Seçimler bitti, şimdi ülkenin asıl gündemine dönebiliriz.
Ülke gündeminden hiç inmeyen en önemli mesele ne ekonomidir, ne de terördür; baş mesele eğitimdir; çünkü eğitim, bire bir insanın inşasıyla ilgilidir. Eğitim, bütün meselenin özüdür. İnsanda beyin ve kalp ne ise, eğitim de toplumda aynı derecededir. Bütün problemlerin çözümü kaliteli insandan geçmiyor mu?
Türkiye’de Ak Parti döneminde fiziki olarak çok güzel okullar yapıldı, özel okulları aratmayan devlet okulları yaygınlık kazandı. Neredeyse ikili öğretim bitirildi, sınıflardaki öğrenci yoğunluğu normal düzeye çekildi. Beş yüz bin civarında öğretmen atandı.
Müfredat çalışmaları ıslah edilmeye çalışıldı. Öğrenciler, okul başladığında kitaplarını masanın üzerinde buldular. Tabletler dağıtıldı.
Sayamadığımız daha birçok imkânlar sunuldu çocuklarımıza.
Fakat…
Gençlerde davranış bozukluğu artmaya başladı. Hâyâ, edep unutuldu. Bencillik arttı. Toplumun kutsal saydığı şeyler küçümsendi. ( Bir gazeteci, bir grup üniversite öğrencisine soruyor: “Bugün cennete gitmek için ne yaptın?” Gençler kahkahalarla, “Bira içtim, sevgilimle…” gibi dalga geçer biçimde sırıtarak cevapladılar!) Uyuşturucu kullanımı arttı. Büyüklere saygı, küçüklere sevgi azaldı. Hâsılı ahlâk yerlerde sürünür hale geldi.
Eğitim sadece bilgi vermek işi değildir; eğitimde en önemli unsur, model oluşturmak, örnek olmaktır. Bunu başaramadığınız zaman bilgili caniler yetiştirirsiniz. Aynı soruyu yine soruyorum: “ Savaşları çıkaranlar çobanlar mıdır, üniversite mezunları mıdır?”
Çocuklarınıza elbette bilgi vereceksiniz, bilginin de millisi, vatanı olmaz. Ancak, eğitim, kendi değerleriniz doğrultusunda olmak zorundadır. Değerlerinizi, inanç ve kabullerinizi, tarihten getirdiğiniz bireysel ve toplumsal yaşam biçimiminizi, örneklerle çocuklarınıza yansıtamamışsanız, orada eğitim gerçekleşmiş olmaz.
Bir toplumun eğitilip eğitilmediğini anlamak istiyorsanız, o toplumun insanlarının seyir halinde olduğu trafiğe bakmanız yeterlidir. Herkesin ne çok acelesi var Allah aşkına! Trafikte kural tanımayan, başkasının hakkını gasp eden bir insanın eğitilmiş olduğunu söyleyebilir miyiz?
Eğitim, fıtratın gelişim sürecidir. Ama bizim eğitim sistemimizin anasınıfından üniversitesine kadar hiçbir okulda FITRAT kavramına rastlayamazsınız!
Dünyadaki olumsuz gelişmeler, bu gelişmelerin anında yayılması, sekülerizmin özendirilmesi, bencilliğin özgürlük olarak algılanır oluşu, hile ve aldatmanın şeytani zekâya tekabül etmesi gibi olumsuzluklar herkesi etkiler olmuştur. Bunlara karşı direnmek, insan haysiyetine yaraşır davranış sergilemek ve insanlığa katkıda bulunacak evrensel değerlerle donanmak elbette büyük emek ister, donanım ve aşk ister.
Bütün bunları yapacak öğretmen, veli ve çevre bu bilinçte, bu donanım ve aşkta mıdır?
Öğretmen, sadece bilgiyi aktarıcı değil ( onu bilgisayar da yapıyor. ) yaşantısıyla da örnek olan insandır ve öyle olmalıdır. Çocuğun sadece beynine değil, kalbine, ruhuna da dokunabilmelidir. Kalbine ve ruhuna dokunamadığınız çocukları kaybetmişsiniz demektir.
İnanınız, çocuklar çoğu şeyleri unuturlar da hislerine dokunduğunuz hiçbir şeyi unutmazlar.
Ruhunda sonsuzluğa kapı aralayamadığınız çocukların ellerine bilgiyi tutuşturursanız, ileride bu bilgilerin insanlığı nasıl katledeceğini de acı acı görürsünüz.
Ruh yolu kapalı olan eğitimimizin yolunu açmak vakti daha gelmedi mi?
D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci