15 Temmuz 2016 gecesi Türkiye’de dünya tarihinin görmediği bir vahşet ve bir milleti yok etme teşebbüsüne geçildi. 3000 insan kan döktü 250 insanımız bu vahşilerin kurşunlarıyla şehadet şerbeti içti.
Çanakkale’de 250 bin şehit verdik 7 düvele karşı savaşarak Çanakkale’yi geçilmez kıldık. 15 Temmuz’da içerdeki vatan hainlerinin darbe teşebbüsüne karşı 250 şehit vererek asrın tarihini yazdık.
Vatan, müdafaası söz konusu olduğunda canlarını vatan için seve seve veren insanlarla doludur. Bir tek kalana kadar bu cihad sürecektir.
250 şehidimiz kanlarıyla bu toprakları yeniden sulamıştır. Bundan böyle bu şehit kanlarıyla sulanan Anadolu toprakları neşvünema bulmakta coşacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
15 Temmuz’da istiklalimize kast edenler farklı bir projenin ürünü olarak çok yönlü hedefler belirlemişlerdir. Ülkemizin siyasi dinamiğine, ekonomisine ve manevi değerlerine kast ederek darbe teşebbüsü yapmaya kalkışmışlardır. Bu darbeyi vahşice planlayanlar ve planlattıranlar bütün İslami faaliyetleri karalamak amacıyla haşhaşileri seçmişlerdir.
Bu istihbarat ve ajan şebekesi şeytanın ajanları gibi çok gizli ve çok göze çarpmadan işi bitirmenin hesabını yapmışlar, masum rolleriyle halkımızı ve devlet yöneticilerini kurnazca kandırmayı kendilerine yol edinmişlerdir. Burada bir kıssa ile durumu aktarmak isterim; Bilge adam atına binmiş yanına kese kese altınlar alarak yol emniyeti için her türlü malzemeyi temin edip sahrada yola koyulmuş. Bir müddet gittikten sonra yolun kenarında piri fani fukara ve sefil birisi bilge adamı durdurarak ‘ne olur sahrada susuz ve aç kaldım bana bir rahmet göstermek istemez misin’ der ve bilge adam onun bu haline acıyarak atının arkasına alır yola devam eder. Bir müddet sonra bilge adam atından inerek mola verir; ihtiyacını gidermek üzere atından uzaklaşır. Lakin geriye dönüp baktığında zavallı atın yularını eline almış kendisinden uzaklaştığını görür ve bilge adam dönüp bağırır: “Hey nereye gidiyorsun?” der. Sefil de ‘artık yular elime geçti malın mülkün paran şu at üzerindeki saltanatın hepsi benim oldu’ der. Bilge adam ‘Ey sefil adam! Atım ve atım üzerinde olan altınlarım silahım benim için hiçbir şey ifade etmiyor asıl benden alıp ve yok ettiğin merhametime üzülüyorum’ diyerek vahlanır.
İşte kıssada aktarıldığı gibi darbeye teşebbüs edenler devletin merhametini yok ettiler. Devletin merhametini yok edenler imanlı neslin bu vatanı her türlü şartlarda koruyup yaşatacağını unuttular.
Bu haşhaşi güruh Müslüman Türk kimliğini dünyada kullanarak ajanlık yaptılar. Bu yapının gerçek yüzü 15 temmuz’da ortaya çıkarak dünya çapındaki büyük bir tehlike deşifre oldu . Bütün şehitlerimizin ruhu şad olsun.