Fitne ve hasetçilere...

B. Ali KAVALCI

Fitne; İnsanları sıkıntıya, ihtilale, üzüntüye, karalamaya ve belaya sokmaktır. Hadisi şerifte,”Fitne, uykudadır. Bunu uyandırana Allah lanet etsin” buyrulmaktadır.
Haset; kıskanmak, çekememek, hazımsızlıktır. Allah’ın bir insana nasip ettiği nimet ve unvanın ondan çıkmasını istemektir. Büyük günah ve haram işleyen fitneciler ve hasetçilerin bu asırda bir hastalık hali aldığını üzülerek yaşamaktayız.
Adam size yakın görünür, her ortamda yanınızda olur sizinle arkadaşlıkta kurar. Fakat sizdeki faydalı, bereketli, yararlı ve itibarlı durumlar onu rahatsız ediyor. Üstelik bu konum ve nimetten yeri geldiğinde de faydalanıyor. Her şeye rağmen sizinle ilgili arkanızdan asılsız ve yalan bilgiler söyleyip uydurabiliyorlar. İşte bu tipler toplumda hasta olan, acil terbiye edilmesi gereken fitnecilerdir.

İnsan bir kimsede bulunan nimetin ondan gitmesini istemeyip, kendisinde de bulunmasını isterse, haset olmaz. Bu asırda bu gibi insanların ne yazık ki sayısı on parmağın kaçı olabilir? Allah haset edenlere, gıpta etmeyi nasıp etsin.
Hadisi şerifte; “Haset etmek ve çekiştirmekten sakınınız. Biliniz ki, ateş odunu yok ettiği gibi, hasette hasenatı ve iyiliklerinizi yok eder.” buyruluyor.

Haset eden, onu gıybet eder, çekiştirir. Onun malına, makamına, canına saldırır. Kıyamet günü, bu zulümlerinin karşılığı olarak, tüm iyilik ve hasenatı haset ettiği kişiye verilir.
Bu sefer ömrü o kişileri haset ve kıskanmakla geçen kişi, haset ettiği kişide Allah’ın her türlü nimetlerini görünce, dünyası azap içinde geçer. Uykuları kaçar, hiçbir zaman huzuru olmaz.
Hasettin diğer bir tarifi de; fitne çıkarmak için, ara açmak için, inananların arasında söz taşımak, yazı yazmaktır. Haset etmek Allah’ın o kişiye takdirini değiştirmez. Hasetçi boşuna üzülmüş, yorulmuş, günaha girmiş olur. Hiçbir hasetçi muradına kavuşamamıştır. Kimseden de hürmet görmemiştir.
Haset, hasetçinin sinirlerini bozar, ömrünün azalmasına sebep olur. Üç kimsenin duası kabul olmaz; haram yiyenin, gıybet ve haset edenin. Haset olunanın, dünyada ve ahirette, bundan hiç zararı olmaz. Hatta faidesi olur.
Bizlerde zaman zaman fitne ve hasetçilerin asılsız kıskançlık ve eleştirilerine, bazen de basın yayında yalan, yanlış yazılanlara şahit oluyoruz. Daha çok aynı mesleği paylaştığımız cami başta olmak üzere, bazen kendi çevremden de çıkan bu fitnelere karşı sabrediyor ve dua ediyorum. Allah-ü telalaya onları havale ediyorum. Aldığım terbiye gereği haksızlıklara maruz kalınca ne sözlü, ne de yazılı sertliği tercih etmedim, etmiyorum. Sertlik her zaman fitneye sebep olur. Fakat zalimlik, iftira, nifakçılık, ikiyüzlülük ve hainlik derecesine kadar gidenlere manevi dünyamda her gece ve gündüz beddua ettiğimi de yazmadan geçemeyeceğim.