Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ovit Tüneli’nin inşa hikayesi ile Türkiye’nin kalkınma hikayesinin aynı olduğunu vurgulayarak “Biz bu projeye ilk başladığımızda bazıları ne diyordu. ‘Hayal burayı yapamazlar’ Yaptık mı bitirdik mi ? Çünkü 1880’den beri bu proje konuşulmuştur ama yapılamamıştır” dedi.
24 Haziran seçimleri öncesinde Trabzon’da düzenlediği mitingin ardından helikopterle Rize’ye geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rize-Erzurum karayolu üzerinde yapılan Ovit Tüneli’nin resmi açılışını gerçekleştirdi. Açılış öncesi bölgede şiddetli dolu yağışı yaşanırken, vatandaşlar güvenlik şeritlerini aşarak dolu yağışından etkilenmemek için tünelin içine akın etti.
Yoğun güvenlik önlemleri altında askeri helikopterler eşliğinde Ovit Tüneli’nin bulunduğu alana inen Erdoğan, buradan otobüsle tünel sahasına geçti. Helikopterlerin inişinin ardından da dolu yağışı devam ederken, Erdoğan açılış için bölgeye gelen Rizeli ve Erzurumlu vatandaşlara otobüs içinden hitap etti.
Erdoğan konuşmasında “Rize ve Erzurum halkı gayet iyi bilir. Kışın tüm uğraşılarına rağmen aylarca buralar trafiğe kapalı mıydı ? Şimdi bundan sonra diriliş ve bu tünelin uzunluğu 14 km. Ovit Geçidi herhangi bir tünel değil. Aynı zamanda bu geçit Avrupa ve Orta Asya’ya açılan Kafkasya koridoru üzerinde bulunması sebebiyle stratejik bir öneme sahip. Ovit Geçidi’ni bu tünel yapılmadan önce ancak 11 km tırmanıp sonra da 10 km inerek geçmek mümkündü. Kendisi zaten zorlu olan bu güzergah kışın aşılmaz bir hale gelmişti. Biz bu projeye ilk başladığımızda bazıları ne diyordu. Hayal burayı yapamazlar. Yaptık mı bitirdik mi ? Çünkü 1880’den beri bu proje konuşulmuştur ama yapılamamıştır. Bugüne kadar prensip olarak katılmadığım temel atma törenlerine burada katıldım. Çünkü buna inancım vardı, bunun yapılması gerekiyordu. Hamdolsun bugün bu sözümüzü yerine getirdik. Bu kış Ovit Geçidi hiç kapanmadı. 2012 yılında başladığımız tünellerin hizmete girmesi ile birlikte bu yıl inşallah nasıl ki hiçbir sıkıntı yaşamadıysak yolda 4 km kısalıyor. Karadeniz limanlarına ulaşım kolaylaşacağı için bölgenin ticaret trafiğinde gözle görülür bir artış olacak. Bu açılışı seçim arefesinde olduğumu bir dönemde yapıyoruz. Ovit Tüneli’nin inşa hikayesi ile ülkemizin kalkınma hikayesi aynıdır” ifadelerini kullandı.
“Birileri çıkıyor bol keseden atıyor”
“İşte biz bunları yaptık. Birileri de çıkıyor bol bol atıyor. Bol keseden atıyorlar” diyen Erdoğan “Ama biz 16 yıldır hamdolsun atmadık. İşte Türkiye 1950’lere kadar da böyle geldi. Rahmetli Menderes ve arkadaşlarının başlattıkları kalkınma hamlesi 1960 yılında tek parti dönemi artığı bir parti tarafından kesilmiştir; kimdi onlar Cumhuriyet Halk Partisi. Bunlar değil miydi Menderes’i idame götüren. Ondan sonra demokrasi diyorlar ne demokrasisi? Demokrasi ile mi bunları idam ettin. Ama inşallah artık bunlar bu arzularına nail olamayacaklar” şeklinde konuştu.
Dolu yağışı altında konuşan Erdoğan, “Şimdi bu dolu yağışı altında sizi görünce sizin koşmanızı görünce yanımda arkadaşıma dedim ki “Allahıma hamdolsun, benim hanım kardeşlerim bu doluya rağmen böyle buraya geldikten sonra bizi de bu hanım kardeşlerimize hizmetkar kıldığı için Rabbime ne kadar hamd etsem azdır. İnşallah sizlerle yapacağımız daha çok şey var. Biz 16 yılda yaklaşık 20 bin km bölünmüş yol yaptık” diye konuştu.
Bu yılın ilk çeyreğinde Türkiye’nin yüzde 7.4 büyüdüğünü hatırlatan Erdoğan “Ancak bu beyefendiler bunu hazmedemedi. Cebinize bir şey girdimi diyor. Ey zavallı. Aha işte cebine giren. Bu Ovit tüneli. Bu senin cebine girmez, seni kendi cebine sokar. Böyle bir büyüme bu” dedi.
Konuşmasının ardından Erdoğan, beraberindeki Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak ve TBMM Başkanı İsmail Kahraman ile birlikte kendi kullandığı makam aracı ile tünel içinde yolculuk yaptı. Erdoğan, fotoğraf çekiminin ardından bölgeden helikopterle Rize’ye hareket etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rize’de gerçekleştireceği miting alanı saatler öncesinden dolmaya başladı.
Rize Valiliği önünde konuşacak olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın miting alanı saatler öncesinden hemşehrileri tarafından doldurulmaya başladı. Miting alanında asılan pankartlar ise mitinge katılan hemşerilerini güldürdü. Annesi Rizeli olan CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’yi ve eşi Rizeli olan İYİ Parti’nin Cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener’e ithafen yazılan espirili pankart dikkatleri üzerine topladı. Üzerinde Rize’ye has ağız ile ‘Rize’nun toruniymiş, Rizenun geliniymiş, Bi çekilun bakayim, Asil Rizeli Gelmiş…’ yazılı dev pankartın önünde Rizeliler hatıra fotoğrafları çektirerek sosyal medyada paylaştı.
Ovit Tüneli’nin açılışının ardından Rize Valiliği önündeki alanda hemşehrilerine seslenen Erdoğan, 8 aylık hasretin ardından tekrar memleketimde olmanın memnuniyetini duyduğunu belirtti. Erdoğan, konuşmasında bir şiir okuyarak “Bakalım beğenecek misiniz. ‘Rize’de güzeller var, hepsi de dane dane, hiçbirine kanmadım sensin yine bir tane’ Ülkemizde 81 tane güzel var ama bizim gözümüzde Rize hep bir tane. Memleketimi çok özlemiştim anlaşılan Rize de bu evladını çok özledi. Ovit’te bir dolu bir dolu aman yarabbi. Maşallah muhteşem Ovit Tüneli’nin açılışlarını yaptık. Ama size de bu yakışır. Bundan sonra İspir’e kuru fasulyeye çok daha hızlı gideceksiniz” diyerek duygularını dile getirdi.
Hemşehrilerinden Türkiye’nin dört bir yanında, yurt dışındaki Rizeli akrabalarını 24 Haziran seçimleri öncesinde telefonla aramalarını isteyen Erdoğan “Bir kardeşiniz olarak hepsini bunların tek tek arayacaksınız. Hem burada hem yurdumuzun her yerinde bunu başaralım. Kimisi gelir gelininizim der kimisi gelir ben şöyleyim der falan filan. Siz zaten ne yapacağınızı biliyorsunuz. Biz iş yapmaya geliyoruz iş, laf değil. Onlara sorsan 16 sene önce nasıl bir Rize vardı inanın bilmezler” ifadelerini kullandı.
Bölgenin 1,5 asırdır hayalini kurduğu Ovit Tüneli’nin yaklaşık 1,5 katrilyona mal olduğunu ve 6 senede bittiğini belirterek emeği geçenlere teşekkür eden Erdoğan “Araba ile tünelin içinden gittik geldik. 14,5 km gidiş, 14,5 km geliş, böyle bir tünel. Dünyada bu eşi benzeri çok az olanlardan. Şimdi birileri kek ile pasta ile muhallebi ile uğraşırken hamdolsun biz Türkiye’yi bir hayali ile daha buluşturduk” şeklinde konuştu.
Türkiye neler yapıyor nelerle uğraşıyor onlar nelerle uğraşıyor. Bay Muharrem, Edirne’deki terörist destekçisini yargıdan kurtarmanın hesabını yaparken biz Rizeli Erzurumlu hemşehrilerimizi yol eziyetinden kurtardık. Bay Muharrem Amerika’dan gelecek yeni telefonu bekleyedursun biz dün Azerbaycan, Kuzey Kıbrıs, Ukrayna, Sırbistan Cumhurbaşkanları ile beraber Türkiye bölgesinin enerji bölgesine dönüştüren TANAP Projesi’ni hayata geçirdik. 1850 km uzunluğundaki TANAP ile tarihte ilk kez Hazar gazının ülkemize ve Avrupa’ya taşınmasını sağladık. Bunlar neyin hayır neyin şer olduğunun bile farkında değil. Bununla da kalmadık şimdi bu Amerika ile uğraşırken Bay Kemal başka konuşuyor, Bay Muharrem başka konuşuyor” ifadelerini kullandı.
“Ben bu ülkenin has evladıyım”
“Kandil’e operasyon yapamayacaklar diyor” Bay Muharrem bak senin karşısında Erdoğan var. Daha dün 20 uçakla 14 noktayı yok ettik. Nerde Kandil’de gerekirse Sincar’da. Bunlar bize ne demişlerdi ? ‘Afrin’e girmeyin Cerablus’a girmeyin’ dediler mi ? Afrin’e de Cerablus’a da girdik mi ? Afrin’de 4 bin 600 civarında teröristi etkisiz hale getirdik mi ? Bay Kemal, Bay Muharrem biz buyuz. Çıkmış diyor ki ‘Ben zenci Türklerdenim Erdoğan Beyaz Türk’ Ne dersen de bunlar tutmaz. Ben bu ülkenin has evladıyım. Hiçbir zaman Beyaz Türk olmakla övünmedim. Sadece bu memleketin bu milletin hizmetkarı olmakla övündüm. Çünkü bu millete efendi olmak için gelmedik, hizmetkar olmak için geldik” diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun FETÖ’nün Türkiye’ye iadesi konusunda ABD’ye yönelik doğru bir yaklaşımda bulunduğunu kaydeden Erdoğan “ ‘Evrakları inceledi arkadaşlarımız. Ben de okudum gördüm ki FETÖ’nün Türkiye’ye gönderilmesi konusunda Amerika üzerine düşen görevi yapmıyor’ Her zaman böyle doğru şeyler söylemez ha buna söyledi. Biz doğruluktan yanayız dürüstlükten yanayızBay Muharrem HDP sempatizanları ile Diyarbakır’da miting yaparken biz Amerika ile anlaşıp Münbiç’i bölücü terör örgütünün zulmünden kurtardık. Kararlı dik duruşumuzla önemli bir diplomatik başarıya imza attık. Batıda Rusya-İran ile birlikte doğuda Amerika ve koalisyon güçleri ile bu işi bitirdik. Onlar ise lafla peynir gemisi yürütmeye çalışıyor. Bir mücadele daha veriyoruz ne diyoruz yaparsa AK Parti yapar” dedi.
“Çırak ne diyor genel başkan ne diyor”
Kılıçdaroğlu ile Muharrem İnce’nin ABD’nin FETÖ’yü usulüne uygun istenmediği iddiaları ile ilgili farklı açıklamalarını izlettirerek “Bay Kemal ne diyor Bay Muharrem ne diyor. Çırak ne diyor genel başkan ne diyor. Zaten mesele ne ? Bay Kemal, Bay Muharrem’i başından savmak için aday yaptı. Seçimden sonra daha da başka bir yol bulacak. Bunun için ne diyoruz durmak yok yola devam” diye konuştu.
Türkiye’nin en büyük sorununun muhalefet sorunu olduğunu kaydeden Erdoğan “Maalesef Türkiye’de ciddi bir eksiklik var. Biz Allah’ın izniyle cari açığı falan hallederiz. Ülkemizin şuan en büyük açığı muhalefet açığıdır. Ülkemizin 16 yılda müspet yolda mesafe alamadığı tek alan muhalefetin kalitesi ve kalibresidir. Çapsız muhalefet bırakın milletimizin ufkunu açmayı sürekli paçasından çekiyor. Açık söylüyorum Türkiye bütün amacı sabote etmek, durdurmak olan muhalefeti hak etmiyor. Milletimiz sürekli yasaklı, anti demokratik güçlerin yanında saf tutan bir muhalefet anlayışını da hak etmiyor. Bu ülke özellikle sözleriyle icraatları içiyle dışı taban tabana zıt ikiyüzlü muhalefeti hak etmiyor. Dikkat edin son zamanlarda muhalefetin adayı milliyetçi, muhafazakar kesime şirin gözükmek için adeta 40 takla atıyor. Oysa bu zatın meclisteki icraatlarına bakıyorsunuz tam bir fecaat. Adalet ve hukuk dersinde zaten sınıfta kalmış. Hak ve özgürlükler noktasında karnesi kırıklarla dolu. En başarılı olduğu alan yasakçılık, cuntacılık, darbe severlik. Vatandaşlarımızın özgürlük alanlarını genişleten tüm düzenlemelere karşı çıkan en çok tepki gösteren vekillerden biri bay Muharrem’dir” ifadelerini kullandı.
“Benim vatandaşım takiyeye değil adamın siciline bakar”
Erdoğan, 2008 yılında MHP ile beraber bir anayasa değişikliği gerçekleştirdiklerini hatırlatarak şunları söyledi:
“İki parti bir olarak 411 milletvekili oyuyla 28 şubat darbecilerinin mirası olan kamuda başörtüsü yasağını kaldırdık. Böylece hanım kardeşlerimize kamuda başı açık veya başörtülü hiçbir sorun yaşamadan özgürce çalışabilme imkanı getirdik. Bunun için darbe heveslisi kimi medya organları ertesi gün 411 el kaosa kalktı manşetleri attı. Ana muhalefet partisi CHP’de hemen laiklik üzerinden toplumumuzun belli kesimlerini vesayet odaklarını kışkırtamaya başladı. Bay Kemal ve bay Muharrem’in aralarında yer aldığı 122 milletvekili kararını iptali için hemen soluğu Anayasa Mahkemesi’nde aldı. Bak bunu unutmayın bu çok önemli. İçinde Bay Kemal’de, bay Muharrem’de var. Dönemin Anayasa Mahkemesi de maalesef hukuku hiçe sayarak tamamen ideolojik bir tavırla CHP’nin başvurusu kabul etti ve düzenlemenin iptaline karar verdi. Yine Bay Muharrem 2009 yılında TRT’de çalışan bir hanım kameraman kardeşimizin başını bereyle kapatmasına tahammül edemeyerek hükümete soru önergesi vermiştir. Biz 5 yıl sonra sorunu kökten çözene kadar bay Muharrem’in imzası dolayısıyla başörtülü kardeşlerim çile çekmeye devam etti. Aynı şekilde İmam Hatip ve Meslek Liselerinde uygulanan katsayı zulmünü kaldırdığımızda da yine en büyük muhalefeti mecliste bu zat yaptı. Bu ülkenin çocuklarının diğer akranlarıyla beraber eşit şartlarda üniversite sınavına girmesinin önünde set gibi dikilenler yine bunlardı. O gün başörtüsü özgür olmasın diye imza atan bay Muharrem bugün seçim meydanlarında olmadık taklalar atıyor. O gün yasakların devamı için Anayasa Mahkemesinin kapısında nöbet tutan bay Muharrem bugün meydanlarda özgürlükten bahsediyor. İsteyen başını örter diyor isteyen başını açar diyor. Biz senin evvelini biliyoruz. Neler yaptığınızı biliyoruz. Bunun adı siyaset değil. Bunun adı takiyedir, omurgasızlıktır. İki yüzlülüktür. FETÖ’cü taktiklerle Persilvanya7dan aldığınız akıllarla vatandaşlarımızın aklını çelebileceğinizi zannetmek tamamen beyhude bir uğraştır. Bu millet asıl takiyecilere nasıl 15 Temmuz’da meydanı bırakmadıysa onların çakmalarına da 24 Haziran’da meydanı bırakmayacak. Benim vatandaşım takiyeye değil adamın siciline bakar. Benim Rizeli hemşerim lafa değil icraata bakar. Biz bugüne kadar miting meydanlarında ne söylediysek mecliste de aynısını söyledik. Çift dilli, çift kimlikli, iki yüzlü siyaseti asla partimizin kapısından içeri sokmadık. 3-5 oy uğruna değerlerimizden, ilkelerimizden taviz vermedik. Bizim geleneğimizde takiye yoktur. Bizim karakterimizde Doğu’da başka Batı’da başka konuşmak yoktur. Bizim siyaset ahlakımızda yapamayacağımız şeyleri sözlerin vermek yoktur. Bizim siyasetimiz birlik, dirlik ve bolluk siyasetidir. Biz sadece seçim kazanmanın değil ülkemizi irade, erdem ve cesaretle şahlandırmanın mücadelesini veriyoruz.”
Alandaki bir vatandaşın öğretmen alımları ile talebi üzerine Erdoğan “Onları Kılıçdaroğlu yapar size olur mu? Çünkü Kılıçdaroğlu ne kadar varsa gelsin diyor alırım. Biz sadece alabileceğimizi bu sene şuanda 20 bin öğretmen daha alacağız. Biz Türkiye’yi 2023, 2053, 2071 vizyonları ile buluşturmanın hayalini kuruyoruz” dedi.
“Son 16 yılda Rize’ye 16,5 katrilyon yatırım yaptık”
Son 16 yılda Rize’ye 16,5 katrilyon yatırım yaptıklarını kaydeden Erdoğan “Bir müjde vermek istiyorum. Rize’yi bir de şehir hastanesi kazandırıyoruz. 800 yataklı hastanemizin inşasına yakında başlıyoruz. Şimdi sizlere bir müjde vermek istiyorum. Şehir hastanesi deniz doldurularak kazandırılacak. 300 dönüme yakın bir alanda 263 bin metrekare kapalı alana sahip bir şehir hastanesinin yapılmasıyla ilgili çalışma başladı. Bu hastane 554’ü normal yatak, 140’ı yoğun bakım yatağı, 100’u palyatif bakım yatağı, 6’sı mahkum yatağı olmak üzere toplam 800 yatak kapasiteli olacak. Şehir hastanemizde diğer birimlerin yanı sıra ülkemizde ilk defa hibrit ameliyathane yer alacak. Rize’de ÇAYKUR tarafından son 16 yılda yaş çay alımı karşılığında üreticilerimize toplam 6 katrilyon 800 trilyon ödedik. Milli tarım projemiz kapsamında Rize’de organik çayı yaygınlaştırmak için çalışmalar yapıyoruz. Organik çaya geçeceğiz. Rize’yi geçen yıl 800 bin turist ziyaret etti. Bunu daha da arttıracağız. Artık Rize’de oteller yapılmaya başladı” diye konuştu.
“24 Haziran seçimlerinde 2 farklı zihniyet yarışıyor”
“24 Haziran seçimlerinde 2 farklı zihniyet yarışıyor” diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bir tarafta durdurmaktan, kapatmaktan, çürümeye terk etmekten bahseden bir yıkım ekibi var. Diğer tarafta Türkiye’yi yeni projeler, eserlerle şahlandırmanın sevdasını taşıyan AK Parti var. Bir tarafta bölücü örgütün siyasi uzantılarına vagon olan aday var diğer tarafta terörün belini kıran irade var. Bu kardeşiniz Rize’nin bir evladı olarak terörün belini kahraman ordusuyla, polisiyle, jandarmasıyla ve güvenlik güçleriyle beraber kırıyor. Afrin kahramanlarına dil uzatan pespaye bir anlayış var. Diğer tarafta mücadelemizi yeni zaferlere taşımaya çalışan kararlı bir duruş var. Bir tarafta korku siyaseti var diğer tarafta hizmet siyaseti var. Bir tarafta faşist CHP zihniyetini diriltmeye çalışanlar var diğer tarafta hak, adalet ve özgürlük diyen bir anlayış var. Bir tarafta karanlık var diğer tarafta AK Parti’nin aydınlığı var. Bir tarafta Pensilvanya’da kurulan yıkım ittifakı var diğer tarafta 15 Temmuz gecesi meydanlarda kurulan cumhur ittifakı var. 24 Haziran günü milletimiz bu ittifak arasında bir tercihte bulunacak. Ya 3 benzemezin 16 yıllık kazanımlarımızı dinamitlemesine izin vereceğiz ya da ülkemizi tüm alanlarda güçlendirmeye devam edeceğiz. Ben ülkemizin ve milletimizin tercihinin yıkımdan değil inşadan ve ihyadan yana olduğunu görüyoruz. Özellikle Rize’li kardeşlerime güveniyorum. 24 Haziran Türkiye’de yeni bir dönemin ilk adımıdır. 24 Haziran Türk demokrasisinin bayram günü olacaktır. 24 Haziran büyük ve güçlü Türkiye’nin müjdesidir. Sandıkları boş bırakamayız. Tatilin telafisi olur ancak sandığın telafisi olmaz.”
Erdoğan, konuşmasının ardından alandan ayrıldı.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Rize Valiliği önünde düzenlediği mitinge katıldı.
Bu sezon Süper Lige yükselen Çaykur Rizespor'un kulüp başkanı Hasan Kemal Yardımcı ve teknik direktör İbrahim Üzülmez, 1. Lig şampiyonluk kupasıyla sahneye geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, Yardımcı ve Üzülmez, kupayla fotoğraf çektirdi.
CANLI YAYINA KATILDI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İsrail, bize 10 tane İHA verdi, Heron ve daha sonra arıza yaptı 2 tanesi, 8'i şu anda yarı kullanılabilir durumda. Böyle bir vaziyette. Amerika ise 'kongre izin vermiyor' diyerek bize insansız hava aracını vermedi. Kötü komşu ev sahibi yapar, biz şimdi kendi üretimimizi kendimiz yapıyoruz, hamdolsun artık ev sahibi konumuna gelmiş bulunuyoruz." dedi.
Erdoğan, Anadolu Yayıncıları Birliğinin 24 TV-360'ta canlı yayınlanan programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Trabzon'da muhteşem ve coşkulu bir miting yaptıklarını, ardından Ovit Tüneli'nin açılışını gerçekleştirdiklerini belirten Erdoğan, tünelin tarihi özellikleri itibarıyla kendileri için önemli bir proje olduğunu ifade etti.
Bu hattın Rize ve Erzurum'u birbirine bağladığına işaret eden Erdoğan, buraların geçilmez yerler olduğunu ve bu kış tünellerin tek tüp çalışmasına rağmen geçişlerin gerçekleştirilebildiğini söyledi.
Rize'ye geldiklerinde de mitingde büyük bir katılım, coşku ve heyecan olduğunu belirterek, "Bunlarla beraber tabi biz şu anda seçim kampanyası içerisinde bu güzellikleri yaşayınca onlar bize ayrı bir güç veriyor." ifadesini kullandı.
Yayının yapıldığı yerin anne ve babasının evi olmadığını, babasının rahmetli olmasının ardından annesinin köyüne geldiklerini ve burada yerleşim imkanı bulduklarını belirten Erdoğan, kardeşleriyle mevcut evi yaptıklarını aktardı.
Güneysu'ya geldiğinde ne hissettiğinin sorulması üzerine Erdoğan, "Bir huzur, bir rahatlamayı hissediyorum, duyuyorum. En azından hemşehrilerimle tabi bizim kuşakta çok fazla kalmadı. Bizim kuşaktan burada olanlarla görüşüyoruz. Kimi ebediyete göçtü, halen yaşayanlarla böyle biraz görüşme imkanı oluyor. Benim zaten geldiğimde buralarda kalma şansım taş çatlasın bir hafta." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, meselenin ana-baba ocağında bacanın tütmesi, varlığın burada devam etmesi olduğunu vurguladı.
Güneysu'nun siyaseti bırakması halinde dönüp gelebileceği bir yer olup olmadığına ilişkin soru üzerine Erdoğan, "Dönüp gelme noktasında, tabi özellikle sürekli kalma anlamında değil de ama bizim baba ocağımız, ana ocağımız var, oraya da gelip uğramak çok önemli, yani kökten kopmamak. Çocukluğumda babam bizi her yıl yaz tatillerinde buraya getirirdi ve yaz tatilinde babamla beraber burada bir ayımızı geçirirdik. O duyguyu keşke ben yine aynı şekilde yaşayabilsem." diye konuştu.
Güneysu'nun o dönemlerde nahiye olduğunu ve o zamandan bu zamana önemli değişiklikler yaşadığına değinen Erdoğan, "Biz burada tabi şimdi bu gelişlerle artık sıla-i rahim noktasında baba, dede bunlar olmadığı için o noktada değiliz ama o zaman bir sıla-i rahim anlayışıyla da bu ziyaretleri gerçekleştiriyorduk." ifadesini kullandı.
- "Neler yapılıyor haberleri yok"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer cumhurbaşkanı adaylarının havaalanı köprü, "Milli marka, milli üretim, sanayileşme, kendi tankımızı, topumuzu tüfeğimizi niye yapmıyoruz da yol, kaldırım, köprü yapıyoruz" şeklindeki eleştirilerinin hatırlatılması üzerine, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bunlar bizi takip etmiyorlar, takip etseler dahi, bilseler dahi yaptıklarımızı hiçbir zaman 'yapıyor' demiyorlar. Şu anda biz savunma sanayinde ilk göreve geldiğimizde yüzde 20 civarındaydı yerli sanayi üretimi, şimdi bu yüzde 65. Biz dışa bağımlılıktan bu oranda artık kurtuluyoruz. Şu anda Türkiye artık insansız hava araçlarını üretiyor mu? Üretiyor. Silahlı insansız hava araçlarını üretiyor mu? Üretiyor. Şu anda mesela tüfeklerde üretime geçtik, yapıyoruz. Aynı şekilde şu anda tankta prototip yapıldı, seri üretime geçilecek. Zırhlı taşıyıcılarda alternatifli zırhlı taşıyıcılarımız var. Mesela TOMA'lar vesaire bütün bunlar artık Türkiye'de yapılır hale geldi. Şimdi her geçen gün öz güven de arttığı için biz bu noktada yerli motorumuzu da yapar hale geliyoruz. Bunu yaptığımız andan itibaren zaten bu iş çok daha ileri kademelere taşınmış olacak."
Atak helikopterinin yapıldığını anımsatan Erdoğan, "Şimdi Atak helikopterlerini ben Sayın Berlusconi'nin İtalya Başbakanı olduğu zaman onunla görüşerek İtalyanlarla ortaklaşa bir üretime geçtik. Şu anda biz Atak helikopterlerini üretiyoruz ve hatta hatta ihracata da bu noktada Atak helikopterlerine de başladık, bu noktaya geldik. Bunların bunlardan haberleri yok ki. Türkiye'de savunma sanayinde neler yapılıyor haberleri yok." ifadesini kullandı.
Eğitim uçağı Hürkuş'u yapar hale geldiklerine işaret eden Erdoğan, "Ama bunlara sor, bilmezler. Bunlar dertli değil, biz dertliyiz. Mesela bizim şimdi kendi milli, yerli tüfeklerimizi üretir hale geldik, bunları yapıyoruz." dedi.
"Böyle bir hedefleri de mi yoktu muhalefetin?" şeklindeki soru üzerine ise Erdoğan, şunları kaydetti:
"Hayır, hiçbir zaman olmadı ki. Allah rahmet etsin Nuri Demirağ, Sivaslı. Nuri Demirağ yerli uçağı yaptı CHP zihniyeti o zaman Nuri Demirağ'ın bu üretiminin önüne geçerek o fabrikayı gaz ocağı fabrikasına dönüştürdü. Bunların mantığı, anlayışı bu. Bunlar Türkiye'de bir yerli, milli sanayi olması diye bir dertleri yok ki. Bir yerlerden aldıkları talimat neyse o talimatın gereğini yerine getiriyorlar. 'Yapma, etme, biz size veririz, işiniz mi yok ya, ne gerek var', çünkü bunlar müstemleke. Müstemleke yapıdan başka bir şey bekleyemezsiniz ama biz kendi irademizi koyduk.
Çünkü İsrail, bize 10 tane İHA verdi, Heron ve daha sonra arıza yaptı 2 tanesi, 8'i şu anda yarı kullanılabilir durumda. Böyle bir vaziyette. Amerika ise 'kongre izin vermiyor' diyerek bize insansız hava aracını vermedi. Kötü komşu ev sahibi yapar, biz şimdi kendi üretimimizi kendimiz yapıyoruz, hamdolsun artık ev sahibi konumuna gelmiş bulunuyoruz."
Türkiye'nin Rusya'dan alacağı S-400 füzelerine ilişkin Erdoğan, bazı NATO ülkelerinin S-400'lerin NATO konseptine ters olduğunu söylediğini anımsattı.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in ise buna karışamayacaklarını, Türkiye'nin kendi tasarrufu olduğunu ifade ettiğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yunanistan'ın S-300'leri var. Şu anda onda S-300 varken ona böyle bir şeyi söylemiyorsun. Öbür tarafta NATO dışında aynı şekilde Suriye'de bunlar var, herhangi bir şey söylemiyorsun. Türkiye'ye gelince böyle bir takılma politikası, bunu anlamak mümkün değil. Biz savunma sanayiine yönelik kendi ihtiyacımız olan ne gerekiyorsa bunların gayreti içindeyiz. Paranız olsa bile vermiyorlar. Ben kendi silahlarımı niye yapmamayım? Biz dedik ki 'Bunları beraber yapalım', ona da gelmiyorlar. Rusya bize sağ olsun çok uygun şartlarda kredi verdi. Hem de işin ikinci, üçüncü kademesinde ortaklaşa bir üretime gireceğiz. Ayrıca S-500'lerin ortak yapılması konusunda Rusya'ya teklif yaptım."
Erdoğan, 12 Haziran'da açılışı yapılan Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı'na (TANAP) ilişkin bir soru üzerine, bunun Türkiye'nin ne kadar stratejik konumda olduğunu gösteren önemli bir proje olduğunu vurguladı.
Birbirinin alternatifinin olmadığı ama Türk Akımı Projesi'nin de aynı şekilde önemli olduğunu ifade eden Erdoğan, "Bunların hepsi Türkiye'yi hat haline getiriyor. Buradan Avrupa'ya dağıtımı yapıyoruz. Avrupa şu anda bizden bunu satın alma durumuna gelecek. Sayın Putin, 'Bu konularda karar Türkiye'nin' diyor. Aynı şekilde TANAP ile alakalı biz sıkıntıya düştüğümüz anda oranı, miktarı artırabilme imkanına sahip olacağız. Bizim için doğalgaz olayı tehlike veya tehdit olmaktan çıkıyor." diye konuştu.
- "Türk Akımı, TANAP bize güç katıyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'yi gaz arzıyla tehdit mi ediyorlar?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Etme durumları olabilir. Şu anda Rusya bizim üzerimizden geliyor. Bulgaristan geçmişte bir yanlış yaptı, almadı. Alsaydı bu bizim için talihsizlik olurdu. Şimdi bizim üzerimizden geçmesi bize çok ayrı bir güç kattı. En yüklü doğalgazı biz alıyoruz Rusya'dan. Türk Akımı, TANAP bize güç katıyor. Batı, TANAP'tan kullanırken Türkiye ve Azerbaycan dayanışmasının en güzel örneğini de bulacak. Biz böylece burada stratejik bir konumda temsil görevini ifa edeceğiz."
Erdoğan'a, "CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, büyük projelere daha önce karşı olduklarını söylüyordu ama şimdi karşı olmadıklarını, kullanılan bütçeye karşı olduklarını söylüyor. Sizin döneminizde sermayenin tabana yayılmadığı yönünde eleştiriler de var. Buna katılıyor musunuz?" sorusu yöneltildi.
Bunun üzerine Erdoğan, "Bu adamlar ekonomiyi bilmiyor. Bunlar zannediyorlar ki ekonomi sadece cepteki paradır. Ekonomi sadece cepteki para değildir." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomide özellikle "kaynakların çeşitlendirilmesi" diye bir tez olduğunu, göreve geldikten sonra bunu yaptıklarını anlattı.
Kendi bütçelerini kullanmadan, yap-işlet-devret ve kamu-özel ortaklığını devreye soktuklarını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bunları yapmak suretiyle parayı kim buluyor? İşi yüklenecek olan firma buluyor. Sadece bizden zaman zaman Hazine garantisi istedikleri oluyor. O da bizim için çok çok önemli bir yük değil. Biz bu şekilde yüklenici firmalar ile anlaşırken yüklenici firma çok seri olarak üretimi yapmak durumunda kalıyor. Ne kadar erken bitirirse kendisi de o kadar para çabuk kazanacak. Onun için işe önem veriyor, sıkı tutuyor. Hastanelerde, yollarda, köprülerde, Marmaray'da bu anlayışla Türkiye'yi ayağa kaldırdık. Yüksek Hızlı Trenler de aynı şekilde. Bazıları 'Türkiye'de ekonomi zor durumda' diyor. Türkiye'de ekonomi zor durumda olsa bu yüklenici firmalar bu kredileri, rakamları nereden bulacaklar?"
Erdoğan, Moody's'in Türkiye hakkında kararlarına ilişkin, "İnşallah 24 Haziran'dan sonra o Moody's'e bir operasyon biz çekeceğiz. Biz Moody's'in üyesi olmadığımız halde olur olmaz açıklamalar yapıyor. Sıfır açıklaması yaptı, büyüme 7,4 çıktı. Ayıp denen bir şey var. Sen bu kadar önemli konumda bir firma olacaksın ve 'Türkiye'yi nasıl karalarım, onu nasıl zor duruma sokarım' diye adımlar atacaksın. Başaramayacaklar." değerlendirmesini yaptı.
- "OHAL 24 Haziran'dan sonra kaldırılacak mı?"
Muhalefetin OHAL nedeniyle rahat kampanya yapamadığı yönündeki eleştirileri hatırlatılarak, "OHAL 24 Haziran'dan sonra kaldırılacak mı?" sorusuna karşılık Erdoğan, şöyle konuştu:
"OHAL'in kampanyalara yansıyan en ufak yanı yok ki. Bir tane örnek versinler, OHAL nerede hangi kampanyayı engelledi? Bir defa bu OHAL, bizim göreve geldiğimiz zamandaki OHAL değil. Bu OHAL, tam aksine şu andaki terör tehdidi altındaki bölgeleri, bu tehditten kurtarmaya yönelik bir güvenlik tedbiridir. Biz göreve geldiğimizde OHAL vardı. Biz bir ayda kaldırdık. Bize o zaman 'Sadece OHAL'i kaldırın yeter' dediler ama yetmedi. Ondan sonra da terör aldı başını yürüdü. 24 Haziran'dan sonra bu göreve devamım halinde ilk işimiz inşallah OHAL'i kaldırmak olacaktır. OHAL'i kaldırmak demek, tamamıyla yok etmek, geri dönmemek anlamında değil. Biz terörü gördüğümüzde en sert tedbir neyse onu yine alırız. Fransa OHAL'i kaldırdı mı tamamen?"
- Batı'da İslam düşmanlığı
Programda Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, son dönemde Batı'da İslam karşıtlığının yükseldiği hatırlatıldı.
Erdoğan, bu soruya ilişkin şu açıklamalarda bulundu:
"Sabırla 24 Haziran'ı bir atlatalım. 24 Haziran'dan sonra özellikle Batı'nın güçlü ülkelerine gerekli olan tavırları, tedbirleri biz de koyacağız. Birinci derecede Almanya ile bunları konuşacağız. Bu gidiş, gidiş değil. Şu anda Almanya, tamamen FETÖ teröristleri ile tıklım tıklım dolu. Hepsi orada cirit atıyor ve bunlar marka isimler. Amerika, Hollanda, Belçika öyle. Buralarda tabii PKK/PYD/YPG var. Hepsi buralarda. Bunlara karşı aldığımız bizim de sinyaller, istihbarat teşkilatımızın tespitleri var. Eğer dost isek, NATO'da berabersek, AB'ye müzakereciysek gelin bu işleri çözelim diyeceğiz. Bu adımları da beraber atmayı planlıyoruz. Başka çaremiz yok."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin, kendisine yönelik "Benim rakibim bir beyaz Türk" ifadesine ilişkin, "Biz, ne beyaz ne zenci böyle bir şeyin içerisinde değiliz. Biz bu millete efendi değil, hizmetkar olmaya geldik. Eğer bu ülkede 'zenci Türklerden' bahsediliyorsa o biziz çünkü bizim yavrularımız okulların kapısından geri döndürüldü." dedi.
Programda Cumhurbaşkanı Erdoğan, "2005'te ilk Diyarbakır'da 'O Kürt sorunu benim sorunumdur' diyene kadar çok ciddi ret, asimilasyon politikalarıyla bölge uğraşıyordu. 'Kürt'üm' demenin suç olduğu dönemi geride bırakmak üzereydik. Dün bir gazete manşet atmış 'Muharrem İnce, Kürt sorunu dedi' diye." ifadeleri kullanılarak yöneltilen bir soru üzerine şunları söyledi:
"Bunlar zaten daha yeni uyanıyorlar. Bir defa inkar politikalarını dile getiren benim, ret politikalarını gündeme getiren benim, baskıcı politikalarını gündeme getiren benim ve bunlara karşı mücadeleyi veren ve aynı zamanda da tamamıyla bir defa 'Bu sorun benim sorunumdur' dedim. O zaman 'Bununla mücadeleyi vereceğim' dedim, verdim. Çözüm süreçleri vesaire vesaire, oralara geldik ve 'Şu anda bir Kürt sorunu yoktur' dedim. Ne zaman? Diyarbakır konuşmamda, şimdi son. Diyarbakır'da muhteşem bir katılım vardı. Akşam kanaat önderleriyle bir toplantım oldu. Ondan sonra havalimanına gelirken orada bir büyük dükkanda durduk ve birçok adımları attık. TRT Kürtçe'yi kim kurdu, biz kurduk. Kürtçe propagandanın yolunu kim açtı, biz açtık."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu memlekette 'Kürtçe şarkı söyleyeceğim' dedi diye yurt dışında hayatını kaybeden sanatçılar oldu." denilmesinin ardından sözlerini şöyle sürdürdü:
"Onlar oldu, aynı zamanda cezaevinde oğlunu ziyaret eden annelerin Kürtçe konuştuğu için cezalandırıldığı dönemler oldu. Bunları ortadan kaldıran kim, AK Parti iktidarı. Biziz ama bunlar hala bunu duymak istemiyor, görmek istemiyor. Bunu şu anda, yani benim Kürt vatandaşlarım adına ortada dolaşanlar çok iyi biliyorlar. Propagandalarını yaparken, sokaklarda o levhaları asarken bunları çok iyi biliyorlar ve burası Türkiye. Türkiye olarak biz bu noktada bu imkanları verdik ve her şeye rağmen verdik ama kusura bakmasınlar, hala bunu anlamamakta direnenler, millet de yeri geldiği zaman bunun bedelini onlara ağır ödetir."
- "Ciddiyetten tamamen uzaklar, desteksiz atıyorlar"
Muharrem İnce'nin, katıldığı bir programda Milli Savunma Üniversitesi Rektörü ile ilgili cümlesi ve dördüncü köprüye ilişkin sözleri anımsatılan Erdoğan, "Zaman zaman hayıflandığınız oluyor mu? 'Hakikaten karşıma ciddi bir rakip çıksaydı da şununla kora kor mücadele etseydim' dediğiniz oluyor mu?" sorusuna ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Olmaz olur mu? Her şeyden önce ben 'Bay Muharrem' derken, 'Bay Kemal' derken boşuna demiyorum. Bir defa bunlar ciddiyetten tamamen uzaklar, desteksiz atıyorlar. Zaten Bay Muharrem'i, Bay Kemal 'Ben artık bundan bir kurtulayım' diyerek bunu gönderdi, kendisi onun için aday olmadı. Bu da araziye çıktı, zannetti ki ben aday olursam herhalde koltuk için büyük bir avantaj yakalarım. Böyle bir avantaj yakalayamayacak. Hani diyor ya 'Bir çıktın yenildin, iki çıktın yenildin.' Şimdi aynı durum bunun için geçerli değil mi? Geçen söyledim bir yerde konuşmamda. Şimdi sen bakalım bu seçimden birinci çıkamazsan istifa edecek misin, bu işi bırakacak mısın? Bırakmayacaksın. Niye, senin için yeni bir sayfa açılacak."
İnce'nin sözlerini eleştiren Erdoğan, şunları dile getirdi:
"Şimdi burada Erhan Bey için 'FETÖ'cü' diyor önce. Tabii Erhan Bey tam onun cevabını verince 'İşte ben onu demek istememiştim' diyor. Dekan için aynı şeyi söylüyor. Sonra onunla ilgili de yine 'Niye üzerime geliyorsun?' Ya ne demek üzerine gelmek, sen adama iftira atıyorsun, adam da senin bu iftiranı düzeltiyor. Bundan neden rahatsızsın? Yani dekan değil ama adam şube müdürü. Şimdi sen bundan rahatsız olursan bu düzeltilmeyecek mi? Çünkü bu ciddi iftira ve sen de cumhurbaşkanı adayısın. Şimdi bunlarla beraber hayatları yalan üzerine kurulu. Şimdi biz bu yalancılarla mı meydanlarda mücadele edeceğiz ve bunu söylediğimiz zaman da çıkıyor bir ertesi gününde 'Bende yalan olmaz' diyor. Her şeyin yalan. 'Biz ne aldatan olacağız ne de aldanan olacağız' diye yola çıktık ama bunlarda böyle bir şey yok. Sadece bu değil, diğerleri de öyle. Hepsini alın, al birini vur ötekine."
- "Hangi zenci Türk? Senin böyle bir derdin oldu mu?"
Erdoğan, "Sayın Muharrem İnce'nin açıklamaları var; sizi 'beyaz Türk' olmakla itham ediyor. 'Ben zenciyim' diyor. Bu kategorik ayrım konusunda ne söylersiniz?" sorusu üzerine, şöyle konuştu:
"Bunların karakterinde var, yapılarında var. Böyle kasketi takmakla adam çiftçi olmuyor veya traktöre binmekle adam çiftçi olmuyor, geç o işleri. Şimdi onu yaparken öbür taraftan da deniz sefasındaki hayat, onlar da bir şeyi ortaya koyuyor. Hele hele ramazan gününde deniz sefaları çok daha farklı. Bizi konuşturtmasınlar, bizim edebimiz buna müsaade etmez, biz bunları konuşmayız. Biz, ne beyaz ne zenci böyle bir şeyin içerisinde değiliz. Biz bu millete efendi değil, hizmetkar olmaya geldik. Eğer bu ülkede 'zenci Türklerden' bahsediliyorsa o biziz çünkü bizim yavrularımız okulların kapısından geri döndürüldü ve bizim yavrularımız bu ülkenin üniversitelerinde okutulmadı. Kızlarımız, çocuklarımız imam hatip okullarından mezun oldular, katsayı engeline takıldılar. Tabii onları (kendi çocukları) kastediyorum."
"Şimdi sen neyi konuşuyorsun ya? Hangi zenci Türk? Senin böyle bir derdin oldu mu?" ifadelerini kullanan Erdoğan, "Bizim böyle dertlerimiz oldu, biz bunları yaşadık ve bizim çocuklarımız ülkemizde üniversite okuyamadılar, gittiler yurt dışında okudular. Kızlarım da oğullarımdan bir tanesi o da yurt dışında okudu ve başarılı da oralarda ilim tahsil ettiler. Kızlarım da oğlum da hepsi de. Onlara konulan bu engel neyin engeliydi? Beyaz Türk olmadıkları için mi? Şimdi kalkıyorsun lafını yapıyorsun. Laf ola beri gele, yok öyle bir şey." değerlendirmesini yaptı.
- "Neyin apoletini söküyorsun?"
İnce'nin Erhan Afyoncu ile ilgili sözlerine tepki gösteren Erdoğan, "Ondan sonra kalkıyorsun Erhan Afyoncu'ya takılıyorsun. Erhan Afyoncu kim, sen kim? Erhan Afyoncu'nun atılacak tırnağı olmazsın. Biz öyle bir insanı oraya getirdik, koyduk. Aynı şekilde dekan arkadaşın durumu da öyle. Aynı şeyi bu, İsmail Metin Paşa'ya yapmadı mı? İsmail Metin Paşa bir kahraman, sen kalkıyorsun onun apoletlerini sökecekmişsin. Kimsin sen ya? Neyin apoletini söküyorsun? O apoleti sen takmadın ki. O apoleti millet taktı. Dolayısıyla o da cephelerde, o dağlarda, Cudi'de, Gabar'da, Tendürek'te, buralarda teröristlerle savaştı, hala savaşıyor. Afrin'de aynı şekilde. Sen nerede, kiminle savaştın? 15 Temmuz'da verdikleri mücadele ortada. Sen ne yaptın? Siz teröristlerle beraber yürüdünüz." diye konuştu.
- "Siz protokol takılıyorsunuz her yerde"
Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi yaşananlara değinerek, şunları anlattı:
"O gece 15 Temmuz gecesi saat 23.17, Bay Kemal havaalanına iniyor ve tankların arasından kendi takımı onu alıyor, doğru Bakırköy Belediyesine getiriyor. Alanda o anda on binler var ve ben de 03.00 civarında oraya iniyorum ve ne diyor? 'Beni de haberdar etseydi, ben de beklerdim onu' diyor. Şu yalana bak ya. Oraya gelen kişiler sadece bir telefon duyurusuyla oraya geldiler. Cumhurbaşkanlarının, Başbakanının çağrısıyla oraya geldiler. Siz protokol takılıyorsunuz her yerde ve 7 Ağustos'ta da aynı şeyi yaptı. 7 Ağustos çağrıma önce 'hayır' dedi, son ana kadar 'hayır' demişti, son anda kendisine baskılar yapıldı ve bu baskılar üzerine kendisi Yenikapı'ya gelmek zorunda kaldı. Ondan sonra ne yaptı, hemen tornistan ama biz Sayın Bahçeli'yle o süreci o gün bugündür işlettik, işletiyoruz."
"FETÖ elebaşının iadesine ilişkin usul hatası tartışması ve Adil Öksüz'ün Almanya'da görüldüğü şeklinde bugün bir haber yansıdı, bu konularda ne dersiniz?" sorusu üzerine Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Bir defa FETÖ ile ilişkili olan o konu noktasında tamamen olay zaten kendisi de inkar ediyor, yalan. Kim inkar ediyor; Bay Kemal. Hatta televizyonlarda filan da yayınlandı. Bizden Adalet Bakanlığına gelip dosyaları incelemek istediler, ben de arkadaşlara 'Tamam gelsinler' dedim. Dört kişiyi gönderdiler, bunlardan bir tanesi de FETÖ'cü ve geldiler incelemelerini yaptılar, kendileri Bay Kemal'e raporu verdiler. Muharrem İnce'ye gittiğini de o söylüyor ve o raporda da 'Buna göre Amerika FETÖ'yü iade etmeliydi' diyor. Kim diyor? Bay Kemal diyor. Peki Bay Muharrem ne diyor? 'Bir şey yok' diyor, 'olay hep gazete kağıdı.' Şimdi bunların hangisine inanalım? Bay Muharrem böyle diyor, Genel Başkanı Bay Kemal böyle diyor. Adalet Bakanlığı da açıyor onlara her şeyi. Raporları hazırlayan kim? Cumhuriyet Halk Partisinin gönderdiği kendi avukatları."
"Bunu milletime bu şekilde anlatmam lazım ki milletim oyunu verirken yanılmasın çünkü bu tarihi bir oylama." ifadesini kullanan Erdoğan, "24 Haziran sıradan bir oylama değil, Türkiye küllerinden çok farklı bir şekilde zaten doğruluyor. 16 aydır bu süreç devam ediyor, inşallah bu 24 Haziran'da da bu süreç aynı kararlılıkla devam edecek. Bütün mesele burada benim vatandaşımın, benim halkımın Türkiye'nin dört bir yanında eğitimden sağlığa, sağlıktan adalete, emniyete, ulaşımdan turizme, dış politikaya bütün bu alanlarda yapılanları gayet iyi değerlendirmesi ve ona göre de oyunu kullanması." diye konuştu.
- "Adam büyümenin tanımını bilmiyor..."
Erdoğan, 1 milyona yakın taşeron işçinin kadroya geçirilmesine ilişkin soru üzerine bu konuya da değindi.
Bütün bu hesapların dört dörtlük yapıldığını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"1 milyona yakın taşeronlar yanında çalışan insanlara kadro verildi, bundan daha güzel birşey olabilir mi? Bu bir defa devrimdir ve bu riski, bu hesabı üstlenen bir iktidardır ve maalesef utanmadan şunu söyleyebiliyorlar: Malatya'da konuşuyor 'Sizin cebinize bir şey girdi mi?' diyor, 7,4 büyüdük ya... G-20'de Hindistan'ın arkasından ikinci sıradayız, OECD ülkeleri arasında birinci sıradayız. 'Sizin cebinize bir şey girdi mi?' diyor, 'Ne büyümesi?' diyor. Adam büyümenin tanımını bilmiyor, böyle bir durumla karşı karşıyayız ve sadece şu işsizlikle mücadelede işsizler ordusunu ortadan kaldırıp da 1 milyonu aşkın işsizi iş sahibi yapmak, taşeronlar noktasında bu insanlara kadro vermek, bunlar büyümenin en önemli işaretleri ama bilmiyor ve kalkıyor 'Bu sadece zenginlerin, rantiye sınıfının aldığı imkanlardır.' diyor."
- "Türkiye ekonomisinin dinamizmini net bir şekilde kanıtlıyor"
Türkiye'de 1990'lı yılların ortalarında ekonomik küçülmenin düşük çıkmasına sevinildiğinin belirtilmesi üzerine Erdoğan, "Tartışılmaz şeylerdi onlar, biz o dönemleri hatılamak istemiyoruz, o iş bitti. Biz şimdi artık diyoruz ki büyüyen bir Türkiye var, güçlenen bir Türkiye var ve bu da artık OECD'de, G-20 ülkeleri arasındaki değerlendirmelerde şöyle grafiğe baktığımız zaman, o grafikte Türkiye'nin durumu ortada ama bunu anlamak istemiyorlar ve şu anda bütün bu yatırımlar eğer sizin böyle bir büyüyen güçlü Türkiye olmazsanız böyle imkanlar olabilir mi?" ifadelerine yer verdi.
Erdoğan, Türkiye ekonomisinin ilk çeyrekte yüzde 7,4 büyümeyle bu noktaya geldiğine işaret ederek, şunları anlattı:
"OECD, G-20 onlar da ortada yani ekonomimiz ilk çeyrekte gerek hane halklarının tüketiminde, gerekse yatırımlarda çok ciddi bir gelişime sahne oldu. Özel tüketimde yüzde 11'lik ve yatırımlarda yüzde 9,7'lik reel büyüme iktisadi aktivitede ne derece ciddi bir hareketlilik olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Bunlar dünyanın birçok ekonomisinde zor rastlanan konulardır, rakamlardır. Türkiye ekonomisinin dinamizmini net bir şekilde kanıtlıyor, ispat ediyor. Özellikle yatırımlardaki ivme artışını, istihdama katkı, istihdamda çok ciddi bir sıçrama var ve ayrıca sürdürülebilir büyüme açısından da sevindici buluyoruz, bu da ortada."
Erdoğan, yatırımlarda son dönemde inşatta ciddi bir hareketlenme olduğuna dikkati çekerek, "Diğer yandan makine ve teçhizatta da istikrarlı bir artış kaydedildiği görmek bizleri memnun ediyor. Demek ki firmalarımız üretim kapasitelerini artırıcı yatırımlarını kararlılıkla sürdürüyor. İstihdam verilerine baktığımızda da ilk çeyrekte sınır dışı artışların devam ettiğine şahit oluyoruz. Ocak, şubat ve mart ortalaması verileri, son bir yılda tam 1 milyon 210 bin kişi yeni iş imkanı bulmuş vaziyette. İşte bunlar büyümenin nasıl geliştiğini, nasıl olgunlaştığını ortaya koyan, ispat eden... Ama Bay Kemal bunları anlamak istemiyor." ifadelerini kullandı.
- "Türkiye artık tamamen tırmanışa geçmiş vaziyette"
Dünya Bankasının, Türkiye'nin son 10 yılda yoksullukla mücadele eden ülkeler sıralamasında ilk üç ülke arasında yer aldığına ilişkin açıklaması olduğunun belirtilmesi üzerine Erdoğan, "1 milyon 210 bin istihdam derken bunu söyledim ama bunun dışında da taşeronlar noktasında bütün o birikimleri ne yaptık? Sıfırladık, bunlar şimdi neyi getiriyor? 2002'de Türkiye öyle bir konumdaydı, maalesef çok berbat durumdaydı ama şimdi Türkiye artık tamamen tırmanışa geçmiş vaziyette." diye konuştu.
Erdoğan'a, bir süre önce sosyal medya hesabından araç sayısına ilişkin paylaşımda bulunduğu hatırlatıldı.
Geçmiş dönemlerde halkın yaşadığı bazı zorluklara değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Evlerimizde buzdolabı filan hak getire, yoktu. Bizler giderdik yarım saat mesafeden kütük buz alırdık, onu alır eve gelirdik ve kovanın içinde o buzla soğuk su veyahut da soğutulması gereken ne varsa onunla yapardık. Nerede buzdolabı? Şimdi artık buzdolabında rekabet var. Marka rekabeti var bir de aldım, iki üç sene bu buzdolabını kullandım, şimdi daha yeni model çıktı hemen değiştiriyorlar. Bunlara geldik biz. Bunları görmüyor musunuz arkadaş ya? Fırın, ne fırını ya? Fırın mı vardı eskiden? Kuzine ile hem ısınıyorduk... Şimdi fırında da aynı şekilde rekabet var yani bu noktaya geldik. Çamaşır makinesi, böyle birşey mi vardı? Analarımızın çektiği çileler neydi ya? Şimdi merdaneli çamaşır makinesinden geçtik artık santrifüjlü çamaşır makinelerine... Nerelerden nerelere geldik. Bunları Bay Kemal görmüyor musun ya? Bay Muharrem sen bunları hiç hatırlamıyor musun ya?"
Programda, "Yerli otomobil projesini durduracaklarmış, böyle bir hayalleri var." denilmesi üzerine Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Ben inanıyorum ki milletim bize desteği verecek. Milletimin bize verdiği destekle, biliyorsunuz Tesla marka var. Tesla, Elon Musk ziyaretime geldi. Gerçekten çok farklı bir insan. Müteşebbis ve onunla beraber ve bu çalışmayı dedik 'Yapar mıyız seninle de?', 'Niye olmasın' dedi. Bu arada bizim bu 5 tane babayiğit çıktı, onlar 'varız' dediler. Şimdi bu ne zannediyor biliyor musun? Akaryakıtla çalıştırılacak araç.. Burada batarya türüyle bunlar işletilecek ve bunların tabii belli bir süre şarj süreçleri var. Bunlar için istasyonlar vesaire olacak ve buralarda bunları yapacağız. Bununla beraber de hemen süratle şu an proje çalışmaları devam ediyor. İnşallah 2020-2021 bilemediniz 2022'de yerli, milli araçlarımızı piyasaya süreceğiz. CEO'sunu biliyorsunuz atadım, CEO da çalışmasına başladı."
- "Millet bahçeleri her yerde olacak"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sizin önemli projelerinizden bir tanesi millet bahçeleri. Özellikle İstanbul'daki havaalanıyla ilgili muhalefet partileri diyorlar ki 'Burasını ya AVM yapacaklar ya otel yapacaklar.' Bu millet bahçeleri projesi ne durumda? Bir de sizin kıraathane projesiyle ilgili olarak Sayın İnce 'Kek bedava verilecek, çay bedava verilecek, proje bu mu?' dedi. Neler söylersiniz?" sorularını da cevapladı.
ABD'nin New York kentindeki Central Park'ın 3 milyon metrekare dolayında bir alana sahip olduğunu aktaran Erdoğan, İstanbul'da Atatürk Havalimanı'nın yerine yapılacak millet bahçesinin büyüklüğünün ise 12 milyon metrekare civarında olacağını bildirdi.
Erdoğan, millet bahçelerinin her yerde olacağını belirterek, "İstanbul'da da 5-6 noktada olacak. Projelerin üzerinde mimar arkadaşlar hepsi çalışmalarını yapıyorlar. Şimdi bu millet bahçesiyle İstanbul 'beton, beton' deniyor ya biz şimdi yeniden bu işi yeşillendirmeye, çimlik alanlar... Yani anne alacak çocuğunu, beyefendiyle beraber gelecekler, yuvarlanacaklar, top oynayacaklar vesaire..." ifadelerine yer verdi.
"Şimdi buna nerede kanaat getirdim." diyen Erdoğan, "Şimdi bu ramazanda Yenikapı'da bir programa geliyorum. Gelirken de bir baktım yol kenarında, çimenlerin üzerinde herkes mangal yapıyor. Arkadaşlara dedim ki 'Şöyle bir yaklaş bakalım', 'dur' dedim, indim. Tabii hepsi yaklaştılar, resim çektirelim filan falan. Bir taraftan onlarla resim çektirirken orada geldi aklıma; biz bunu niye yapmıyoruz..." diye konuştu.
Erdoğan, millet bahçesindeki detaylar hakkında da bilgilendirmede bulunarak, şunları kaydetti:
"Onlar için özel bu tür mangalları yapacakları özel ocaklar var. O şekilde yapmak suretiyle o sorun rahatlıkla çözülebilir. Bunu bizim yapmamız gerekiyor ve bütün mesele o yeşilin, Central Park'ın 3-4 katı olması. Öbür tarafta tabii Hyde Park var... Onu da aşacağız. Benim bütün arzum, gönlüm benim milletim anne, baba, çocuklar hep beraber bu tür yerlere gelip eğlenebiliyor mu? Çocukluğumuzda bu tür imkanlarımız vardı ama bu imkanlar ortadan kalktı. Şimdi biz bu imkanları yeniden tesis edelim istiyoruz ve bunların bir kısmında müzeler de yapacağız. Arazinin müsait olduğu yerlerde yer altında müzeler. O müzelerde de gelip yine tarihini, medeniyetini görsün. İşte aynen bu millet kıraathaneleriyle, onlar da yine bu noktada tam manasıyla örtüşen adımlar."
- "Ben millete bakarım"
"Ağaç diyorsunuz, yeşil diyorsunuz aslında kendisini sol olarak nitelendiren ve Gezi Parkı'nda bir ağaç için ortaya çıkan insanların bu millet bahçelerinin, stadyumların parka çevrilmesi hadisesini avuçlarını patlarcasına alkışlaması gerekiyor, öyle değil mi? Çünkü bunların hassasiyetleri buydu ama şu anda gördüğümüz kadarıyla ölü taklidi yapıyorlar. Ses seda yok." ifadelerinin kullanılması üzerine Erdoğan, "Ben millete bakarım. Ben millete 'millet bahçesi' dediğim anda alan ayağa kalkıyor. Şimdi sandık ne diyecek? Mesela 'millet kıraathanesi' dediğim zaman yine bakıyorum yeni yeni onu da şey yapıyorlar..." karşılığını verdi.
- BM'nin Filistin kararı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM'nin Filistin kararına ilişkin, "Filistinli sivillerin korunmasıyla ilgili Güvenlik Konseyinde ABD'nin veto ettiği karar tasarısı, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda 120 oyla kabul edildi. 8 ret, 45 çekimser. Amerika yine hüsrana uğradı." değerlendirmesinde bulundu.
Bütün bu koşuşturma arasında torunlarını özlemesiyle ilgili soru üzerine Erdoğan, "Bugün gerek kızıma gerek Selçuk Bey'e 'Gelin beraber şu Trabzon, Rize seyahatini yapalım, Ovit Tüneli'ni beraberce yapalım. O ara işte bak evimizde de bir çekim var, o çekimde de beraber oluruz, ben de Aybüke'mi orada bir görme imkanım olur' dedim. Tabi bize ayrı bir sinerji veriyor, ayrı bir güç veriyor. Programa da onun için böyle dinamik girdim." dedi.
- Ramazan Bayramı ve seçimlerle ilgili mesajları
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ramazan Bayramı ve 24 Haziran seçimleriyle ilgili mesajlarının ne olduğunun sorulması üzerine şunları kaydetti:
"Bu akşam Fenerbahçe Doğuş maçı vardı. Şampiyon oldu, onun için de tabii onların da şampiyonluklarını bu vesileyle kutlamış oluyoruz. Tebrik ediyoruz. Bugün de Yalova'dayım. Yalova mitingini de çok çok önemsiyorum. Akşam İstanbul'da sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya geleceğim, onlarla bir iftarım var ve bundan sonra tabii artık son günlere giriyoruz. Bayramda da yine programlarım var. İlçeleri dolaşacağım. Üçüncü gün de büyük İstanbul mitingi var."
Anadolu'daki tüm medya mensuplarına Rize'den selam ve sevgilerini ileten Erdoğan, "Birliğiniz, beraberliğiniz daim olsun diyorum ve inanıyorum ki bu dayanışmamız, bu birliğimiz, beraberliğimiz bu yanlış zihniyetlere de inşallah ülkemizde bir iktidar imkanı vermeyecektir çünkü çok yalan söylüyorlar." değerlendirmesini yaptı.
- "Bay Muharrem'in bunlardan haberi yok"
Muharrem İnce'nin burslarla ilgili söylemlerine de değinen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Çok ilginç, burs meselesinde 'vereceğim' diyor. Sanki ben burs vermiyorum. Biz geldiğimiz zaman üniversite öğrencisinin aldığı burs 45 liracıktı. Anayasa Mahkemesine başvurarak belediyelerin ki ben de belediye başkanlığı yaptığım dönemelerde bunu yaşadım, belediye burslarını da onlar kaldırdı. Çok ilginç, bakın burada onu da söyleyeyim, yüksek lisans 940 lira, doktora öğrencilerine bin 410 lira biz burs veriyoruz şu anda. İnanın bundan bunların haberi yok ama geldiğimiz zaman bu 45 liraydı. Oradan buraya bunu çıkardık ve yurt dışına öğrenci gönderme noktasında da orada da 1929'dan 2002'ye kadar 73 yılda yurt dışına yüksek lisans ve doktora için gönderdiğimiz öğrenci sayısı 9 bin 540. 2003 biz geldik, 2018 arasında ise 9 bin 187. Bakın bu kadar kısa sürede biz 9 bin 187 gönderiyoruz, onlar 9 bin 540'ı 73 yılda gönderiyorlar. Bitmedi, yurt dışı bursları için 2002'de ayırdığımız bütçe 48 milyon lira. 2018'de ayırdığımız bütçe 390 milyon lira. Bu yıl toplam bin 200 öğrenciyi burslu olarak yine yurt dışına gönderiyoruz. Bay Muharrem'in bunlardan haberi yok. Öyle koşturuyoruz biz, kurulan açılan bu yurtlar, üniversiteler... Şu an artık Türkiye'de üniversitesi olmayan ilimiz yok. Bir de geçenlerde 'Üniversiteleri ücretsiz yapacağız' dedi. Üniversiteler ücretli mi? Devlet üniversiteleri bir defa ücretsiz, haberi yok."
- Öğretmen atamaları
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Bütün öğretmenleri atayacağız." sözüne de değindi.
Bu konuyla ilgili ihtiyaçlar doğrultusunda alım yaptıklarını vurgulayan Erdoğan, şunları dile getirdi:
"İşte Bay Kemal'in palavralarından bir tanesi de bu. Neyi atıyorsun? İhtiyacın olduğu yere bunu atarsın. Yöneticilik budur, sevki idare budur. Bugün bir kızımız oradan bir kağıt, kart açtı. 'Kızım' dedim, 'Yani onu Bay Kemal yapsın.' Ama biz bu yıl 20 bin öğretmen atayacağız. Niye aldatalım sizi? Bu sefer alkışlamaya başladı. Yani gerçekçi olmamız lazım. Ekonomide bir kaide vardır. Yatırım fizibl olan alana yapılır. Biz de bir defa burada ihtiyaç varsa oraya yatırım yaparız. Kadro şişkinliği denilen olaya fırsat vermemek gerekir. Kadro şişkinliği olmadan ne kadar ihtiyacım var benim, 'bu kadar', onu almalıyız. Biz hiçbir dönemde alınmayan öğretmen aldık. Yine alacağız ama ihtiyacımız miktarında alacağız."
Vatandaşların Ramazan Bayramı'nı da tebrik eden Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Sevgili halkıma en kalbi duygularla selam, sevgilerimi gönderiyorum. Bayramlarını tebrik ediyorum. Aman ne olur sandıklar ihmal edilmesin. Bayramı her zaman yaparız ama sandığı her zaman karşımızda bulamayız. Bu vesileyle bayram için memleketlerine giden gelenler aman gece yolculuklar dikkat, bu seyahatlere dikkat. Bu kazaları görmek, duymak istemiyoruz. Gerekirse bir hafta gitmesinler, şu seçimi de hayırlısıyla atlatalım. Bu seçimden sonra da inşallah bayram ziyaretlerini, tatil ziyaretlerini gerçekleştirirler. Allah'a emanet olsunlar."