- Trabzon’da 5. Hamsi Çalıştayı
- Çalıştayda hamsi stokları ve hamsinin geleceği tartışıldı
- Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü Dr. Mustafa Altuğ Atalay:
- "Bana ‘ben bu sene zarar ettim’ diyen bir balıkçı gelmedi; Demek ki az yakalanıp para kazanılabiliyor"
- “Balığı yattığı yerden buluyoruz; Deniz bitiyor onu korumamız lazım”
- Trabzon Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. İlhan Aydın:
- "Hamsiyi hoyratça avlamaya hakkımız yok"
Trabzon’da bu yıl 5.'si düzenlenen Hamsi Çalıştayı'nda hamsi stokları ve hamsinin geleceği tartışıldı.
Yapılan konuşmalarda hamsi stoklarının çok iyi değerlendirilmesi gerektiği vurgulanırken, dünya balık stoklarının yıpranmış durumda olduğu kaydedildi.
Bir otelde düzenlenen çalıştayda ilk olarak söz alan Trabzon Su Ürünleri Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. İlhan Aydın, 2016-2017 av sezonunu değerlendirdi. Aydın, “Hamsi bölgemizin, ülkemizin en önemli ürünlerinden biri. Trabzon’da son yıllarda balıkçılığı ön plana çıkartarak’ Balıkçılığın kalbi Trabzon’ sloganıyla daha fazla ön plana çıkartmak istiyoruz. Son yıllarda ülkemize Körfez ülkelerinden gelen turist sayısı oldukça fazla. Bu doğrultuda Trabzon’u öne çıkaracak ürünlere ihtiyaç var. Hamsinin bizde yeri ayrı ancak oldukça kıymetli olan bu besinin mümkün mertebe daha etkin kullanarak, gelecek yıllara aktarmalıyız. Ekonomik ve ekolojik idare etmemiz lazım. Dolayısıyla hamsiyi hoyratça avlama ve kullanma şansımız yok. Hamsi avcılığı Ekim ayında ilk kez Ünye açıklarında ufak bir avcılık ile başlamış daha sonra Sinop ve civarında av vermiştir. Kasım sonlarında Aralık ortalarına kadar Ereğli-Boğaz arası av veren hamsi daha sonra Amasra-Sinop arasında av vermiştir. Hedef dışı av oranı irdelendiğinde hamsi avcılığında yüzde 8 civarında olduğu ve dominant türlerin istavrit ve çaça olduğu gözlenmiştir” dedi.
Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) Başkanı Ahmet Hamdi Gürdoğan da Trabzon’da balığın öne çıktığını ancak istenilen düzeyde bir balık restoranının olmadığını söyledi. Gürdoğan “Türkiye’de balık denilince Trabzon ismi ön plana çıkar. Trabzon’da istediğimiz bir şekilde bir balık lokantamız yok. Gelen misafirlerimizi balık konusunda ağırlayabileceğimiz donanımlı bir mekan yok. Hamsi ve diğer balıklarla ilgili yemek çeşitlerinin geçmişten bugüne kadar bir gastronomi ile ilgili bir kitabımız da yok. Önemli olan bu çalıştayın sonucunda bizlerin kafasındaki fikirlerin ticari boyutta değerlendirilmesidir, gerçekleştirilmesidir. Bu gerçekleşirse Türkiye’deki ihracat rakamları daha ileri gittiği gibi Trabzon’un da ismi olur” diye konuştu.
"Dünya balık stokları çok yıprandı"
Daha sonra söz alan Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü Dr. Mustafa Altuğ Atalay, hamsinin kültürümüzde hem de ekonomik olarak önemli bir yere sahip olduğunu belirterek stokların iyi değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Dünya stoklarının çok yıprandığına işaret eden Atalay, Türkiye’de özellikle 1980’den sonra balığın kaçacak yeri kalmadığına işaret ederek “Hamsi gerek kültürümüzde gerek sosyal yapımızda gerekse ekonomimizde önemli bir yere sahip. Fakat denizin de hamsinin de bir sonu var, bunu iyi kullanmak gerekiyor. Stoklarımızın kıymetini bilmek gerekiyor. Bütün dünyada stoklar yıpranmış durumda. Yaklaşık üçte ikisi bir daha eski durumunu çok uzun sürelerde kazanamayacak şeklinde yıpranmış. Dünyada 1950’lerden sonra teknolojinin artmasıyla artık ne dünyada ne de ülkemizde 1980’lerden sonra balığın kaçacağı yer kalmamış. Balığı yattığı yerden buluyoruz. 4 denizimiz var. Ama okyanuslarla karşılaştırdığımızda bunlar küçücük göller gibi. Deniz bitiyor onu korumamız lazım. Korurken de tabi ekonomik değerlerini de kullanmamız lazım” şeklinde konuştu.
"Balık deyince illa ki 3-5 liradan hamsi almak gerekmiyor"
2023 hedefinin bir milyar dolar balık ihracatı olduğunu kaydeden Atalay, “2023 hedefinde 1 milyar dolar ihracat hedeflenmiş. 2016’nın rakamına baktığımız zaman 800 bin doları yakaladık. 2019'da 1 milyar dolar ihracat hedefi yakalanır. Büyük bir rakam. Fakat denizden daha fazla balık yakalamakla bu ihracat rakamını arttırmamız mümkün değil. 2016 yılı benim ve araştırmacılar için ilginç bir seneydi. Çok fazla hamsi yakalayamadık. 2015’de 200 bin ton civarında, 2016’da da bu rakama yetişemiyoruz. Balıkçımız bu sene kar etti. Bana ‘ben bu sene zarar ettim’ diyen bir balıkçı gelmedi. Demek ki az yakalanıp para kazanılabiliyor. Bunu başarmak lazım. Stokları çok fazla yormadan, çok fazla masraf etmeden sürdürülebilir miktarda hamsiyi yakalayıp bunu ekonomik olarak değerlendirmek gerekiyor. Balık deyince illa ki 3-5 liradan hamsi almak gerekmiyor. Balıkçının da hakkının verildiği bir miktarda bu işin sürdürebilirliği çok daha kolay olacaktır" ifadelerini kullandı.
"Afrika bizim balıkçılarımız için bir çıkış kapısı olabilir"
"Gürcistan’da Türkiye’nin yarısından biraz daha fazla miktarda hamsi avlanıyor" diyen Atalay, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu miktar 80 bin ton civarında. Bunu yakalayan 20 tane Türkiye’nin çeşitli anlaşmalarla kiralanmış kayıkları. 20 tane kayık gidiyor, 80 bin ton civarından balığı yakalıyor, geliyorsunuz. O kadar fazla av gücümüz var ki bu teknelere bu hamsinin doyurması matematiksel olarak baktığınız zaman mümkün olmuyor. Yurt dışına açılmak önemli bir şey. Okyanuslar çok daha büyük denizler potansiyeli olan denizler. Afrika bizim balıkçılarımız için bir çıkış kapısı olabilir. Anlaşmalar yapıldıktan sonra burada fazla olan gücümüzü orada değerlendirmek hem buradaki balıkçı için hem de oraya giden için büyük bir fırsat kapısı oluşturuyor. Bunu iyi bir şekilde değerlendirmek için elimizden geleni yapıyoruz.”