Malum yaz mevsimine yaklaştık. Bölgemiz Karadeniz, yaz mevsiminde bir başka güzel oluyor. Güzelim doğa, bölge halkı ve de yapılan etkinlikler harmanlanınca unutulmayacak hatıralar yaşanıyor.
Eskiden bölgemizde yapılan etkinlikler sınırlıydı ama kültürel ağırlıklıydı. Fakat son yıllarda yapılan etkinliklerin artmasıyla birlikte hedeflerde sapmalar oldu. Ne olduğu belli olmayan festivaller düzenlenmeye başlandı. İçeriği yöre kültüründen yoksun adı sadece festival olmuş etkinlikler her geçen yıl çoğalıyor. Buna dur diyen de yok açıkçası
İl’lerle ve belli başlı ilçelerle sınırlı yapılan festivaller önce bütün ilçelerde sonrada köy ve yaylalarda yapılmaya başlandı. Akraba festivalleri de cabası.
Şimdi beklide birçoğunuz “ne var bunda olamaz mı yani. Bir köy, bir yayla veya bir akraba festival düzenleyemez mi” diye söylenecek.
Haklısınız. Tabii ki düzenleyebilir. Bu onların en doğal hakkı. Keşke herkesin imkânı olsa da herkes düzenlese. Sorun bu değil. Sorun yapılan festivalin hakkını verememektir.
Festivali sadece türkü, şarkı söyleme ve horon oynamak olarak görme mantığına karşıyım ben. Maksat mensubu olduğun kültürün hakkını vermektir. Aksini yapanlar kültürüne ihanet edenlerdir.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi kültürel etkinlikten yoksun festivaller, Karadeniz patentli kanallarımızda ‘Canlı’ veriliyor. Özellikle hafta sonları sabahtan akşama kadar yayınlar yapılıyor. Ekranda gördüğümüz saçma sapan o görüntülere gülmelimi, yoksa böylemi olmalıydı diye ağlamalımı?
Tabii ki kültürümüzün hakkını veren, hem eğlendiren, hem bilgilendiren festivallerde yapılıyor. Fakat maalesef yeterli sayıda değil. Yetkili merciler ve de duyarlı hemşerilerimiz sayesinde bu tarz festivallerin çoğalması gerekiyor. İnşallah öylede olur.
Hem eğlendiren, hem bilgilendiren hemde gelecek kuşaklara aktarılabilen gerçek festivaller yaşamanız temennisiyle…
Aman Adanalı, Canım Adanalı Sendemi Rize Çayı İçmiyorsun?
İki hafta önce Gaziantep deydim ve sizlerle bu şehirde Rize çayını bulamadığımdan yakınmış bir de yazı paylaşmıştım.
Geçen hafta ise Adana’da idim. Maalesef Adanada da Rize çayı içemedim. Çünkü burada da bulamadım. Her yerde kaçak çay içiliyor. Özellikle sordum Rize çayı içilen yer yok mu diye. “Bazıları yok”, bazıları da “vardır da biz bilmiyoruz” dediler.
Çok enteresan Türkiye’nin 4.büyük kentinde, Rize çayını bulmak da zorlanıyoruz.
Bir yerde, bir hata var ve o hata sadece çay keyfimizi bozmuyor sağlığımızı ve ülke ekonomimize olumsuz etki ediyor.
İnadına Fener, İnaduna Ç.Rize
“Ne yani hem Fenerli, hem de Ç.Rizesporlumusun?” diyenlere hemen yanıt vereyim.
Evet Fenerbahçeliyim. Rizeli olduğumdan dolayı da Ç.Rizespor’a gönül vermem de doğaldır sanırım. “iyi ama nasıl olur?” derseniz. Olur, vallahi biz Rizeliyiz. Bal gibi, Anzer Balı gibi hatta Hemşin Balı gibi olur.
İşin latifesi bir yana geçen hafta sonu iki üzüntü birden yaşadım. Fenerbahçe şampiyon olamadı, Ç.Rizespor ise süper lige çıkamadı. İkisi de son maçta kaçırdı.
Ama bir ihtimal daha var iki takımım için. Kanarya için Türkiye kupası şampiyonluğu, Atmaca için ise Play-Off’dan Süper Lige çıkma şansı.
“Ya yine olmazsa” derseniz. Ne edelim bizimde kavgamızdan vede sevdamızdan vazgeçecek halimiz yok ya. Aynen devam; İnadına Fener, İnadına Ç.Rize…