EN BÜYÜK SANAT İNSAN OLMAKTIR

D. Ali TAŞÇI

 

            “Eğer tabiatında daima ayıpları, kusurları görmek varsa, tavusta çirkin ayaktan başka bir şey göremezsin.” (Şeyh Sadi Şirazi)

            Tavus çok güzel bir kuş cinsidir; fakat onun ayakları ise çirkindir. Söylenir, tavus güzel olduğu için gururlanır, kibreder de ayaklarına bakınca bu kibri gider, diye.

            Her insanın, tıpkı tavus gibi, hem güzel, hem de çirkin tarafları mutlaka vardır. Bunları ayırt edebilen insan irfan sahibidir. Çevre çoğu zaman senin çirkin taraflarını görür ve seni onunla değerlendirmeye çalışır. Eğer onların dediklerine uyarsan zarar edersin. Tavus gibi arada bir kanatlarını açarsan güzelliğini herkese göstermiş olursun.

            Bir yerde bir söz söylersin. O sözü biri alır ve kötü anlamlara çekerek seni başkalarının önünde küçük düşürmeye çalışır. Bu tip insanlar şeytan tıynetlidir. Bir başkası da o sözü nasihat kabul eder, bu tip insanlar da melek sıfatlıdır.

            Toplumun içine girdiğimizde görürüz; birisi helalinden kazanmış ve zengin olmuştur; onu adeta gıybetle derisini yüzerler. “Öyle kibirlidir ki, firavun onun yanında bir hiçtir.” derler. Bunu derlerken de içlerinden bir “ah” çekerek onun gibi olmak için adeta can atarlar.

            Bir başkası fakir ise, onun için de “ Bedbaht, uğursuz, kara yüzlü..” derler.

            Ailesiyle iyi geçiniyor, evini, kimseye muhtaç olmadan geçindirebiliyor, çocukları hayırlı evlat olmuş iseler ve ardından bu kişinin başına bir hal gelmişse, bu şeytan tıynetliler hemen devreye girer: “Oh.. Çok şükür layığını gördü; zaten olacağı da buydu.” diyerek, içlerinde kaynayan haset ateşini söndürmeye çalışırlar. İçten içe bunu yaparken de çok dost görünmeyi asla ihmal etmezler.

            Güzel sözler söyleyerek konuşacak olsan, “Atıp tutuyor, insanları iğfal ediyor.” demekten geri durmazlar. Sussan, “Biçare korkudan baş kaldıramıyor.” derler.

            Tutumlu olsan, har vurup harman savurmasan, “Malı başkasına nasip olacaktır, cimrinin tekidir, parasını kendisinden esirgiyor.” derler. Biraz güzel yemekler yesen, “pisboğaz” yakıştırmasını hemen üzerine yapıştırırlar.

            Cömertlik yapsan, düşkünlere yardım etsen, “Yarın aç kalırsan görürsün gününü.” demekten çekinmezler.

            Bu söylem ve davranış biçimleri çoktur. Hayatımızın her döneminde bunlara benzer durumlarla karşılaşmak muhtemeldir. Bu tarz söylem ve davranış içinde olan insanlarla yakın temas kurmamak gerekir. Korona illeti, insanları birbirinden uzaklaştırarak bir hayra da vesile olmaktadır.

            Her görünen yüz güzel değil, her söz tatlı değil, her uzanan el yardım için değildir; ama sen cevizin içini ye, kabuğunu at. Gerçekten insanın içine girebilirsen orada yenecek şeyler bulabilirsin. Birçok insan sert kabuğunun esiri olmuş bulunuyor. Ne yazık ki bazı kabukları çekiçle de kıramıyorsunuz.

            Çevrene bir bak, ağaçlar, kuşlar, renk renk çiçekler göreceksin. Gökyüzünü temaşa et, evreni kuşatan yıldızlar gözünün içine sığacak. Kendine bak, yaradılış gerçeğini düşün; bir nefesin ne kadar önemli olduğunu, şu zamanda hastanelerde yatanlardan sor, öğren. Bir de başkalarına yardım etmeyi dene, mutluluğun kıyısından geçeceksin. İnsan olduğunu hatırla!

            Halkın fenalığını düşünen insanlar Allah’tan habersiz yaşıyorlar; çünkü onlar halk ile uğraşmaktan Cenab-ı Hakk’ı düşünmeye vakitleri yoktur!

D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci