Bahattin Boncukçu, Rize’de önceki hafta yaşanan şiddetli yağışlarda en fazla hasarın Senoz Vadisi’nde yaşandığını belirterek “Bu vadide canlı yaşamın devam etmesini istiyor ve inanıyorsak, hem geçmişte yapılanları hem de bundan sonra yapılması planlanmış/planlanacak olan bütün faaliyetlerin yeniden bütüncül bir yaklaşımla ele alınma zorunluluğu vardır” dedi.
“Yüzlerce yıldır yaşadığımız ve bundan sonra da yaşayacağımız Doğu Karadeniz’in bu cennet vadilerine hesapsız kitapsız müdahale etmeye başlandıktan sonra bu felaketleri yaşar olduk” diyen Boncukçu “Doğayla barışık yaşamaya donuk kadim kültürümüzü kaybettiğimiz doğrudur. Ancak bu durumun sorumlusu vadi halkı değildir. Bundan dolayı bölge insanını suçlamak, sorumlu tutmak hiçbir şekilde doğru ve hakkaniyetli bir değerlendirme olamaz. Evet, yol talebi bölge insanından gelmiş olabilir, bu doğrultuda yoğun talep, baskı oluşturulduğu da doğrudur. Bu çağda böyle bir talep haklı bir taleptir. Kimse vatandaş yol istedi, bizde yaptık deyip, meydana gelen felaketin sorumluluğunu bölge insanına yükleyemez, yöneticilerin böyle bir hakkı yoktur. Hangi araziye hangi usulle yol yapılması gerektiğini devletin ilgili birimleri bilmesi ve buna göre plan ve uygulama yapması gerekir. Bu çalışmaların gelişigüzel yapıldığını hatta yapılan yol çalışmaları esnasında yanlış uygulamaları görüp ilgilileri uyarmış onlarca vatandaşın sitemini vadide duyarsınız. Onun için hiçbir yetkili makam Senoz‘luları sorumlu tutmasın. Senoz Vadisi’ndeki tahribatı engellemek için gerek STK’lar ve gerekse birey olarak yaşadığımız son felaketi yıllar öncesinden öngörüp ilgili makamları uyarmışız. Vadideki geleneksel mimariye aykırı gelişi güzel yapılaşmanın, altyapı-yol tesisi faaliyetlerinin, taş ocaklarının, kum-mıcır eleme tesislerinin, HES projelerinin vadi doğasını nasıl tahrip edeceğini ön görerek, bizler gerek demokratik haklar çerçevesinde ve gerekse hukuki süreçlerle uyarı görevimizi yaparak duyarlılığımızı ortaya koymuşuz. Onlarca yargı kararına rağmen ne yazık ki, kanun koyucular-ülkeyi yönetenler ikna edilememiş, koca vadi 3-5 iş adamının rant hesabına kurban edilmiştir. Bizler mücadelemizden vazgeçmedik, geçmeyeceğiz de. Üç gün önce 15. davayı açtık. Dava dilekçemizde dedik ki; projelerin tek tek çevresel etki değerlendirmesine (ÇED) tabi tutulması yanlış bir yaklaşımdır ve bu konuda kesinleşmiş yüksek yargı kararı vardır. Bunu görmezden gelemezsiniz” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Senoz için çağrıda bulundu
Boncukçu, yüksek eğimli yamaçlarda HES projelerine düşü yüksekliği oluşturmak için yapılan kazılar, çıkan hafriyatın yamaçlara, dere yataklarına dökülmesi, dere yatağının kesitlerinin değiştirilmesi, dere yatağı tabanının stabilitesiyle oynanması, taşocakları, kum ocakları, yapılaşma, yol su gibi diğer altyapı tesislerinin bugüne kadar uygulandığı şekliyle bundan sonrada yapılacak ise cennetten bir köşe olan Senoz Vadisi’nin artık Cehennem çukuru olmaya aday olduğuna dikkat çekti. Bonukçu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da çağrıda bulunarak şunları söyledi: “Senoz Vadisi'ni lütfen bir gezin. Bizlerin, yanlış planlamalarla tehdit edilen ata topraklarını, yaşam alanlarını korumak dışında hiçbir gayesi yoktur. Önümüzde, arkamızda herhangi bir kurum, kuruluş,örgüt ya da yabancı devlet yoktur. Siz de takdir edersiniz ki, Doğu Karadeniz sadece Uzungöl ve Ayder’den müteşekkil değildir. En az onlar kadar hatta onlardan daha güzel vadiler, bölgeler vardır.Bu güzelliklerin birer Ayder, Uzungöl olmasına müsaade etmeyeceğinize inanıyor ve güveniyoruz. Bu vadide canlı yaşamın devam etmesini istiyor ve inanıyorsak, hem geçmişte yapılanları hem de bundan sonra yapılması planlanmış/planlanacak olan bütün faaliyetlerin yeniden bütüncül bir yaklaşımla ele alınma zorunluluğu vardır. Yaklaşık 45 km uzunluğundaki bir vadinin dere yatağında bozulmayan belki sadece 7-8 km’lik alpin zonunda kalan yukarı havza bölgesidir. Bu yükü bu vadi kaldıramaz, bunu görmek ve anlamak zorundayız.”