Rize basınını anlamakta zorluk çekiyoruz zaman zaman.
Tüm Türkiye'de bunca acı ve keder varken bizim televizyonlarda hala kemençe ve tulum havaları çalıyor.
Akşam, memlekette ne var ne yok diye eline kumanda alıp, Rize kanallarından birine zaplayınca, karşınıza ya kemençe ya da tulum çıkıyor.
Memleketin, yöresel değerlerinin öne çıkmasına karşı değiliz. Ancak işin tadını bu kadar kaçırmanın da anlamı yok.
Artık gına geldi herkese. Hayatında Rize'ye gelmeyen biri bu kanalları bir hafta izlesin sanır ki Rize'de millet yatağa bile tulum ile kemençeyle giriyor.
Oysa Rize, görsel yayıncılığa diğer bölgelere göre bir adım önde girmişti. Karadeniz illerinde ilk olarak Rize'den hem de birkaç kanalla uydudan yayına başlanmıştı. Göç veren bir il olması ve tüm dünyaya yayılmış geniş nüfusuna hitap etmesi açısından Rize patentli kanalların uydudan TV yayınlarını ardı ardına devreye sokması büyük heyecanlara neden olmuştu.
Ancak geçen zaman içerisinde bu heyecan, hayal kırıklığına dönüştü.
Akşam sabah dolgu programlar, paket yayınlarla kemane çalanlardan millete gına gelmeye başladı.
Henüz haber bültenlerinde bile canlı yayına geçemeyen, ajanslardan aldıkları hazır Zonguldak, Tokat, Sinop haberleriyle bülten doldurmaya çalışan, kendi hazırladıkları haberlerde ise kurgusuyla, vurgusuyla, utandıran üslubuyla bize yakışmayan bu yayınların mutlaka düzeltilmesi gerekiyor. Yayıncılık ciddiyet, birikim ve sorumluluk ister. Yoksa bu gidişle "iki başbakan çıkarmış memlekete niye yatırım yapılmıyor" diye, aynı nakaratı tekrarlar dururuz hep.
Rize'nin görsel medyası kentin aynası durumundadır. Buradaki yayınlar bizim kimliğimiz, duruşumuz, vitrinimizdir.
Rize'nin ağırlığını taşıyacak vizyon ve duruş, sorunların çözüme kavuşturulması, kentin ayağa kalkması ile paralellikler arz eder.
Trabzon basınının üstlendiği misyonu yakından takip edenler ne demek istediğimizi de çok iyi anlar.
Hiçbir Trabzon gazetesinde Rizespor haberleri, Trabzonspor haberlerinden daha büyük puntolarla yazılmaz. Rize haberleri hiçbir zaman Trabzon haberlerinin üstünde çıkmaz. 2. ligde mücadele eden Pazarspor'a ayrılan yer, Trabzon amatör küme takımlarının maçlarından daha geniş değildir bu gazetelerde.
Peki, bizim Rize televizyonlarında siz kaç Pazarspor haberi izlediniz? Pazarspor'u bıraktık, Rizespor haberleri bile Trabzonspor haberinin ardından yayınlanıyor zaman zaman!
Bunlar kasıtlı yapılan işler mi? Kesinlikle hayır. Trabzon, Sinop, Zonguldak haberleri ajanslardan montajı ve metni hazır geldiği için bizim Rize kanalları işin kolayına kaçarak öncelikli olarak bunları yayına sokuyorlar.
Maalesef Rize'de basına gereken destek verilmediği için de ajans anlamında organize bir haber akışı sağlanamamaktadır. Bu da Rize haberlerinin iyi değerlendirilememesine, rutin kalmasına yol açıyor. Dolayısıyla da Rize televizyonlarında bile değerine bakılmaksızın kent dışı haberler sırf hazır paket olduğu için öne çıkıyor.
Eleştirilerimizi sadece medya kuruluşlarıyla sınırlamamız mümkün değil. Basın kuruluşlarının güçlü ve bağımsız yayın yapabilmesi için destek şarttır. Ekonomik tedirginliklerle yayıncılık olmaz. Yayıncıların mutlaka profesyonel eğitimden geçmesi şarttır.
Trabzon'da yazılı basın büyük mesafeler kat etmiştir. Trabzon, Karadeniz'in başkenti ise bunun altında yatan en önemli sebep, güçlü bir basın ağına sahip olmasıdır.
Yazılı basın, yayıncılığın en zor olanıdır. Televizyonculuk ise en kolayıdır. Devrik, düşük, ayarı bozuk kelimeleri söylersiniz geçer gider. Gazetede ise bunu yapamazsınız. Rize'de yayın yapan gazetelere göz geçirdiğinizde ise maalesef eksikliği anında hissedersiniz.
Bu iş sadece parayla da olmuyor. Büyük paralar harcanarak kurulan matbaa ve çıkardığı gazete bile internet haberlerini kopyalayıp yapıştırarak yayıncılık yapıyorsa bu şekilde ne satılır ne de okunur.
Trabzon basınında çok güçlü kalemler vardır. İşin mutfağından yetişen birçok isim, geçen zaman içerisinde gelişerek farklı yayın kuruluşlarıyla Trabzon basınını zenginleştirmişlerdir.
Trabzon gazeteleri Rize'de gündemi belirlerken, kentin televizyonlarını ve gazetelerini maalesef kimse ciddiye almaz.
Yayıcıların hepsi dostumuz, arkadaşımız. Dost acı söyler. Kırılmak, gücenmek yok. Burada şapkayı öne koyup, yayıncısıyla, destekçisiyle herkesin durum değerlendirmesi yapması gerekiyor. Çünkü bu işler kemane vurarak çözülmüyor!