Türkiye Mayıs 2007de Cumhurbaşkanını seçecek.
Seçimin şekli şu anki anayasamızda çok açık ve net bir şekilde bellidir
Yani Cumhurbaşkanını Türkiyede meclis seçer.
Yüce meclis bu görevini en güzel şekilde icra edecektir.
Cumhurbaşkanlığına aday olma şartları da bellidir.
Belli olmayan bir şey var; CHPnin aday belirleme konusundaki sözüm ona hassasiyetleri!
Ak Partinin adayı üç aşağı beş yukarı anlaşılmaktadır. O da zannımca Recep Tayyip Erdoğandır. Bu zannım da doğanın gereğidir.
Ülkemizin kalkınmasının önündeki engellerin başında gerginlik politikaları ile yaşamaya alışmamız geliyor. Gerginliğin temelinde yatan ise ülke yönetimindeki iki veya üç başlılıktır.
Kalkınmış ülkeler, kalkınmayı asırlar boyu sürdürenler, bunu hep tek sesli oldukları dönemlerde gerçekleştirmişlerdir.
Osmanlı Devletinin başı tekti, ABDnin başı tek.
Türkiye de bu anlamda tek başlı olma yolunda adımını cumhurbaşkanlığı seçimiyle atmış olacaktır.
Seçilecek olan cumhurbaşkanı yasa değişikliği yaparak yarı başkanlık veya başkanlık sistemini gündeme getirerek hem cumhurbaşkanı hem de başbakan olarak tek başlı sistemi hayata geçirmelidir. Belki kalkınır, tam bağımsız ülke oluruz.
Çatallı kazık toprağa dikilmediği gibi, iki başlı ülkelerin de işlerini yerli yerine dikemedikleri gözlenmektedir.
Artık Türk vatandaşları yukarılardan farklı sesler istemiyor. Yönetimde tek ses, tek yetki, tek güç istediğini seçimlerde, sandıklarda ortaya koymuştur.
Türkiyede çözülemeyen kangren olmuş konular, tek başlılıkla mutlaka çözülecek, sorumlular net bir şekilde ortaya çıkacaktır.
Artık Türkiyede kimse bu ülke benim tapulu malımdır deme hakkına sahip değildir.
Ak Partinin ilklerinden biri de Cumhurbaşkanlığı seçimini yapıp yarı başkanlık sistemini gerçekleştirmesi olacaktır kanımca.
Recep Tayyip Erdoğanın cumhurbaşkanlığına aday olup ülkeye başkan olarak hizmet vermesi bir görevdir.
Böylece Türkiye de birtakım sancılarından kurtulmuş olacaktır.
Artık kaldırımlardan kimse medet ummasın.
Şu anda sokaklara inmek isteyenler, gerekçelerini ortaya koymalı, varsa haklılıkları, sokaklarda yürüyüp demokratik tepkilerini mutlaka dillendirmelidirler. Aksi halde boşu boşuna enerji harcamanın hiç kimseye geçmişte faydası olmadığı gibi bugün de olmayacaktır.
Kaldı ki hukuk dışı, demokrasiye ters gelen hareketler Türk toplumuna yakışmayan bir tarzdır.
Temennimiz 2007 cumhurbaşkanlığı seçiminin kurallar içerisinde yapılarak Türk devletine, Türk milletine hayırlı olmasıdır. Ve bu da gerçekleşecektir.