Fındıklı Organik Çay'ı tartışıyor!

Fındıklı Ziraat Odası Başkanı Mehmet Ali Özsoy, çayda organik üretime geçişle beraber, organik gübre kullanımını da kapsayan konularda açıklamalarda bulundu:

Fındıklı Ziraat Odası Başkanı Mehmet Ali Özsoy, "HES'lere karşı mücadelesi ve çevreci duruşu ile bilinen Fındıklı'nın organik tarıma karşı olmasının mümkün olmayacağını kaydederek,  bu yıl organik tarıma geçişin imkansız olduğunu  söyledi. 

Özsoy, organik tarıma geçiş konusunda bölgede çeşitli toplantılar yaptıklarını ifade ederek, “En son Ardeşen’de, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı, daire başkanları, profesörler, Çaykur Genel Müdürü, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri bir araya geldik. Organik tarımla ilgili bizleri tatmin etmeyen bir sunum yaptılar.”dedi.

 BİLGİLENDİRME TOPLANTILARI ÜRETİCİYİ TATMİN ETMİYOR 

Bilgilendirme toplantıları üreticiyi tatmin etmediğini kaydeden Özsoy, üreticinin penceresinden bakmadan düzenlenen organik çay tarımı uygulaması; eksik, çözülmesi gereken sorunlarla dolu. Tüm üreticiler, yangından mal kaçırır gibi alelacele geçilmek istenen sürece karşıyız. Sayın Bakanımızın da dediği gibi bizlerin tek geçim kaynağı çaydır. Bu süreç bizim için hayati önem taşımaktadır. Bunun için aceleye getirilmemelidir. Organik tarıma geçirildiği iddia edilen 11 ilçede 324 bin dekarda 76 bin üreticinin üzerinde denenecek bu uygulamada yapılacak hataların bedelini 76 bin üretici ve bunların ailesi ödemesin diye karşıyız.11 ilçede çok sayıda üretici onbinlerce ton gübre almış ve köyüne, mezrasına götürmüş hatta bir kısmı gübresini bahçesine uygulamıştır. Bunun için 2017 de organik tarıma geçmek mümkün değildir”dedi. 

ÜRETİCİNİN SATIN ALDIĞI GÜBREYİ TOPLAMA GÜÇ

 Özsoy, organiğe geçecek üreticiler ile Kooperatiflerin ve gübre bayilerinin elindeki gübreler depolardan toplanabilir ama üreticinin elindeki gübrelerin köy köy, mahalle mahalle dolaşılıp toplanması mümkün olmadığını kaydederek, şunları aktardı: 
“ Mikrobiyolojik gübreden bahsediliyor. Çünkü bugün itibarı ile katı ve hayvansal gürelerin hasat zamanına kadar çözülüp bitkiye besin vermesi mümkün değildir. Bunun için de geç kalınmıştır. Mikrobiyolojik gübre sulandırılarak motorlu pompalarla atılacak bir gübredir. Bunun uygulanması için üreticinin motorlu sırt atomizörüne ihtiyacı olacak ve kaliteli bir sırt atomizörünün 2000-2500 TL arasında maliyeti vardır. Bu durumda 76 bin üreticinin daha çaylığa girmeden gübre hariç cebinden ekstradan 190.000.000 TL çıkacak. Satın alınacak atomizörler için 76 bin üreticinin cebinden çıkacak parayı hesaplamayı unuttunuz. Çünkü proje hazırlanırken üreticiyi ve temsilcilerini yanınıza almadınız.” 
SORUN VE SIKINTILARI ÜRETİCİDEN BAŞKASI BİLEMEZ 
Karşılaşacağımız sorun ve sıkıntıları üreticiden başkasının bilemeyeceğini ifade eden Özsoy, “ Tarlada olan çayı eken, toplayan, satan, fabrikada üreten sonra da marketten satın alıp tüketen bizleriz. . Bir ürünün üretiminden tüketimine her zerresinde var olan üretici kendisi için hazırlanan projenin içinde olmalıydı  ki bugün anlattığımız sıkıntıları sorunları konuşmayacaktık.  Ürün kaybı kilo bazında kimyasal üretim yaptığımız geçmiş yıl baz alınarak ödenecek deniyor. Geçen yıl bahçesinden 10 ton mahsul almış bir üreticinin bu yıl 7 ton ürün verirse 3 tonluk ürün kaybı ödenecek ve mağduriyet giderilecek. Peki geçen yıl 10 ton mahsul alan üretici bu yıl topladığı 7 tonun 2 tonu kimyasal tarımın yapıldığı diğer bölgedeki özel sektör çay fabrikasına ya da düşük fiyata kayıt dışı satıp 3 ton yerine 5 tonun parasını alırsa, ki bunlar olacak o zaman devletin kaybını kim karşılayacak. Bir de şöyle bakalım iki ayrı üretici; biri ürün kaybının ödeneceği için çok çalışmaya ihtiyaç duymayacak ve sadece önereceğiniz gübreyi kullanıp ne kadar olursa gerisini devlet ödeyecek mantığıyla üretim yaparsa diğer üretici ise önerilen gübreden sonra hayvansal gübreler kullanıp toprağını çapalarsa geçen yıldan daha çok enerji ve para harcayarak ürün kaybını minimuma indirirse uygulayacağınız ürün kaybı politikası ne kadar doğru ve adil olacak çalışan çalışmayandan daha az kazanacak. Maalesef hem adil olmayacak hemde gerçek çifçiyi bir sonraki yıl kaybedeceğiz, doğal olarak oda birinci üreticinin mantığıyla hareket edecek “dedi. 

ÖZEL SEKTÖR BELİRSİZLİĞİ VAR 

    Ürün kaybının karşılanacağının söylendiğini belirten Özsoy, “Peki yıllardır engellemediğiniz özel sektörün bize peşin alım adı altında verdiği ekonomik kayıpları. Bu yıl çay kanunu çıkmazsa özel sektörün üreticimize vereceği ekonomik kayıpları kim karşılayacak. Türk çayı dünyada 1 numara olacak diyorsunuz, bunu duymak bile bir Türk vatandaşı olarak bizi gururlandırıyor. Fakat Türk çayını üreten üretici neden mağdur. Desteklenerek artı paralarla ayakta tutuluyomuş gibi gösteriliyor. Çayı dünyada 1 numara olanın üreticisi de 1 numara olmalı. Desteklemeyi ürün kaybını artı paraları taban fiyatında toplayın iyi bir taban fiyatıyla güçlü çay üreticileri ile çayımızı dünyada 1 numara yapalım. Yüksek taban fiyatı özel sektörü sıkıntıya sokar diyorsanız 210 bin üreticidense 151 tane özel sektörün sıkıntılarını çömek daha hızlı ve kolay olacaktır.”dedi 

ÜRETİCİ DÜŞÜNÜLMÜYOR 

    Özsoy, organik çay tarımı projesinde üreticinin düşünülmediğini ifade ederek, “Çayı eken, büyüten, toplayan, satan, fabrikalarda işleyen sonrada marketten satın alıp tüketen ve çayın her zerresinde alınteri olan üretici kendisi için hazırlanan projenin içinde olmazsa olmaz.Gelinen noktada istesekte bu yıl organik tarım yapmak mümkün değildir. Kafamızda bu kadar soru işareti ve sorun varken 2017’de organik tarıma geçemeyiz. 2017 yılı Sorunların çözümlenme, organik tarıma uygun şartları ve alt yapıyı hazırlama süreci olarak devam etsin. Sorunlarımızı anlatmamıza müsaade edin ve bizi dinleyin, anlamaya çalışın, empati kurun, bizim penceremizden bakın. Önce sorunlarımızı çözün. Organik tarıma geçilmesi için üreticiyi memnun edecek uygun şartları oluşturun. 2018 yılında seve seve organik tarıma geçeriz”dedi
 

Rize Haberleri