Ülke olarak büyük bir sınav sürecinden geçiyoruz. Rabbim bu sınavımızı kolaylaştırsın ve rahmetle neticelendirsin.
“Şeriat-ı fıtriye”= “Düzeni ve ahengi sağlamak için Allah tarafından kâinata / evrene koyulan ve bütün varlıkların uymak zorunda olduğu kanun ve kuralların tamamı.” diye tanımlanır sözlüklerde.
Tabiata / doğaya yönelik olanlara kim, hangi inançla yönelir ve doğayla uyum sağlarsa, doğa onunla barışık yaşar. Tüm evreni ve doğayı yaratan Allah, her şeye bir nizam, kanun koymuştur. O’nun yaratışında eksiklik ve fazlalık görülmez, her şey tam olması gerektiği gibidir. O’nun ilminin eseridir. Kim bu ilmin doğrultusunda hareket ederse mutlu sonuca ulaşır; aksi istikamete de kim ve hangi inanç yönelirse, onlar da mutsuz olur.
“Şeriat-ı fıtriye” hayatın her safhasında vardır. Doğada olduğu gibi, insanın yaratılışında da mevcuttur; çünkü “İnsan başıboş yaratılmamıştır.” (Kıyamet, 36) İnsan, kendi yaratılış ilmine vakıf ol(a)maz da saparsa, iç patlama yaşar.
“Böylece sen, batıl olan her şeyden uzaklaşarak yüzünü kararlı bir şekilde (hak olan) dine çevir ve Allah’ın insan bünyesine nakşettiği fıtrata uygun davran; (ki) Allah’ın yarattığında bir bozulma ve çürümeye meydan verilmesin; bu, sahih (bir) din(in gayesi)dir; ama çoğu insanlar onu bilmezler.” (Rum suresi, 30. Muhammed Esed tercümesi))
“Şeriat-ı fıtriye” doğada, insan yaratılışında ve hayatında olduğu gibi devletlerin yönetiminde de vardır. “Başıboş bırakılmayan insan”, toplum oluşturup devletler kurduğunda da başıboş bırakılmaz, hareket edemez. Başıboşluk, Allah’ın yarattığı düzen, kural ve yasaların dışında hareket etmektir ki, bunun adı kaostur, savaştır.
“Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.” (Maide suresi, 44)
“Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerin ta kendileridir.” (Maide, 45 )
“Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar fâsıkların ta kendileridir.” (Maide, 47)
Âlemleri yaratan, yarattıklarına düzen ve yasa koyan her şeyi en iyi bilendir ve yaptıklarında asla yanılmayandır.
Depremin yararlarından söz eden bilim adamları vardır ve üç türlü yararından söz edilir:
“”Organik olmayan madenlerin nerede ise tamamı fay hatları nedeniyle oluşmaktadır. Bor madeninin zenginliği buna bağlıdır.
Doğal maden suları deprem fay hatları nedeniyle oluşmaktadır.
İçilecek kaynak suları ve ılıcalar da benzer fay hatlarının eseridir.”
Deprem bir doğa olayıdır ve önüne geçilemez; ama depreme karşı önlem alınabilir. Fay hatları üzerinde evler kurulmaz ve depreme dayanıklı evler yapılır. Bunun için ise insanın fıtratının bozuk olmaması gerekmektedir. Varlık içinde bağımsız bir birim yoktur, her şey, herkes birbirinin tamamlayıcısıdır. Zaman zaman “kelebek etkisi”nden söz edilir, doğrudur. Tevhid / birlik” kuralı varlığın her yerinde ve aşamasında vardır ve buna uyulmadığında kötü sonuçlar doğmaktadır.
Kendi içinde fıtratını bozan bir insan, bireysel kıyameti kendi içinde yaşarken, bunun, Allah’ın koyduğu yasalara uyması düşünülemez. Mühendis de olsa, müteahhit de olsa, yüz kilo demir kullanacak olduğu yerde seksen kilo kullanır, çimentosundan çalar ve fıtri yasalara ters hareket ederek yüzlerce insanın ölümüne neden olur, cinayet işler. Çünkü kendi içindeki yaratılış yasasına (Fıtrat kanunu) aykırı davranmaktadır ve “Allah’ın yarattığında bir bozulma ve çürüme meydan vermektedir.” Böyle olduğu için (Tevhid yasasına uymadığından) doğa infilak etmektedir. Rezidans yapma ilmini öğrenmiş, ama kendi yaratılış ilminden habersizdir, irfanla tanışmamıştır; bu nedenle asıl cahil olan odur ve de ahlâksızdır.
Yaratılış yasalarını bozan insanlar dengesizdir. Bu insanlar bir devleti veya dünyayı yönetmeye kalkışırlarsa, dünyadaki hem maddi hem manevi ortam dokuz şiddetinde depremle sarsılır. Bugün ABD’yi ve onun ülke içindeki ve dışındaki hempalarını böyle okumak gerekir. Hâlâ yalan yanlış haberler yayarak “kefere”liklerini devam ettirmeye çalışıyorlar.
“İlâç, dünyada iyileştirmek için, hastadan başka kimseyi aramaz.” (Mevlâna)
İnanıyorum ki, bu deprem olayı, ülkemizi nurlu, aydınlık ufuklara çıkaracaktır. Bu, yeniden doğuştur, milattır.
Hayatın da mematın (ölüm) da mümin için bir rahmet olduğunu bunlar nereden bilsinler? Rabbim hidayet versin.
ZEYL: Depremde ölen müminlere Allah’tan rahmet diliyorum. Yaralılara acil şifalar, kalanlara da sabr-ı cemil ihsan etmesini Rabbimden niyaz ediyorum.
D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci