Röp: Emel Yeşiltaş
Bu hafta Çaykur Rizesporun başarılı ve tecrübeli oyuncusu Ulaş Ortakaya ile çok keyifli bir söyleşi yaptık...
Röportajı kabul ettiğiniz için teşekkür ediyorum Ulaş bey.
Rica ederim. Bende bana bu değerli röportaj fırsatını tanıdığınız için sizlere teşekkür ederim...
"Ulaş Ortakaya" yı biraz tanıyabilir miyiz? Futbolcu olmak çocukluk hayaliniz miydi?
27.09.1976 Ankara doğumluyum. Evliyim biri erkek, biri kız 2 çocuk babasıyım. Marmara Üniversitesi Spor Akademisi mezunuyum. 12 yaşından beri futbolun içindeyim. Türkiye liglerinin bir çok takımında çoğu kategori ve gruplarında değisik takımlarda forma giyerek Türk futboluna hizmet etmeye çalıştım.
Futbolcu olmak çocukluk hayalim değildi aslında. Futbolu sevdiğim için içten ve candan oynuyordum. Minik yıldız genç takımlarda oynarken amatör ruh ve arkadaşlık üst seviyede olduğu için insan bulunduğu o anın tadından ilerisi için hedef koymuyor yada ben kendi şahsım adına koymadım. Futbolcu olacağım, orada burada oynayacağım demedim. Sonra baktım ki yaşım 18 olmuş. Yöneticiler beni çağırıyor gel profesyonel oluyorsun. Futbol oynamana karşılık şu kağıtları imzala, şu paraları al diyorlar. Ben de içimden deli mi bunlar? Ben bu paraları vermeselerde oynayacağım zaten diyordum (Ulaş bunları anlatırken gülmekten kendimizi alamadık) ve profesyonel futbol yaşantım böyle başlamış oldu.
Futbola nerede başladınız ve hangi takımlarda oynadınız?
Futbola ilk olarak İstanbul Bakırköy Yücesporun alt yapısında başladım. Daha sonra genç takım seviyesinde Ankara Gençlerbirliğine transfer oldum. Burada alt yapısının tüm kategorilerinde oynadıktan sonra profesyonel takıma yükseldim. 2 sene A takım kadrosunda yer aldıktan sonra sırasıyla Balıkesirspor, Ayvalıkgücü, Sapancaspor, Kasımpaşa, Ağrıspor, Üsküdar Anadolu, Yıldırımbosna, Beylerbeyi, Darıca Gençlerbirliği, Kardemir Karabükspor, Karşıyaka, Uşakspor, Eskişehirspor, Diyarbakırspor ve son olarakta halen Çaykur Rizespor forması giymekteyim.
Futbolcuların çoğunun lakapları olur. Sizin de lakabınız var mı Ulaş bey?
Yok benim herhangi bir lakabım olmadı.
Bu yıl Çaykur Rizespor Bankasya 1.Ligden düşmekten son dakikalarda kurtuldu. Çaykur Rizesporun gelecek hedefleri hakkında bize neler anlatacaksınız?
Gerçekten bu yıl Çaykur Rizespor ve kendi adıma çok iyi bir sezon olmadı. Benim kendi adıma futbol yaşantımda ikisi 3. Ligden 2. Lige, diğer ikisi de Bank Asya 1.Ligden Süper Lige olarak 4 şampiyonluğum var. Rizespora gelmeden önceki son iki sezonumda üst üste 2 şampiyonluk yaşamıştım. Eskişehirsporda ve Diyarbakırsporda üst üste şampiyonluk yaşayan biri olarak 3. şampiyonluğu da Rize'de yaşamak istiyordum ama nasip değilmiş. Aslında çok önemli transferler yaparak şampiyonluğa oynayacak bir ekip kuruldu ve ilk 10 hafta herşey istediğimiz gibi gitti. Fakat ne hikmetse 10. hafta liderken inanılmaz bir düşüş yaşayarak ligi son hafta düşme yada düşmeme niteliğinde bir maç oynayarak kapattık. Geçen seneden tüm camia olarak ders çıkartmış olmalıyız. Bu sene Çaykur Rizesporun hedefi her zamanki gibi yine Süper Lig. Gerçekten çok üst düzeyde çok kaliteli bir yönetime sahibiz. Hocamızda Türkiye liglerinin en önemli isimlerinden biri. Zaten tesis, stad ve taraftar konusunda Rize Süper Ligi hak eden bir şehir. Bu seneki transferler oturur, geçen senelerde yaptığımız hataları da tekrarlamazsak ben inanıyorum ki Çaykur Rizespor bu sene hedeflemiş olduğu Süper Lige çıkacaktır.
Oynayıpta unutamadığınız bir maç ile ilgili ilginç bir anınız var mı?
Benim profesyonel futbol kariyerimde 400'ün üzerinde 500'e yakın lig maçı vardır. Tabiki çok önemli maçlar oynadım. Final maçları, düşmeme maçları, şampiyonluk maçları. Birbirinden değerli maçlar oynadım. Ama en son aklımda kalan 2 sene önce Diyarbakırspordayken ligin bitimine 4 hafta kala kendi sahamızda oynadığımız Güngören Belediyespor maçını unutmam herhalde. Çünkü Güngören düşme potasında can çekişiyor. Bizden puan alsalar kümede kalıyorlar, biz puan kaybetsek çıkamıyoruz gibi bir maç. Çok değerli bir maçtı ve favori bizdik ama maçın 15. ve 25. dakiklarında Güngörenin 2 şutu golle sonuçlandı. Herkes şokta ilk yarı kendi sahamızda 2-0 mağlubuz. Devre arası herkes çevireceğiz bu maçı yeneceğiz falan birşeyler diyor ama gerçekten şoktayız. İkinci devre basladı 70. dakikaya kadar maç 2-0 ve ben içimden artık bu iş bitti biz çıkamadık haftaya da Kasımpaşayla oynayacağız onlarada kaybedersek Kasımpaşa çıkıyor diye geçirmeye başlamıştım. Umutlarım tükeniyordu 73. dakikada Emrah karanbol bir gol attı 2-1 oldu umutlandık biraz ama 15 dakika var. En fazla berabere biter diyordum içimden. İnanın o son 15 dakikayı hala yaşıyorum. Son 15 dakika heralde rakibin kalesinin önünde oynandı ve biz 88. ve 90. dakikalarda art arda attığımız gollerle maçı 3-2 kazandık ve inanılmaz bir maç çevirdik. Bu maç aklımda kalan değerli maçlardan bir tanesi. Spiker gibi maçı anlattım değil mi? (dedi ve güldük)
Birazda özel hayata girelim. Ulaş Ortakaya nasıl birisidir?
Ulaş Ortakaya evine bağlı, boş zamanlarını çocuklarıyla geçirmeye çalışan ev hayatını ve ailesi ile olmayı seven birisi. Herkes gibi gezen, alışveriş yapan, sinemaya, restoranlara, cafelere giden ara sırada kitap okuyan birisiyim. İnsanlarla iyi ilişkiler kurmayı yardım severliği dürüst ve doğru olmayı ilke edinmiş bir insanım.
Gelecek ile ilgili hedefleriniz nelerdir?
Gelecek ile ilgili tabiki ilk önce futbol hayatımın son yıllarındayım. Bu son yıllarımda bulunduğum kulüplerde aldığım paraların hakkını ödemek ve bu kulüplere verimli olarak hayırlı ve sağlıklı bir şekilde faal futbol yaşantımı noktalamak istiyorum. Daha sonra okulumun da bana katkı sağlayacağı bölümümden dolayı antrenörlük, klüp menejerliği veya ülkemizde boşluğu gerçekten hissedilen dürüst ve namuslu insanların çok az olduğu futbolcu menejerliği hedeflerim arasında olabilir. Yani bir şekilde yıllardır emek verdiğimiz, hizmet ettiğimiz Türk futbolunun içinde kalmak istiyorum tabiki. Aslında bu konuda alcak gönüllülükte yapmak istemiyorum çünkü yıllardır Türkiyenin her liginde her kategori ve grubunda oynayan bir futbolcu olarak ben ve benim gibi yaşantısını daha çok alt liglerde geçirmiş futbolcuların bu işin mutfağından geldiğine inanıyorum. Kendi adıma şunu söylüyorum futbol oynamamış, maç seyretmemiş, topun ağırlığını bilmeyen, formanın kutsallığını anlayamayan değişik iş kollarından futbol sektorünün Türkiye için lokomotif bir sektör olduğunu gören, futboldan uzak insanların ve çogu da yalanlarıyla beraber yönetici, menejer yada buna benzer değişik sıfatlarda kişilerin bizim emek verdiğimiz sektörün içinde yer bulmaları beni daha da kamçılıyor ve kesinlikle çok yakın bir zamanda genç, dinamik ve dürüst bir Ulaş Ortakaya'nın bu sektörün her hangi bir merciisinde olacağını söylüyorum.