Sokağa terk edebilecek olduğumuz bir insan var mıdır? Zavallı bir sokak kedisi bile içimizi göçürür de ya insan? Onu merhametsiz, sevgisiz, korunaksız sokağa salmak ve yaban ellere terk etmek ne anlama gelmektedir?
Kimse kimsenin iç dünyasını bilemiyor. Kıyafetine bakıp insanın iç serüvenini keşfetmek elbette zordur. Şu pencereden dışarı bakan ninenin yüz çizgileri neredeyse bir asrın mührünü taşıyor. O yüzde nice sevinçler, ıstıraplar yuva yapmış ve başkalarına süt emzirmiş. Şimdi, pervazları yosun tutmuş pencerede hayallerini, sonsuzluğuna merdiven yapıyor.
Şu genç kıza ne demeli? Bütün albenisini kuşanmış ve öyle çıkmış sokağa. Sokağın havasına göre ayarlamış kendini. Dünya umurunda değil. Bir gencin ona amansız bakışı, onun en gözde zevklerinden olsa gerek. Adeta kendine tapınıyor; vitrinlere yandan nazar etmesi ve mağrur yürüyüşü bundan.
Cins cins, boy boy, yaş yaş ve sınıf sınıf insanlar
Kimisi beyaz-zenci, kimisi genç-yaşlı, kimisi fakir-zengin. Ama hepsi bizim hemcinsimiz: Anamız, babamız; bacımız, kardeşimiz; eşimiz, dostumuz
Suçlu da bizden, mağdur da bizden. Katilin tetik çeken eli, maktulun dökülen kanı tıpkı bizimki gibi.
Ya şu uyuşturucu kurbanı gence ne demeli? Bu genci uyuşturucuya iten ne? Zenginliğin getirdiği doyumsuzluk mu, fakirliğin umut tüketen törpüsü mü? Bir sevginin taşkınlığı mı, bir gururun taşan zehri mi? Ne olursa olsun, sonuç vahim ve genç, kurban artık. Kurbanlar Allaha adanır, bu gençler kime adanıyor?
Allah için bir şey söylemek istiyorum:
Ne olur, kimseye kahredici gözle bakmayalım. Hayatımızı, olumsuz şeyleri görmek ve saymakla geçirmeyelim. Negatif dünyanın tüneline girip, ışığımızı kaybetmeyelim.
Daha çok para kazanmak, kendine prestij sağlamak; kısaca dünyalık elde etmek için çok çalışan; fakat evini ihmal eden bir baba düşünün. Ne de çok var bunlardan değil mi? Sevgi pınarını kana kana içemeyen çocuk, genç; sonra eroin-esrar içmesin de ne yapsın? İçindeki kocaman boşluk nasıl dolsun? Bu boşluk sevgiyle dolarsa adam, adam olur; fakat sevgiyle dolmazsa, o çocuklara yardım elimizi uzatmamız gerekmez mi?
İnanır mısınız, tanıdığım dindar bir insan var; ama bunun farklı biri olduğunu sonradan anladım ve onu ne kadar takdir ettim. Mübarek sır adam! Ne yapmış biliyor musunuz? Bir zenginden bin bir dil dökerek epeyce bir para almış ve bunu götürmüş, barda kaybolmak üzere olan genç bir kıza vermiş. Genç kız şaşırıp kalmış. Bir başka zaman, uyuşturucu alan bir gence para vermiş ve onun gönlünü kazanmış. Şimdi ne yapıyor biliyor musunuz? Etrafında, sevgiden mahrum onlarca genç, bu yaşlıca amcanın merhamet memesinden süt emiyor. Kimisi namaza başlamış, kimi; zaman zaman kaytarıyor, ama artık ağlamasını öğrenmişler bu gençler. Gece olunca da bu mübarek insan, ellerini Rabbine açıyor ve nerde bataklığa düşmüş gül varsa, onlar için gözyaşlarına bürünerek dua ediyor. Desem ki, ünlü sanatçılardan bazıları, bu mübarek zatın sevgisi etrafında dolanıp durmaktadır, inanır mısınız?
Hz. Peygamber, eğer hep inanmışlara hitap etseydi, kendinden başka kimseyi bulamayacaktı. Ama ona gelen ve zina yapmak istiyorum, ya Rasulallah, dayanamıyorum! diyen gence kızmamış; sadece şunu demiş: Senin annen var mı? Kız kardeşin, halan, teyzen var mı? Gencin evet demesi üzerine: Peki, zina yapacak olduğun kadınlar da birilerinin annesi, kız kardeşi, teyzesi, halası değil midir? Genç tövbe ederek oradan uzaklaşıyor.
Yazmıştım, bir daha yazacağım. 1218 yaş arasındaki çocukların barındığı yetiştirme yurdundaki çocuklara, Hz. Peygamber ( A.S ), bugün yaşasaydı, kendileriyle bu kimsesizler yurdunu paylaşacağını söylediğimde, bana nedenini sormuşlardı.
Ben de demiştim ki: Çünkü o da yetim ve öksüzdü! Yüzünün şekli değişmeden, bir çocuğun gözünden nasıl gözyaşı aktığını hayretle görmüştüm!
Osmanlı cedlerimiz, yetimlere, öksüzlere, kimsesizlere çareler ürettiler ve buldular. Biz de uğraşıyoruz. Ama biliyor musunuz, katiller de kalp taşıyor. O kapkaççı çocukların eroinle, esrarla geleceklerini karartan yarasalara fırsat vermemek lazım.
Mevlana diyor: Belayı gidermenin çaresi sitem etmek, zulüm etmek değildir. Onun çaresi affetmektir, bağışlamaktır, kerem etmektir.
Efendimiz buyuruyor: Ey yiğit, sadakalar belayı def eder, kovar; hastalığını sadaka ile tedavi et.
Ey zenginler sadaka verin. Ey insanlar, hep birlikte kardeşlerimize el uzatalım. Bana ne? demek ne kötü sözdür?
Ramazanı fırsat bilmek lazım. Ramazanınız kutlu olsun.