DEVLET BAŞKANLARINDA BULUNMASI GEREKEN ÖZELLİKLER

D. Ali TAŞÇI


            Okuyucularımla, bir ahlâk bilimcisi olan Kınalızâde Ali Efendi’nin (1510 – 1572) çok ünlü kitabı olan “Ahlâk-ı Alâî – Ahlâk İlmi” adlı eserinden bir alıntı yapmak istiyorum.

            Bugünlerde çok konuşulan “devlet adamlığı” konusuna da bir açıklık getireceğini umuyorum.

Kınalızâde’ye göre devlet adamlarında yedi haslet (yaratılıştan gelen özellik) bulunmalıdır:

Yüksek gayeli olmalıdır.
Devletini korumak, din ve devlet düşmanlarını ortadan kaldırmak gibi bir amacı olmalıdır. Bunu yaparken adaleti elden bırakmamalıdır.

İsabetli düşünceli olmalıdır.
Tecrübe sahibi değilse tarih kitapları okuyarak geçmişte yaşanan hatalara düşmemek için yaşanmış tecrübelerden yararlanmalıdır.

Azim ve kararlı olmalıdır.
Bir işe karar verdikten sonra o işi mutlaka bitirmelidir. Tarihte yaşamış olan kahramanlardan örnekler almalıdır.

Musibetlere (bela, felaket, dert, sıkıntı) karşı sabır ve tahammül göstermelidir.
Acelecilik ve tahammülsüzlük, yönetimde telafisi mümkün olmayan zararlar doğurabilir. Kriz yönetimini iyi bilmeli, hatta krizden kârlı çıkmasını becerebilmelidir.

Varlıklı olmalıdır.
Yönetimindeki insanların malına tamah etmemek için bu gereklidir. Devlet hazinesini de zengin tutmalıdır. Müsrif ve cimri olmamalıdır.

Uygun asker ve itaatkâr tebaa (halk) sahibi olmalıdır.
Eğer komutanlar, askerler, valiler (bürokratlar) ve ileri gelenler devlet adamına itaat etmezse devlet sistemi bozulur.

Asaletli olmalıdır.
Devlet düzeni için bu çok önemli bir özelliktir.

            Yaklaşık beş yüz yıl önce bunları söylüyordu Kınalızâde.

Devlet, dünya nimetlerinin en büyüğüdür. Fakat adil olmayan bir devlet de dünyada vatandaşlarına cehennemi yaşatır.

Devlet başkanı olacak bir insanın doğumundan beri bütün hayatı bilinmelidir. Nerede, hangi aile ortamında büyümüştür? Aldığı eğitim ne düzeydedir? Fıtratını, yaradılış kodlarına göre mi geliştirmiştir? Erdem ve ahlâk esaslarını bünyesinde toplamış mıdır?

İbn Sina’ya göre başlıca erdem ve ahlâk esasları şunlardır:

İffet (namus), şecaat (cesaret), hikmet (bilgelik), adalet, vefa, utanma (ar), sır saklama, sözünde durma, tevazu (alçak gönüllülük),

Ahlâklı, donanımlı, dürüst yöneticiler, vatandaşlarına maddi ve manevi ufuklar açar. Vatandaşlarının duygularıyla oynamaz, inançlarına saygısızlık yapmaz.

Bugün vatandaşlarımızın büyük çoğunluğunda bir “CHP korkusu” varsa, bunca zaman geçmesine rağmen, bunun kökenleri araştırıldığında, vatandaşının inançlarına yapılan baskı öne çıkar. İnsanlar açlığa tahammül edebilir de inancına yapılan baskıya tahammül edemez. Tarih bunun örnekleriyle doludur.

Nefsini terbiye edememiş olan insanların, halkının başına geçip onları terbiyeye kalkışması trajikomik bir durumdur ve tarihte bunun örnekleri çoktur.

Türkiye halkının kahır ekseriyeti Müslümandır. Bu halkı yönetmeye kalkışanların “sözde değil, özde” Müslüman olması gerekir ki, halk onu tasvip etsin. Özal’ın ve Erdoğan’ın iktidarını bu bağlamda okumayanların bu toplumu tanıma şansları yoktur. Yöneten ve yönetilenlerin çoğunluğu anlayışta çatışıyorsa, o halkın ilerlemesi ve durulması da pek mümkün değildir.

D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci