Statlar dolu. Kafeler, barlar, eğlence yerleri, caddeler lebalep. Camiler boş, secdeler yetim. İnsanlar asrın sarhoşluğuna teslim. Ölüm ise bütün zevkleri yutarak geliyor, oysa insanlar gafil, vurdumduymaz. Dünya parantez içinde, ölüm onu çarpan sıfır rakamı hükmünde.
Ey genç adam; takımın gol attığındaki sevincinin onda birini dinine ayıramaz mısın?
Apayrı bir zaman tünelinin içine girmiş bulunuyoruz. Çok kalabalığız, ama yalnızız. Yalnızlığın getirdiği artı ve eksi görüntüleri tümüyle üzerimizde taşıyoruz. Oysa gönül dost istiyor; çünkü dost, gönlün aynasıdır; aynalardan mahrumuz. O yüzden üst başımız perişan! Saçlarımız şiirsel olarak rüzgârla taransa da, içimiz kupkuru; rüzgârın getirdiği yağmura göl olamıyor.
Hz İsa yalnız yürümüştü; o da güzel, ama biz Hz. Muhammed’in ümmetiyiz; yalnızlık bize yakışmaz. Yalnızlık bizi bozar, diz üstü bırakır. Biz “Koşu bittikten sonra da koşan atlarız.”
Ey genç adam; sen ahir zamanın yasına neşe olamaz mısın?
Sen yerlerde sürünüp gideceğine, dolunay gibi göklerin başköşesinde gezin. Seni ayartmaya gelenler havlayıp dursunlar. Kafdağı’nın hümâsı olsana!
Genç adam; devamı bir saat kadar olan şeylere gönül verme. Haz uygarlığının kölesi olma. Dostsuz, arkadaşsız kalışını istismar edenlerin elinde insanlıktan çıkma, uyuşturucuya teslim olma. Sen iki dünyalısın, iki dünyanı da harap edenlere elini uzatma. Bu insanlık düşmanlarıyla toka edip elini çektiğinde parmaklarını bir say, eksik parmakların olduğunu göreceksin! Ya uhrevi dünyan? Onu çöle, bataklığa çevirir bunlar.
Bunaldığında, yalnız kaldığında hiç denedin mi Rabbinle birlikte olmayı? Bir dene, bir secdeye kapan, gözyaşlarını seccadene bir akıt ve gör Rabbinin merhametini.
Genç adam; yaklaşık yüz milyon sperm içinde Allah seni insan olarak seçti, kıymetini biliyor musun? Sen sıradan biri değilsin. Seni insan olarak seçeni seç ve huzurlu ol!
İnsanlığa zakkum olacağına, tat kesil ve diller rüya görsün.
Genç adam; zamanının birçoğunu “aşk” oyunlarına harcıyorsun. “Aşk” dediğin şey aslında kapkara bir şeytanla koşu yarışına tutulman. Bundandır ki, kaybettiğin yarışının acısını “sevgilim” dediğin kişiyi hunharca öldürmekten alıyorsun.
Stadyum denilen mabetlerde “gooll” zikrini çekerken vücuduna bıçak saplansa acısını duymazsın. Gel bir de bir sabah namazında bir camiye git ve orada Allah de ve gözyaşlarını sonsuzluğuna köprü yap.
Uyuşturucu çekerken kendinden geçtiğin gibi, evinin kuytu bir köşesinde “Ya Vedud” de bakalım; ruhunun derin kuyularında boğulurken, Yusuf’a uzanan ip sana uzanmayacak mı?
Genç adam; sen geleceğimizin lideri olabilir ve sadece bir ülkenin değil, tüm dünyanın kurtuluşuna vesile olabilirsin. Kendini asla küçük görme, ama böbürlenme! Sana hepimizin ihtiyacı var. Haydi öyleyse kitaba, ilme koş.
D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci