TMMOB Jeofizik Mahendisleri Odası Trabzon Şube Başkanı Prof.Dr. Hakan Karslı, Rize, Trabzon ve Ordu illerindeki fayların varlığının çok açık deprem tehlikesi oluşturduğunu belirterek ”Karadeniz sahili boyunca uzanan ters fay özelliğindeki Karadeniz fayının ve özellikle Doğu Karadeniz bölgesinde deniz alanında yapılan deniz sismiği çalışmaları ile belirlenmiş kuzeydoğu-güneybatı uzanımı Rize, Trabzon ve Ordu faylarının varlığı hem bölgemiz hem de ilimiz için çok açık deprem tehlikesidir” dedi.
“Yeni Deprem Tehlike Haritası ne söylüyor” konulu panel Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Prof. Osman Turan Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapıldı. Panelde konuşmacılar ülkemiz deprem riskini masaya yatırırken TMMOB Jeofizik Mahendisleri Odası Trabzon Şube Başkanı Prof.Dr. Hakan Karslı da Karadeniz bölgesindeki deprem riskini anlattı.
Karslı, “Yeni Deprem Tehlikesi Haritası Afet ve Acil Durum Genel Müdürlüğü (AFAD) koordinatörlüğünde oluşturulan kurum ve üniversite paydaşlarının yaklaşık 21 yıldır süren çalışmaları ile en güncel deprem kayıtları, deprem kaynak parametreleri, deprem katalogları , yeni tektonik ve sismotektonik bulgular ve yeni nesil matematiksel modeller kullanılarak çok daha fazla ve ayrıntılı veri ile olasılıksal bir yaklaşımla, yani hasar yapıcı bir depremin belli bir yerde ve zaman aralığı içerisinde meydana gelebilme ihtimali dikkate alınarak hazırlanmıştır. Yani, bir bölgedeki tehlike için tek bir sismik kaynağı değil, olabilecek tüm sismik kaynakları dikkate alınmıştır” dedi.
"Doğu Karadeniz deprem tehlikesi altında"
Doğu Karadeniz bölgesinin deprem tehlikesi altında olduğuna dikkat çeken Karslı, “Karadeniz sahili boyunca uzanan ters fay özelliğindeki Karadeniz fayının ve özellikle Doğu Karadeniz bölgesinde deniz alanında yapılan Deniz sismiği çalışmaları ile belirlenmiş kuzeydoğu-güneybatı uzanımlı Rize, Trabzon ve Ordu faylarının varlığı hem bölgemiz hem de ilimiz için çok açık olarak deprem tehlikesidirler. Bu tehlikelerin risklere dönüşüp dönüşmemesi tamamen kent planlamalarını yapan yöneticilerin, karar vericilerin ve biz insanların sorumluluğundadır. Bu kapsamda özellikle ilimizde deniz dolgu alanlarının artmasının, kıyı şeridinde ve dere yataklarındaki çok kalın alüvyonal araziler üzerinde yüksek katlı yapılaşmalara izin verilmesinin riskleri daha da artırdığını belirtmek isterim. Bununla birlikte Karadeniz bölgesinin ve özellikle ilimizin jeomoforloji göz önüne alındığında, olası bir deprem etkisiyle tetiklenebilecek potansiyel heyelanların olduğu unutulmamalıdır. Ayrıca, deniz kenarlarındaki yerleşimlerde deprem sonrası küçük ölçekli de olsa Tsnunami etkisi yaparak hasarlar oluşturabileceği gözden kaçırılmamalıdır. Sonuç olarak Yeni Deprem ve Bina Yönetmenliği ve Yeni Deprem Tehlikesi Haritası özetle sağlıklı ve güvenli yaşanabilir kentlerin planlanmasında zeminin dinamik yükleri altındaki davranışlarının çok iyi bilinmesi gerektiğini söylemektedir. Zeminlerin dinamik yükler altındaki davranışlarının hızlı ve ekonomik olarak doğrudan yerinde ölçümlerle sayısal veriye dayalı olarak belirlenmesinin yolu Jeofizik yöntemlerin kullanılmasıdır ve bu yeni yönetmenlik Jeofizik yöntemlerin kullanılmasını önceliklere göre daha zorunla hale getirmiştir. Bu nedenle ilgili kurum ve kuruluşlarında daha fazla istihdam alanının açılması gerekmektedir” diye konuştu.
Prof. Dr. Nilgün Sayıl’ın yönettiği panelde Kocaeli Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği bölümünden Prof. Dr. Şerif Barış, İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği bölümünden Prof.Dr. Ferhat Özçelep, KTÜ emekli Jeofizik Mühendislerinden Prof. Dr. Osman Bektaş, yeni deprem tehlike haritasının genel değerlendirilmesi, Doğu Karadeniz bölgesinin jeolojik ve jeo-tektonik özellikleri, deprem yer hareketi ve zemin açısından irdelenmesini konuları üzerinde bilgilendirme yaptılar.