Org. İsmail Hakkı Karadayı'nın gün yüzüne çıkan ses kaydı, Köşk seçimleri öncesi yaşanan 367 süreciyle ilgili pek çok karanlık noktayı aydınlattı.
yalanlar...
Ancak asıl skandal, ses kaydından sonra İsmail Hakkı Karadayı ve Erkan Mumcu'nun yaptığı açıklamalardaki çok çarpıcı çelişkilerdi. Bu çelişkilere bir de geçmişte yapılan açıklamalardaki çelişkileri bulup ekleyince ortaya inanılmaz karanlık bir durum çıktı:
YALAN - 1 : TELKİN
Erkan Mumcu, ses kaydının ortaya çıkmasından sonra yaptığı yazılı açıklamada Karadayı için; 367 için benden destek istedi. Reddettim. Kendine yediremeyince bana hakaretamiz sözler söylemiş. Mahkemeye vereceğim" diyordu.
Ancak Mumcu kendisinden hiç kimsenin 367 için destek istemediğini bakın 6 Ağustos 2007 tarihli (661. sayı) Aksiyon Dergisi'nde nasıl ifade ediyordu: Kimse bana böyle bir telkinde bulunmadı. Bana cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmamam yönünde en küçük bir telkin gelmedi Bütün mukaddesatıma and içerim ki, Allah'ın bir kulu bana bu yönde bir telkinde bulunmamıştır.
YALAN 2: YÜZYÜZE GÖRÜŞME
Erkan Mumcu, Karadayı'yla hayatında bir kez karşılaştığını dünkü yazılı açıklamasında şöyle ifade ediyor: İsmail Hakkı Karadayı ile hayatımda bir kez havalimanı VİP salonunda karşılaştım ve eşinin de bulunduğu bu ortamda bir dakikadan bile daha az bir süre içerinde hatır sorma ve nezaket sözlerinden başka bir şey konuşulmamıştır.
Org. Karadayı ise Mumcu'yla Bodrum'da bir arada olduklarını bugün Fikret Bila'ya şöyle ifade ediyor: Erkan Mumcu Bey'i eskiden beri tanırım. Bakan olduğu dönemden tanırım. Parti kurduğunda arayıp tebrik etmiştim. O da beni aradı. Çok memnun olduğunu söyledi. Eşlerimiz de konuştular. Sonra Bodrum'da da bir arada olduk.
YALAN 3: TELEFON YALANI
Erkan Mumcu Ağustos 2007 tarihli Aksiyon Dergisi'nde 367 konusunda hiç kimseyle telefon görüşmesi yapmadığını muhabirle yaşadığı soru cevapta şöyle anlatıyor:
Muhabir: -Hüseyin Kocabıyık anlatıyor, 16:45 ile 17:30 arasında bir telefon geliyor, dışarıya çıkıyorsunuz. Bu telefon kimden geldi peki?
Mumcu: - Hüseyin Kocabıyık yalan söylüyor. İspatı şudur. Ben telefonlarımın ayrıntılı dökümlerini hayatımın istenilen hangi kesiti için talep ediliyorsa koyarım ortaya. Ben böyle bir görüşme yapmadım. Kimse bana böyle bir telkinde bulunmadı. Bana cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmamam yönünde en küçük bir telkin gelmedi. Bana garip gelen şey de zaten budur.
Oysa Erkan Mumcu dün yaptığı yazılı açıklamasında kendi kendini şu cümlelerle yalanlıyor: İsmail Hakkı Karadayı Demokrat Parti (DP) ile bütünleşme kararımızı tebrik etmek amacıyla beni aramıştır. Üç dakika kadar süren bu telefon görüşmesinde birleşme kararımızı kutlamış, konuşmanın devamında '367' tezine destek vereceğimizi umduğunu beyan etmiş ve bizden '367 iddiasının hukuksal bir temelinin bulunmadığı bu hususta en doğru çözümün seçimi halkın yapacağı bir anayasa değişikliği olduğu' yanıtını almıştır. O konuşmada seçimi halk yapsa da yine AKP'li bir ismin seçilebileceği yönündeki kaygısını ifade etmiş ve benden 'demokrasi böyle bir şey halk kimi isterse onu seçsin' yanıtını almıştır.
YALAN 4: EMEKLİ ASKER YALANI
Haziran 2007 tarihli Aksiyon Dergisi'nde Erkan Mumcu, muhabirin emekli askerlerle teması konusundaki sorularına şu yanıtları veriyor:
Muhabir: -Emekli askerlerle görüştünüz mü bu süreçte?
Erkan Mumcu: Hayır yok. Emekli askerler geçmişten bugüne zaman zaman bana çeşitli sitemler ifade etmişlerdir.
Muhabir: -Yakın zamanda emekli olanlar dâhil mi?
Erkan Mumcu: Yok. Eskilerden bahsediyorum. Yani en yakın zamanda emekli olanı herhalde Tuncer (Kılınç) Paşa'dır. 'Ak Parti'ye gitme' dedi, gittim.
Görüldüğü gibi Erkan Mumcu, muhabirin 367 sürecini kastederek sorduğu bu süreçte emekli askerlerle görüştünüz mü? sorusuna Hayır Yok cevabını veriyor ve sadece bugün Ergenekon sanığı olan Tuncer Kılınç'tan aldığı bir telkine değiniyor.
Oysa, Mumcu dün yaptığı yazılı açıklamada Haziran 2007 tarihli beyanının tam aksine Karadayı Paşa'yla görüştüğünü belirtiyor.
VE ASIL BOMBA BURADA
Ve son bir not Erkan Mumcu Aksiyon Dergisi'nin Ağustos 2007 tarihli sayısında çok açık bir vaatte bulunuyor: Büyük puntolarla yazın bunu. Bugüne kadar topluma açıkça beyan ettiklerimin dışında gizli, örtülü bir şeyim çıkarsa bedelini canımla ödemeye hazırım. Tarihin herhangi bir kesitinde benim beyanımı yalanlayacak herhangi bir delil ortaya çıkarsa yalanımın bedelini canımla öderim. Bu kadar net konuşuyorum kardeşim. Daha ne diyeyim yani. Allah Allah!
Yukarıda saydıklarımız Erkan Mumcu'nun kendiyle çelişik yalan beyanlarıdır.
(Kaynak: Aktifhaber)