Biz Türkler çete kavramıyla çok eskilerden tanışığız. Moskof, Çin ve Ermeni çetelerine karşı aynı dille karşılık vermek için geçmişte bizim de bazı yapılanmalara gittiğimiz herkesçe bilinmektedir. Dünya öyle bir hal almış ki bugün her ülkenin başka ülkelerde faaliyet gösteren ve milli çıkarlar doğrultusunda faaliyetler yapan değişik istihbarat örgütleri de vardır.
Amerikanın CIAsi, Almanın BNDsi, İsrailin MOSADı vardır. Bunlarda bir nevi çete gibi hareket ederler. İstedikleri kimselere kefen biçerler, istediklerini zehirlerler ve dilediklerinin yaşam hakkına tecavüz ederler.
Milletlerarası savaşa sahne olan bu dünyada şu günlerde korkunç bir çeteler savaşının sürdüğünü hiçbir aklıselim insan inkâr edemez. Çeteleri yalnız terör bağlamında düşünürsek veya terör illetiyle bir çember içerisine hapsederek fikir yürütürsek gerçek çetelere karşı gözlerimizi kapamış oluruz. Çeteler önce insanların belleklerini ve gönüllerini hedef alırlar. Ele geçirilen beyinlerde önce düşünceler değiştirilir ve daha sonra da insanların davranış ve eylemleri değiştirilir.
Çetelerin yaptığı işlerden birisi tetik çekmek ise, tetiği çeken veya hedef alınan kişilerden daha çok tetiği çektirenlerin gaye ve amaçları önemlidir. İşin nihayetinde tetiği çeken bir veya birkaç kişidir. Tetiği çektiren odaklara sıra gelince bu noktada durum değişir ve koca bir ülkeyle veya ülkelerle karşı karşıya kalırsınız. Bir guruba çete diyebilmek için her şeyden önce o gurupta yer alanların ortak bir amaç etrafında ve merkezi bir otoritenin kontrolünde organize olmuş olmaları gerekir.
Bizim ülkemizde son yıllarda karşımıza çıkan çetelerin yapılanma biçimlerini incelediğimizde dikkat çeken bazı anlaşılmaz ayrıntılara rastlıyoruz. Ulusalcı diye kendilerini tanıtanlar ve bugün çete diye önümüze konulanlara baktığımız zaman, bu insanların geçmişte birbirleriyle herhangi bir ideolojik akrabalıklarının olmadığını rahatlıkla görebiliyoruz. Bu ayrıntı bizleri bu olaylara bakarken görüntüye çıkarılan durumların çok ötelerinde çok daha farklı noktalara ve düşüncelere taşıyor.
İki yıl kadar önce yazdığım başka bir köşe yazımda aynen şu hususa parmak basmıştım ve o gün kendimce şöyle demiştim. Türk Ordusunu zaafa uğratmadan, milletle ordumuz arasını açmadan Ortadoğu coğrafyasında küresel eşkıyaların uzun süre at oynatabilme şansları yoktur. Küresel eşkıyalar dünyayı toptan köleleştirebilmek için milli orduları mutlaka çökertmek zorundadırlar. Ortadoğunun ve hatta dünyanın en güçlü ordularından birisi Türk Ordusu, diğeri de İran Ordusudur. Iran Ordusu yıllarca Irakla savaştırılarak ciddi kayıplar vermiş ve oyunu erken fark ederek daha da bilgilenmiş, bilenmiştir. Bizim kahraman ordumuz PKK terörüyle meşgul edilirken biz de her ne kadar kayıp vermiş olsak da savaş tecrübesi ve teknolojik bakımdan yabana atılamayacak kazanımlarımız olmuştur.
Küresel eşkıyalar günümüzde milli orduları hedef alırken milli orduların kimyasıyla da ilgilenmektedirler. Ordular için en büyük tehlike disiplinin bozulması ve ast üst ilişkilerinin çözülmesidir. Türk ordusu bu konuda dünyanın en oturaklı ordusudur. Bunu bilenler önce insanların hafızalarını hedef almışlar ve değişik adlar altında oklarını her fırsatta kahraman askerimize çevirmişlerdir. Bu ülkede yıllardan beri çok sinsice ve kahpece bir asker düşmanlığı kampanyası sürdürülmektedir. Bazı çevreler son zamanlarda çığırından çıkarak biz gerekirse ellerindeki silahı bile alırız diyebilecek kadar ileri gitmişlerdir.
Şunun şurası unutulmakta veya görmezden gelinmektedir. Biz bir Asya toplumuyuz ve asker ağırlıklı bir milletiz. Bu günlere kadar ordumuzun gücü sayesinde gelebilmişiz. Askerimiz olmasaydı bu ülkeyi çete denilen eşkıyalar bugüne kadar bin kere veya on bin kere çoktan parçalayıp satmışlardı. Çetelerin başının belası olan bir yapı şimdi çetecileri desteklemekle suçlanmak veya iç kargaşalara taşınmak istenmektedir. Ne demektir bu adamlar 2009 yılında darbe yapmayı planlamışlarmış ve bunun sebebi de Sayın Genelkurmay Başkanımızın o zamana kadar emekli olmuş olmasıymış. Bu ne demektir ve bu manşetleri atan gazetelerin amacı acaba hangi komutanlarımızdır? Bu uydurma haberlerle acaba hangi şeytan değirmenleri çevrilmek istenmektedir. Bu manşetler acaba kimlerin hafızalarını ve şahıslarını hedef almaktadır. Bütün bunların hesabi verilmeden bu ülkede at oynatan ve ordumuzu hedef alan gerçek çeteleri çözmek imkânsızdır.
Ben buradan tekrar avazım çıktığı kadar bu ülkeyi sevenlere haykırıyorum. Bu ülkede insanımızın hafızsı kuşatılmış ve sıra şimdi fiili işgal hazırlıklarına kadar getirilmiştir. Bu ülke üzerinde hesap yapan çetelerin esas hedefleri kahraman ordumuzdur. Bütün çakallar ordumuzu iç kargaşalara ve şüphelere taşıyabilmek için tam mesai çalışmaya başlamışlardır.
Bu millet bu oyunu bozacak. Öyle üç beş tane beslemenizi afişe ederek bu ülkeyi yangın yerine döndüremeyeceksiniz. Eğer birileri eskiyen elbisesini değiştirmek istiyorsa veya yeniden çalım satacaksa bunun da raconu ve yolu bugünkü yol değildir.
Bin yıllık bir geleneğin sahibi bu ordunun kimyasıyla oynamaya kalkmak bu âlemi cehenneme çevirecek kadar korkunç bir deliliktir. Ben hayatım boyunca delilerden değil, hep aptallardan korktum. Birçok deli velidir ama hiçbir aptaldan veli görmedim. Herkes aklını başına alsın ve ordumuzla oynamaktan vazgeçsin. Bu ülke bazı aptallar yüzünden felaketlere gitmemelidir. Biz bu coğrafyada yaşamaya devam edecek isek ordumuz sayesinde var olacağız. Başka ordumuz olmadığına göre ordumuz üzerinde titremeliyiz. Bombanın fitilini kıtalar ötesinden çekenlerde ve bu ülkedeki ayakları da akıllarını başlarına almalıdırlar. Yoksa bu ülkede hiç de hoş olmayan şeyler olur ki bundan en büyük zararı da bu askeri hedef alanlar görür.