mağdur oldu? Geçmiş yıllarda Çaykur'da 40 bin işçi çalışıyordu, ancak bu zamanla azaltılarak 15 binlere düşürülürken Tek Gıda-İş Sendikası neredeydi, niye bunu engellemedi?''
Şahin, Çaykur'un özelleşemeyeceğini, çünkü Çaykur'un özelleşmesi halinde Doğu Karadeniz yöresinin ekonomik olarak batacağını savunarak, şunları kaydetti:
''Bunu bilmek için Karadenizli olmaya gerek yok. Doğu Karadenizlinin tek geçim kaynağı çaydır. Eğer özelleşme tehlikesi varsa bunun karşısında en büyük güvence Hak-İş Konfederasyonu'dur. Bütün işçiler ve üreticilerimiz bilsin ki Hak-İş'in gücü onların hepsinin gücünden fazladır. Biz sorumlu sendikacılık yapıyoruz. Özelleştirme gibi bir problemle karşılaşırsak en ön safta ben olacağım. Bunun için önce tabanıyla bütünleşmiş bir sendika olacak. Kimsenin Çaykur'u özelleştirmeye gücü yetmez. Böyle bir girişimde karşısında ilk bulacakları Öz Gıda-İş Sendikası ve bizim arkamızda olan işçi ve üretici arkadaşlarımızdır.''