Günebakış Gazetesi'nin imtiyaz sahibi Ali Öztürk, kaleme aldığı "Rize gerçeği…İşçi-Sendika ve Hasan Karal…" başlıklı makalede, grev süreciyle ilgili farklı bir yaklaşım ortaya koydu.
İŞTE O MAKALE:
Siz hiç böyle bir şeye tanıklık ettiniz mi?
Rize’de 1 saatlik grev ve sonucundan bahsediyoruz. Sendikayı ve sendikacılığı işçisinin perişan ettiği iradeden bahsediyoruz. Demokratik bir mücadelede sendikanın Türkiye’de hiç örneği olmayan bir biçimde işçisine nasıl yenildiğinden bahsediyoruz.
Tek Gıda İş Sendikası, Rize’de ve Çaykur’da uzun yıllardır verdiği varolma mücadelesini hazin bir biçimde bitirdi. Eylemin sıradan bir grev olmadığını, Çaykur’a ve Çaykur’un şahsında Rize’de AK Parti’ye meydan okumak anlamına geldiğini hiç düşünmedi. Meydan okuma olarak algılanınca ağır bir biçimde bedel ödedi. Üstelik bedeli kendi işçisi ödetti.
***
Her iktidar veya siyasi hareket kendine yakın STK’ları önemser. AK Parti Hükümeti memur sendikacılığında Memur-Sen, işçi sendikacılığında ise Hak-İş’le yürümek istiyor. Birlikte iktidar mücadelesi verdiği bu sendikalara iktidarında vefa borcunu ödemek istiyor. Tıpkı Türkiye Kamusen-MHP gönül birlikteliği gibi…Tıpkı KESK/TÜRK-İŞ/DİSK/CHP gönül birlikteliği gibi…
Çaykur’daki yaklaşık 10 bin işçinin Hak-İş bünyesindeki Öz Gıda İş’e geçmesi için uzun süre mücadele verildi. Ancak Türk-İş’e bağlı Tek Gıda İş mücadeleyi galip bitirerek işçisini vermedi. Az gitti, uz gitti dere tepe düz gitti ve sözleşme süresi geldi. Ne Çaykur’un Tek Gıda İş’e güveni vardı, ne Tek Gıda İş’in Çaykur’a …Üstelik sendika bir de hesap sormak niyetindeydi!..Çaykur’da greve gidecek ve yönetimi bitirecekti. İşte böyle bir güvensizlik ortamında sendika, Rize’yi bilmeden, Rize’nin dinamiklerini irdelemeden her şeyi işçiden ve Çaykur’dan ibaret zannetti.
Halbuki Rize’de hayatın her alanında Başbakan’ı anımsayan, Başbakan’a endeksli bir hayat ve bu hayatın yerel dizayn edicisi Hasan Karal faktörü vardı. Rize’de il başkanlığı yaptığı 10 yılda AK Parti çerçevesi içine almadığı bir tek STK bırakmamıştı. AK Parti’yi Rize’de hayatın her perdesine adeta nakşetmişti.
Rize’de bugün AK Parti’den bağımsız ve AK Parti’ye karşı ne RTSO, ne RTB, ne Rize Barosu, ne Esnaf Odası hiçbiri irade beyan edemez. Çoğunun yönetiminde zaten AK Partililer mevcuttur. Rize’de hayatın çok önemli bir kısmı Başbakan’ın iradesi, Bakan Hayati Yazıcı eliyle ve Hasan Karal organizasyonuyla şekilleniyor.
***
İşte böylesi bir tablo karşısında işçiyi sendikasında tutmayı başaran Tek Gıda İş, Çaykur’a adeta grev kararıyla meydan okudu. Grev gibi sosyal bir vakanın farklı tarafları olacağını iyi hesap edemedi. Bu hamle, siyasete yenildi. Rize’de çok güçlü bir siyasi güç olan AK Parti ve birinci derecede koordinatörü Hasan Karal iki hamle ile karşılık verdi. İki hamle sendikayı tuş etmeye yetti.
Siyaset Çaykur’un elini güçlendirince işçi gücün peşinden gitti. Sendika yenildi. İşçisini Öz Gıda İş’e kaptırmayarak güçlenen sendika gücünün sanal olduğunu anlamadan güç gösterisi yapmak isteyince bitti. İşçi grevden yana, sendikadan yana değil, Rize’den, Rize etkenlerinden yana tavır koydu. Birlikte yaşadıklarının görüşlerinden etkilendi. Sendikaya da özür dilemek kaldı.
Tek Gıda İş Sendikası şayet demokrasiye inanıyorsa, işçisinin görüşünü önemsiyorsa, ‘Grev bitmiştir’ deyip çekilmeli. İşçi adına hareket ettiğini zannedenleri işçi boşa çıkardı. Demek hesaplar yanlıştı ve işçi izin vermedi. Sendika özür dileyip grevi bitirmeli. Yoksa bundan sonrası siyasi direniş olarak algılanacak.