Bir su damlacığını çıplak gözle görmek başkadır, onu mikroskobun altında görmek başkadır; milyonlarca tek hücreli yaratık karşınızda durur. Bu durumda o suyu içmekte zorlanır, hatta içemezsiniz.
Yastığa başımızı koyup mışıl mışıl uyuruz. O yastığa mikroskopla baksak, milyonlarca canavarın yastığın üzerinde tepindiğini dehşetle görürüz! Bu durumda uyuyabilir miyiz?
Gerçeği olduğu gibi, beş duyuyla görmek başkadır, onu beş duyuyu aşarak görmek ise bambaşkadır.
Bir yerde kahkaha tufanıyla karşılaşırsanız, biliniz ki orada gerçekle karşılaşan insan yoktur. Gerçekle karşılaşan insan hüzünlü olur; çünkü işin iç yüzünü bilir.
Bütün yaratıklar fanidir, bir gün ölümle burun buruna gelecektir. İnsan da fanidir, ölümlüdür. Hayatın en keskin gerçeği, ölümdür. Ne var ki bu gerçekle yüz yüze gelmek çoğu kimsenin işine gelmemektedir. O halde insan gerçekten kaçmaktadır.
Vahyin gözlüğüyle hayata bakan insan, mikroskopla yastığa bakan insan gibidir; gerçeği görür ve önlemini alır.
İnsanı yalnız, korumasız bıraktığınızda onun yapacak olduğu tek şey, gerçek olandan kaçmak olacaktır; çünkü gerçeği kabullenmek herkesin işi değil, selim akıl ve çok geniş bir gönüle sahip olanlara mahsus bir olgudur. Dünyamıza bir göz atalım: “Gerçek”ten kaçan insanların en bariz özelliği saldırgan olmalarıdır. Dünyaya saldırı yok mudur? Sadece insanlara saldırıdan söz etmiyorum; doğaya, hayvanlara, gıdalara saldırı dehşet bir şekilde devam etmektedir. Yaşanan şehirleşme değil, düpedüz tabiata saldırıdır. Tabiat gerçeğini bilmeden ona saldırılırsa, onun intikamı da dehşetli olur.
Bir derin ormanda geceleyin uyuya kalmış biri, etrafını en vahşi hayvanlar kuşatsa da uykunun tesiriyle onları duymaz, görmez ve korkuya kapılmaz. Fakat uyandığında, gerçekle temas ettiğinde korkudan gözleri dışarı fırlar; çünkü aslanlar, yılanlar, timsahlar.. etrafını sarmıştır!
Dünya hayatı bir uyku hali gibidir. Ölüm gelir de uyandığında, etrafında seni çok seven ve hizmette yarışan dostların varsa, sevincin kat kat olur. Yok, eğer çevreni korkunç varlıklar kuşatmış ise, işte gerçekle karşılaşmanın getirdiği sonuç budur, denilir ve korkuya yatarsın. Kahkaha atabiliyor musun?
Başkalarının acılarını gıda yapıp yaşamaya çalışanlar, bu acılar şekillendiğinde kendileri dehşet acılara gark olacaklardır.
Vahyin gözlüğüyle hayata bakmayanlar, yarın gözlerini kendi elleriyle çıkarmaya çalışacaklardır.
D. Ali TAŞÇI (dalitasci@hotmail.com) Twitter:@DAliTasci