ÇOCUKLUK AŞKI

D. Ali TAŞÇI

 

 

Duyguları en çok müzik dışa vurur; içteki çağlayanları dışarı akıtır durur:

            “Gel otur konuşalum,

            Dizum dizune değsun.

            Öyle bir sarılalum,

            Akan dereler dursun!”

            Bu Karadeniz türküsünde, akan dereleri durduran öyle bir sevgiden söz ediliyor ki, barajlar bile onun yanında güçsüz kalır.

            Evet, gerçek sevgi, akan dereleri bile durdurur; çünkü gönlün sesine kayıtsız kalabilecek hiçbir varlık yoktur.

            Çocukluğumuzun masmavi yaz sabahlarını süsleyen kuş, horoz, köpek ve de minnacık kalbimizi hoplatan “sevgili” sesi, dünyada bulunmuş en sevimli seslerdi.

            Konuşmadan ve hatta sezdirmeden kendi içinin uzayan yollarında yorulmadan yürümek, rüyaların bulutlara sarılı gerçekliğini, gündüz gerçekliğine tercih etmek ve hayallerle hep yüzleşmek…

            Çocuk, hiçbir şeyden anlamaz, sevgiden anladığı kadar.

            Kış yolları vurur, ev hapsi başlar. Büyüklerin masallarının içinde kendini ararsın. Tam o esnada kapı açılır ve “sevgili” içeri girer. Bütün masallar gerçek olur, sen prens olup çıkarsın meydana. Bir beyaz at eksiktir, o da bulunur; uzunca bir çubuk, iki bacak arasına sokar ve evin tüm odalarını, ağızdan köpükler atarak dolaşırsın.

            Akan dereler durmaz, sen dere olup akarsın. Başını taştan taşa vurarak onu ararsın.

            “Sevgili” nazlıdır, kaçar; sen kovalarsın.

            Yorulmak nedir bilmezsin; korkmak, bıkmak gibi duygular semtine uğramaz; çünkü sevmişsin!

            Çocuksun, ama seviyorsun. Kaybettiklerine üzülmezsin; zaten hayata değer de vermezsin. O vardır ya, başka şeylerin değeri yok olmuştur onun yanında. Güneş doğmuş, ay çekilmiştir köşesine.

            Arada bir defterini eline alır oraya bir şeyler karalarsın. Şiirin ne olduğunu bilmezsin, ama yaşadıkların bir şiir gibi akar durur gönül defterine. Hayatından bölümler işlersin deruni coğrafyana. Kimselere göstermezsin onu; çünkü içindekiler yalnız sana aittir.

            Çocuk, erken sevmişsin.

            Şimdi büyüdün, ama içinde hep o çocukluk nefes alıp veriyor; sen bunun için dinç ve dirisin.

            Gittiğin her yer yeşilleniyor, sevgiye bürünüyor.

            Yüzünde çocukluk çizgileri, sevgilere ve sevgililere yol olmuş. Sana tutunanlar düşmüyor; kimseyi uçurumlara sürüklemiyorsun.

            Sen ömür denilen ağacı sevgi meyveleriyle donatmışsın; kuşların, ömür ağacının dallarından eksik olmamaları bundan. O nağmeler kulağından hiç uzaklarda değil;

            “ Öyle bir sarılalum,

            Akan dereler dursun!”

            Çocuk, iyi ki sevmişsin!

                                                                                  

10. İSTANBUL EDEBİYAT FESTİVALİ

 

Bu yıl, Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi’nce Edebiyat Festivali’nin onuncusu düzenlendi. 5 gün boyunca yoğun katılımla geçen ve çok büyük ilgiyle izlenen Edebiyat Festivali’ni düzenleyen, başta İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı olmak üzere, yönetim kuruluna, festivale katılım sağlayan sanat ve kültür insanlarına ve coşkuya coşku katan sanatsever halkımıza çok teşekkür ediyor ve emeği geçen herkesi kutluyorum.

D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci